English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll let you

I'll let you translate Turkish

9,635 parallel translation
Well, let me know next time you have to go number two. I'll take you to the hotel.
Yüz numaraya gitmen gerekirse bana söyle, seni otele götürürüm.
I'll let you know our decision.
Kararımızdan haberdar ederim.
Now, if you'll excuse me, I'll let you get to the work at hand.
Şimdi izninizle yakında işinize dönmenizi sağlayacağım.
I'll let you go.
Yakanı bırakacağım.
But if I let you go, you'll take my book.
Gitmene izin verirsem, kitabımı da alırsın.
I'll let you do stuff to me!
Bana bir şeyler yapmana da izin veririm!
- I'll let you know as soon as I see her, Sheriff.
- Sen, en kısa sürede ı onu görüldüğü gibi şerifi bildirmek EDECEĞİM.
We'll acquire the rest of the land, and then I'm gonna let you run the show.
Arazinin kalan kısmını da alıp ipleri senin eline vereceğim.
I'll let you decide where to reinvest the money. - Really?
- Gerçekten mi?
I'll let her know you're coming.
Gideceğini haber veririm.
No, but, um, I'll let you know as soon as I do.
Hayır ama duyar duymaz sana iletirim.
If I help, how do I know you'll let me go?
- Yardım edersem gitmeme izin vereceğinizi nereden bileyim?
Mm. I'll let you do that.
Buna izin vereceğim.
I'll let you know.
Ben seni bilgilendiririm.
All right, uh, Molk, I'll let you catch Navarro up to speed.
Molk gelişmelerden Navarro'yu haberder et.
I'll let you know right away, sir.
Anında haberdar ederim efendim.
If you don't let me along with ya, I'll wake Mother and father this instant.
Seninle gelmeme izin vermezsen annemle babamı şu an uyandırırım.
- I'll let Nina know you were looking for her.
- Nina'ya onu aradığını söylerim.
It's gonna go quick, so I'll let you two fight it out.
Hizli gidecek, o yüzden ikinizin kavga etmesine izin verecegim.
Let me know If you are missing any and I'll find it for you.
Eksik olanı söyle senin için bulurum.
I'll let him go when you start talking.
Konuşmaya başladığınızda bırakacağım onu.
Why don't you two go back to your desks, and I'll, uh... let you know.
Siz masalarınıza dönün ben size haber veririm.
You let them live, they promise not to come after you and I'll stay.
Yaşamalarına izin verirsen, senin arkandan gelmeyecekler ve ben de seninle geleceğim.
I'll let you know when I have a decision.
- Karar verince haber vereceğim.
I'll let you finish your work.
Bırakayım da işini bitir.
When somethings available, I'll let you know.
Müsait olunca haber veririm.
I'll go. Let you finish up.
- Ben çıkayım, sen toplan.
Right, I'll, uh, I'll let you get some sleep.
Tamam, ben, uh, bırakayım da biraz uyu.
I'll let you know.
Hangisi olacağını anlayınca haber veririm.
I'll never let you have that bomb.
Amacına ulaşmana izin vermeyeceğim.
You can just call them off, and I'll let them go.
Onları çağırabilirsin ve gitmelerine izin veririm.
I'll practice night and day if you'll just let me be part of this.
Gece ve gündüz çalışırım. Eğer bunun bir parçası olmama izin verirseniz.
I'll let you lift the pots.
- Kapları sana kaldırtacağım.
I... I can't... I cannot bring myself to trust that you'll just disappear, which is why I can't let you leave here tonight.
Ben kendimi, bir türlü, senin, puf diye ortadan kaybolabileceğine bir türlü inandıramıyorum,
And I'll let you guys get back to it as soon as you tell me why my missing girl just tagged the three of you here with her?
Herhalde, arkadaşınız hastanede yatmış, hayata tutunmaya çalışırken, sizin böyle bir eğlence düzenlemiş olmanız içinizi epey burkuyordur.
I'll let you get dressed.
Çıkayım da giyin.
Well, I'll let you know if anything comes back from forensics on the accelerant.
Peki, adli tıpdan yeni birşey öğrenirsem sana haber veririm.
- They'll be here any minute. I won't let them hurt you.
- Her an burada olabilirler.
MEREDITH : I'll let you know in a second.
Az sonra söylerim.
I'll let you know what I find out.
Bir şey bulursam haber veririm.
Step aside, and I'll let you live.
Kenara çekilirsen yaşamana izin veririm.
I'll let you know if I can't handle it over there.
- Anne, sadece şuna bakıp sonra... - Hayır! - Lütfen!
I'll let you guys talk.
Ben sizi konuşmanız için yalnız bırakayım.
I'll let you know when I get there.
- Oraya gelince ne olduğunu söylerim.
I'll tell you what, let's check the tape.
Banda bakalım.
But let's wait until you're ready, I'll leave you alone.
Sen hazır olunca konuşuruz. Seni yalnız bırakayım.
I'll let you know.
Söylerim ben sana.
- I'll let you tell Harry and Tom.
- Harry ve tom'a haber vereceğim.
I'll let you settle in, sir.
- Siz eve yerleşin, efendim.
Let's practice ; I'll flirt with you, and you flirt back.
Gel pratik yapalım ; seninle flört edeceğim sen de karşılık vereceksin.
Marvin, let me assure you, what you and I are about to do will be the least complicated thing you'll ever experience.
Marvin, seni temin ederim, yapmak üzere olduğumuz şey şu anda kadar tecrübe ettiklerin içinde en az karışık olanı olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]