I got a gun translate Turkish
612 parallel translation
I got a gun.
Tabancam var.
You figure I got a gun, so you can't trust me.
Silahım olduğu için, bana güvenemiyorsun.
Cos I got a gun on you under this table and it's pointing smack at your belly.
Çünkü masanın altından silahım sana doğru yönelmiş durumda.
Not when I got a gun in my hand.
Elimde silah varken bunu yapma.
I got a gun inside. A gun? Uh-huh.
İnşaata hemen başlayamazsan, gömleğine kadar kaybedeceksin, doğru mu?
I got a gun by me.
Tüfeğim elimde.
I got a gun.
- Silahım var.
I got a gun here for you.
Sana da bir silahım var.
I got a gun here, sir.
Silahım var efendim.
I got a live gun situation here!
Silahım ağzına kadar dolu.
- I got a machine gun. - Bang bang!
Makineli tüfeğim var.
See, if I woulda had a gun there... why, one of us might have got hurt, and it might have been me.
Eğer silahım olsaydı... ikimizden biri yaralanabilirdi ve bu ben olabilirdim.
He's got a gun, I know.
Silahı var, biliyorum.
I haven't got a gun on me.
Ben silahsizim.
I ain't even got a gun.
Bir silahım bile yok.
I got a beautiful shot of the gun crew firing at the submarine. But the best of all was in the boat, here, with Joe.
Denizaltı mürettebatının ateş açtığı çok güzel bir sahne yakaladım ama en iyisi burada Joe ile birlikte çektiğimdi.
- What do I got to work a gun for?
- Neden silah kullanmam gerekecekmiş ki?
You know, once I even got myself a gun and some bullets.
Biliyor musun, bir keresinde kendime bir silah ve birkaç kurşun bile aldım.
You think I wouldn't shoot you because you ain't got a gun?
Silahın yok diye seni vurmayacağımı mı sanıyorsun?
But I've found a dead man, and I've got the gun that killed him.
Ama ben ölü bir adam buldum ve onu öldüren silah da bende.
I've got a gun.
Silahım var.
I'd let you have mine, but you got a gun, Doll?
Sana benimkini vereyim, ama silahın var mı, Doll?
So I saved up and one Christmas I got him a brand-new BB gun.
Bu yüzden de para biriktirip bir Noelde ona yeni bir plastik tüfek almıştım.
- Travis, I got me a gun.
- Travis, bir silah buldum.
I'm white, and you haven't got a gun!
Beyazım ve silahın yok.
Well, you've got it, and if you want proof I keep a gun right beneath this table.
Söz veriyorum ve kanıt istiyorsan bu masanın altında bir silah saklıyorum.
He's got a gun under his arm. I felt it.
Koltuk altında bir silah var.
Then I got a rep for being a fast gun.
Sonra hızlı silahşördür diye nam salmıştım.
I see, the fellows got together, stuck a gun in your back...
Anladım, millet toplandı, sırtına tabanca dayadılar...
I got a lot of respect for a gun.
Silahlara saygım sonsuzdur.
I'm too scared, now that you got a gun.
Çok korktum. Hem artık bir silahın da var.
I ain't got a gun.
Silahsızım.
No, I haven't got a gun!
Hayır, silahsızım!
That old dog better not come around here while I got me a gun in my hands.
O köpek, elimde silahım varken buralara gelmese iyi olur.
I've got a gun at her head!
Başına silah dayadım!
Only thing I've got on me is worth a hoot is this here gun belt.
Üzerimde para edecek sadece bu silah kemeri var.
The first day we got here, I started thinking maybe I could put my gun away and settle down and get a little land, raise some cattle.
Buraya ilk geldiğimizde, silahımı bırakabileceğimi ve biraz toprak alıp sığır yetiştirebileceğimi düşündüm.
- Arthur's got a gun, I know he has.
- Arthur'un tüfeği var. Biliyorum.
Don't make a move, Nick, look what he got. Yeah, I see it. What kind of gun is that you got there, son?
Balığın kilosuna, olta ipinin metresine göre ödersiniz ve balık tutmaya devam edersiniz.
You've got a gun, use it if you have to but remember, I want the boy taken alive.
Silahın var, eğer gerekirse kullan onu ama unutma, adamı sağ istiyorum.
I got a half-dollar says he's a skinny runt tied to a big gun.
Yarım dolarına bahse girerim ki bu adam büyük silahlı, sıska bir bücürdür.
And I still got a machine gun.
Hala makineli bir tüfeğim var.
No gun, but I got a whistle.
Silahım yok ama düdüğüm var.
Since I got home someone's asking me to leave or pulling a gun on me.
Eve döndüğümden beri, birileri bana ya ayrılmamı söylüyor ya da silah çekiyor.
I've got a broken gun hand.
Hem, bu elle nasıl silah kullanacağım?
I've got a gun and bullets.
Silahım ve mermilerim var.
I haven't got a gun.
- Silahım yok.
Oh, my God, I think he's got a gun!
Bu doğru.
I've got a gun here.
SiIahm var.
I've got nothing but a gun.
Hiçbir şeyim kalmadı. Bir tabancam var.
I've got to see if you got a gun on you before you go in.
İçeri girmeden önce üstünde silah var mı bakmam lazım.
i got it 7988
i got you 2294
i got your back 246
i gotcha 166
i gotta go 3018
i got' em 146
i got this 1718
i gotta 283
i got it wrong 28
i got to go 1926
i got you 2294
i got your back 246
i gotcha 166
i gotta go 3018
i got' em 146
i got this 1718
i gotta 283
i got it wrong 28
i got to go 1926
i gotta pee 85
i gotta go pee 16
i got you something 203
i got a 294
i gotta admit 71
i gotta run 199
i got your message 312
i got your text 208
i gotta go home 47
i gotta hand it to you 53
i gotta go pee 16
i got you something 203
i got a 294
i gotta admit 71
i gotta run 199
i got your message 312
i got your text 208
i gotta go home 47
i gotta hand it to you 53