I got a question translate Turkish
640 parallel translation
Matter of fact, I got a question I want to ask the lieutenant.
Aslına bakarsan Komiser'e sormak istediğim bir soru vardı.
Yeah, I got a question.
Evet, bir sorum var.
I got a question.
Bir sorum var.
Kit, I got a question for you.
Kit, sana bir sorum var.
I got a question for you.
Sana bir şey soracağım.
I got a question for you.
Sana bir sorum var.
Yeah, I got a question.
- Evet, benim bir sorum var.
Yeah. I got a question.
Evet, bir sorum var.
- Well, I got a question for you. What ever happened to Slim Razor?
Sana bir şey soracağım.
Hey, boss, I got a question.
Hey, patron, sana bir sorum var.
I got a question for you, Clinton.
Sana bir sorum var Clinton?
I got a question, I need a straight answer.
Bir sorum var, doğru cevap almalıyım.
I got a question.
Sana birşey soracağım.
Yeah? I got a question here about a toothbrush.
Bir diş fırçası ile ilgili sorum var sana.
Roger, I got a question only you can answer.
Roger, sadece senin cevaplayabileceğin bir şey sormak istiyorum.
- I got a question.
- Bir sorum var.
I Got A Question I Want To Ask You.
Sana sormak istediğim bir soru var.
Hey, Monica, I got a question.
Monica, bir sorum var.
I got a question I want to ask you all.
Hepinize sormak istediğim bir soru var.
I've got a question I'd like to ask you.
Benim de sana bir sorum var.
To answer your question, Mr. Cassidy, I learned a little about their operation and I've got an idea for a new kind of weapon.
Sizin sorunuza gelince Bay Cassidy, işleyişlerini biraz öğrendim. Ve yeni bir silah fikrim var.
I ain't never had any of you newspaper people to hardly ask me a question, much less write about my... You got a pair, Dave.
Senin gazetecilerinden birinin bana bir soru sorduğunu görmedim, bırakın benim... hakkında yazmayı.
Hold on, Mark. I've got a question for you.
Sana bir sorum var, Mark.
Yes, sir, I've got a question.
Evet, efendim. Benim bir sorum var.
Look, I think I got a right to question him.
Sanırım benim sorgulamaya hakkım var.
Yes. I've got a question.
Evet, benim bir sorum var.
I asked a question. You got any pictures of Sondra?
Sandra'nın fotoğrafı var mı diye sordum sana.
"Look here, I've got a 45-year-old chartered accountant with me who wants to become a lion-tamer" his first question is not going to be, "Does he have his own hat?"
"45 yaşında bir muhasebeci aslan terbiyecisi olmak istiyor." dersem ilk sorusu "Şapkası var mı?" olmaz.
But in answer to your little question, Sheriff... I imagine those thieves... if they got across the river without sinking too deep in the sand... and got by those Mexican bandits... and they knew how to make a deal down there... I imagine those thieves might get in upwards to... $ 100,000.
Ama küçük sorunuza cevaben şerif... bence bu hırsızlar... eğer çamura batmadan nehri geçerlerse... ve Meksikalı haydutlara yakalanmazlarsa... ayrıca, orada nasıl pazarlık yapacaklarını da biliyorlarsa... benim tahminim bu hırsızlar 100.000 dolar... civarında bir şey alabilirlerdi.
But, you see, the snag is... if I now call the service and say to them... "I've got a 45-year-old accountant who wants to become a lion tamer"... their first question is not going to be "Does he have his own hat?"
Ama sorun şu ki eğer şirketi arayıp, onlara, "elimde, 45 yaşında aslan terbiyecisi olmak isteyen bir muhasebeci var" dersem ilk soracakları soru "Kendi şapkası var mı?" olmayacaktır.
This is a.44 Magnum, the most powerful handgun in the world and would blow your head clean off you've got to ask yourself one question : "Do I feel lucky?"
Ama bu 44 magnum, dünyadaki en güçlü tabanca ve kafanı uçurmaya yeter kendine soracağın bir tek soru var : "Şanslı biri miyim?"
I've got a question.
Bir sorum olacak.
I've got a question coming up in a few minutes.
Birkaç dakika sonra geri dönmem gerekiyor.
Now that I've got you on my side, I have a question.
Şimdi benim tarafta var olduğunu, bir sorum var.
I got to ask you a question.
Sana bir soru sormam lazım.
I got to ask a question.
Bir sorum var.
I got a serious question for you.
Ciddi bir soru soracağım.
I've got a good question.
Güzel bir sorum var.
I got it, I got a great question.
Buldum, süper bi soru buldum.
Now I've got a question for you.
Bir sorum var : Sizin veya annenizin konuyla ilgili bilginiz var mı?
I've got a question for you.
Sana bir sorum var Diane.
Hi, Nathan, I've got a question for you.
Merhaba Nathan, Sana bir sorum var.
- And I've got a question.
Bir sorum var. - Evet?
That's a fiscal question, and if we got a fiscal question then I gotta call our treasurer, Lou Brackman.
Bu mali bir soru. Mali sorular için haznedarımız Lou Brackman'ı çağırmam gerek.
I got to ask you a question.
Sana bir soru sormam gerekiyor.
I've got a question for you.
Size bir sorum var.
Kelly, I've got to ask you a question.
Kelly, sana bir soru sormam lazım
I've got a question :
Bir sorum olacak :
Now, see, that is a very, very expensive question, boy. And... I don't think you've got what it takes to pay the price.
Şimdi bak, bu çok, çok pahalı bir soru, evlat, ve bunu ödeyebileceğini sanmıyorum.
- Okay I got one word to ask you, a one word question, ready?
- Aynen. Pekala size tek kelimelik bir soru.
I got a very important question to ask you.
Sana soracağım önemli bir sorum var.
i got a question for you 84
i got it 7988
i got you 2294
i got your back 246
i gotcha 166
i gotta go 3018
i got' em 146
i got this 1718
i gotta 283
i got it wrong 28
i got it 7988
i got you 2294
i got your back 246
i gotcha 166
i gotta go 3018
i got' em 146
i got this 1718
i gotta 283
i got it wrong 28
i got to go 1926
i gotta pee 85
i gotta go pee 16
i got you something 203
i got a 294
i gotta admit 71
i gotta go home 47
i gotta run 199
i got your message 312
i got your text 208
i gotta pee 85
i gotta go pee 16
i got you something 203
i got a 294
i gotta admit 71
i gotta go home 47
i gotta run 199
i got your message 312
i got your text 208