English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I got a

I got a translate Turkish

86,876 parallel translation
And one month later, I got a letter from the insurance company saying Shannon lied on her application.
Bir ay sonra sigorta şirketinden mektup geldi, Shannon kayıt sırasında yalan bilgi vermiş. - Ne hakkında?
- Because I got a plane to catch.
- Hayır. - Neden? - Çünkü yetişmem gereken bir uçak var.
I got a guy... patient concierge... fixes me up with a room and an I.V.
Bir adamım var, hasta bakıcı. Bana bir oda ve serum ayarlıyor.
I got a phone call to make.
Bir telefon etmem lazım.
Hey, Chief, have I got a story for you.
Merhaba Şef, senin için bir haberim var.
I got a real nice and easy 10-37 come over the scanner last night, and the cops still haven't found the suspicious vehicle.
Elimde geçen gece tarayıcıdan gelen gerçekten güzel ve kolay bir 10-37 vakası var ve polisler hala şüpheli aracı bulamadılar.
I know I got a little over-excited.
Biraz aşırı heyecanlandığımın farkındayım.
Look, I got a partner out there who thinks that you're going to be his 30th arrest of the month.
Bak, dışarıda senin bu ay onun 30.tutuklusu olacağını düşünen bir ortağım var.
I got a little something to perk you up.
Seni canlandıracak küçük bir şeyim var.
I got a lead on Spheerical and a...
Spheerical hakkında bir ipucum var ve...
And I got a very trusted agent on my six.
Ama arkamda çok güvenilir bir ajan var.
I got a lead on some self-storage units.
Kişisel depo düzenliyorum.
I got a truck with a busted transmission and I'm down a driver to the flu so,
Şanzımanı patlamış bir kamyon var ve kamyonu getirecek şöförüm hasta.
Well, in that case, Nathan, I've been working here seven days a week since I started, and I've got some personal stuff that I need to...
O halde Nathan, başladığımdan beri burada haftada 7 gün çalıştım. Halletmem gereken birkaç özel...
Tara and I got into a huge fight.
Tara ile büyük bir kavga ettik.
And all of a sudden, I got this pit in my stomach that wouldn't go away.
O an geçmek bilmeyen bir şüphe kafamı kurcalamaya başladı.
So I decided to ask you if there's a reason I got that pit or if I'm just an asshole for doubting you.
O yüzden şüphelenmemi gerektirecek herhangi bir şey var mı yoksa hepsi benim adiliğim mi direkt sana sormak istedim.
Because you're the only one I know who's qualified to tell the board that I was a different man when I got out than when I went in.
Çünkü dışarı çıktığımda içeri girdiğimde olduğum insandan farklı biri olduğumu kurula anlatabilecek yeterlilikte senden başka kimsem yok.
We got into a huge fight and I was... such an asshole.
Büyük bir kavga ettik. Ben... Pislik gibi davrandım.
So I pulled out every trick in the book. And I got them to make you an offer. An offer sounds like a buyout.
Her şeyi denedim ve sana bir teklif yapmalarını sağladım.
And I don't remember us beating down a place like Velocity Data before he got here.
O gelmeden önce Velocity Data gibi bir yeri yenebildiğimizi hatırlamıyorum.
I stopped being your secretary, you started having panic attacks, and I'm not saying that's gonna happen again, but you just got a look on your face, and I wanna make sure you're okay with all of this.
Tekrar olacağından değil ama yüzünde garip bir ifade var. Bununla bir sorunun olmadığından emin olmak istiyorum.
I was practicing law without a license, and I got caught.
Ama öncesinde lisanssız avukatlık yapıyordum ve yakalandım.
I'm planning an operation based on intel we got from a defector.
Bir ilticacıdan aldığımız bilgiye dayalı bir plan yapıyorum.
I've got a safe place to sleep every night and I have people who are nice to me.
Artık temizim, yatacak güvenli bir yerim var.
It's fresh. Stick around, I'll make you that pesto that got me a James Beard nomination.
Beklersen, sana ödüllü pesto sosumdan hazırlarım.
I've got a fine cut of meat for Commander Waterford.
Komutan Waterford için biftek hazırladım.
I got you this jacket with a dragon on it.
Sana şu ejderhalı ceketi aldım.
See, the thing is, I think you got a great eye for talent.
Şöyle ki, bence yetenekten çok iyi anlıyorsun.
- I know you got a lot on...
- Çok meşgulsünüz...
I know you all got Tammy's letter in your boxes, yet I'm still seeing, like, a thousand N-O's around this room.
Tammy'nin mektubunu aldığınızı biliyorum ama size baktığımda bin tane kabul edilemez şey görüyorum.
One time, in college, I got busted for a fake ID.
Ama üniversitede sahte kimlikten tutuklanmıştım.
- I've got a clean shot.
- Net bir ateş açım var.
I got to do a thing.
Bir şey yapmam gerek.
- Hey, I got you a gift.
- Sana bir hediyem var.
I've got a lock on the delineator.
Delinatörün yerini tespit ettim.
I just got us reservations at Saxon's, which, on Valentine's Day, is, like, harder than getting a Hellgrammite to eat leafy greens, so...
Sevgililer Günü için bize Saxon's'tan yer ayırttım. Hellgrammitlere yeşillik yedirmek bundan daha kolaydır.
Actually they will, I just got to write a program for it.
Aslında araştıracaklar, sadece bunun için program yazmam gerekecek.
I've got a lead on one of the guys who was supposedly a test subject for the Spheerical human trials.
Elimde Spheerical'ın insan deneyleri için sözde deneklerden biri hakkında bilgim var.
I got the same confirmation from a source named Derrick Simmons.
Aynı doğrulamayı Derrick Simmons adlı kaynaktan da aldım.
No, I've got a better idea.
Hayır daha iyi bir fikrim var.
And when I got there, Lillian was tidying his room like he'd been away on a business trip.
Ve oraya vardığımda, Lillian onun odasını sanki iş gezisine gitmiş gibi topluyordu.
Maybe, yeah, sure, I broke some walls, but I got everyone out of there safely, and that is a win.
Belkide evet, tabi ki, bazı duvarları kırdım fakat oradaki herkesi güvenli bir şekilde dışarı çıkardım ve bu bir galibiyettir.
I just got a software update request from one of our trackers.
Takip cihazlarımızın birinden yazılım güncelleme isteği aldım.
I bought this with my first paycheck I got from selling a photo.
Bunu sattığım ilk fotoğrafın parasıyla almıştım.
I spent the entire day with that kid and all I got was a couple of sentences.
Bütün gün bu çocuklaydım ama sadece birkaç cümle söyledi.
I got in a fight.
Bir kavgaya karıştım.
I've got a doctor who treated a couple of the sick patients, uh, speaking out against Ice Juice's flash-pas technique as faux science and unsafe.
Birkaç hastaya bakmış bir doktor buldum. Ice Juice'un flaş adım tekniğinin sahte olduğunu ve... -... güvenilir olmadığını söylüyor.
But I impressed a teacher, got into Hofstra.
Bir öğretmeni etkileyip Hofstra Üniversitesine girdim.
I asked him a smart question, one that I had thought about, planned out ahead of time, and he said to see him when I got out, he'd find a place for me.
Axe kampüse tekrar geldiğinde ona zekice bir soru sordum. Önceden düşündüğüm ve planladığım bir soruydu ve... Mezun olduğumda bana bir yer ayıracağını söyledi.
Yeah, yeah. Someone still got a stake through the heart, and I want to know who.
Evet ama yine de biri kalbine kazığı yedi ve kim olduğunu bilmek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]