English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I will not die

I will not die translate Turkish

334 parallel translation
But I will not die alone.
Ama tek başıma ölmeyeceğim.
So I will not die.
O zaman bana ölmek yok.
" I may be a woman But I will not die at the enemy's hands
" Kadınlığıma rağmen, düşmanın beni öldürmesine izin vermeyeceğim.
But no... I will not die.
Ama hayır ölmeyeceğim!
I will not die like a slave.
Bir köle gibi ölmeyeceğim.
Boy, say at me you are friend, so I will not die alone.
Bana dostum de, böylece yalnız ölmem.
I will not die easily.
Kolayca ölmeyeceğim.
I will not die of my own will.
Görevimi tamamlayana kadar ölmeyeceğim.
I told you! I will not die!
SİZE SÖYLEDİM, BENİ ÖLDÜREMEZSİNİZ!
I will not die!
Ben ölmem!
You may kill me, but I will not die saying a lie.
Ama yalan söyleyerek ölmem ben anlıyormusun beni.
I will not die before you do, you thunderous bulk.
Senden önce ölmeyeceğim, seni gürleyen gövde.
If you do not return, I will die.
Eğer dönmezsen, öleceğim.
You've done what you wanted Now let me. I will not allow him to die in that chair!
Bu sandalyede oturup kalmasını istemiyorum.
I'faith, if he be not rotten before he die, he will last some eight year, nine year.
Eğer ölmeden çürümemişse, 8-9 yıl kadar dayanır.
If this be not my true love, and I am faced with marriage to Griswold, you will die, and by my hand.
Bu benim gerçek aşkım olmazsa, ve Griswold'la evlenmekle karşı karşıya kalırsam, öleceksin hem de benim ellerimle.
I will not live if you must die!
Sen öleceksen, ben yaşayamam!
- But I have saved your son, Moses. - It is not my son who will die!
Fakat ben oğlunu kurtardım!
I will not leave you stranded in Cathay, just as I did not let you die on the mountain.
Sizi Kathe'de ortada bırakmayacağım, aynı dağda ölüme terk etmediğim gibi.
And if there's a borehole party and I pray there will be, I'm going to ask to lead it and I'm personally going to shove you down, but not too fast because I want to hear you scream for a long, long time before you die.
Ve bir kuyu partisi düzenlenirse umarım düzenlenir, partiyi ben yöneteceğim ve ellerimle sizi içine sokacağım ama yavaş yavaş çünkü ölmeden önce uzun uzun çığlık attığınızı duymak istiyorum.
But when I die it will not be as tame reservation Indian.
Ama ben evcil bir Kızılderili olarak ölmeyeceğim.
And when we die, and you are sent to heaven for doing your conscience... and I am sent to hell for not doing mine, will you come with me, for fellowship?
Peki öldüğümüzde, sen vicdanına uyduğun için cennete gittiğinde... bense vicdanıma uymadığım için cehenneme gittiğimde, cemaat ruhuyla bana katılır mısın?
Not only that the victim will die, so will I.
Sadece kurban ölmekle kalmaz ben de ölebilirim.
I don't understand what you're trying to do, but if you continue, both of us will die, and I, for one, do not wish death.
Ne yaptığını anlamıyorum. Ama buna devam edersen ikimiz de ölürüz ve ölmek istemiyorum.
No, even if I die... your father will not come back from the dead.
Hayır... Ben ölsem bile babanı geri getiremem.
Truly, I will not follow you. You will die.
Gerçekten seninle gelmeyeceğim, anlasana öleceksin!
I will help you safely to town not to stay here and die foolishly.
Kasabaya sağ salim gitmene yardım edeceğim burada kalıp aptalca ölmene değil.
I promise you, Daddy, your dream will not die.
Sana söz veririm baba, hayalin ölmeyecek.
They will not die while I live.
Ben yaşadıkça onlar ölmeyecek.
And I will tell you right now, he will not die.
Ve beni iyi dinle, o ölmeyecek.
... i will jump and come down. - think! For one mark he will die.
- Düşünün, bir not için ölecek.
When you die, your pictures will go up on that wall with all the others, and not one of you, not a single one of you, ever had to scramble for one lousy vote, and maybe that's why I don't see the mayor here or the DA.
ÖIdüğünüzde, resminiz diğerleri ile beraber duvara gidiyor, ve hiçbiriniz, bir tekiniz bile, bir basit oy için kapışmıyorsunuz, ve belki de bu yüzden başkan yada başsavcıyı buralarda görmüyorum.
I will upon this occasion, but please the good Lord did not die on the cross to have his name taken in vain.
Lütfen bu durum için. Tanrının oğlunun adını boş yere ağzına alma. Çarmıhta bunun için ölmedi.
No, I am sorry. Not really but... Meet the new Hideshi who will not die.
Şimdi, ölümsüz olan yeni Hideshi ile tanış.
Now, I know that you're all upset at me, and you don't really understand why I'm doing this, but I will not roll over and die, and I will rest easy, because I sleep the sleep of the righteous.
Hepinizin bana kızdığını biliyorum ve bunu neden yaptığımı bilmediğinizi de biliyorum. Ama kalkıp da pek takmayacağım rahatıma bakacağım ve yatıp uyuyacağım. Çünkü, ben haklıların uykusunda uyuyorum.
At least I will die in the East, and not in the West.
En azından Doğu'da öleceğim, Batı'da değil.
If you 13 men do not select 13 to die with you then I will select 50.
Eğer siz 13 kişi, sizinle beraber ölecek 13 kişiyi seçmezsiniz o takdirde ben 50 kişi seçerim.
You may die, but I will not!
Sen öleceksen, ben ölmeyeceğim!
- I will not ask them to die.
Onlardan ölmelerini isteyemem.
I will die but will not conduct her marriage with that Raja
İstediğini yapıyor bu onun son çılgınlığı, hareketlerini görünce yumuşacağı mı sanıyor.
I will die, but will not go with him
Ölürüm, ama onunla gitmem.
I will not let you die.
Ölmene izin vermeyeceğim.
If I am not satisfied with your answers, you will die.
Cevaplarını tatmin edici bulmazsam, ölürsün.
I may still die, but it will not be by my own hand.
Ölebilirim ama bu kendi elimle olmayacak.
I will not watch you die!
Senin ölmeni izleyemem!
My son is eight, and I will not watch him die.
Benimki sekiz yaşında, ve onun ölümünü izlemek istemiyorum.
I will be forced to tell him that you did not help and you let her die on your fuckin'lawn.
Bana yardım etmediğini ve senin bahçende öldüğünü söylemek zorunda kalırım.
" And I will not carry myself down to die
Kendimi ölüme terk etmeyeceğim.
" I will not carry myself down to die
Kendimi ölüme zorlamayacağım.
Well, I will do my part if you will do yours and not die before the bridge at Glen Orchy.
Sen üstüne düşeni yaparsan, ben de yaparım ve Glen Orchy'den önce ölmezsin.
- I was never, I am not, I never will... die!
- Ben asla, Hiçbir zaman, olmayacağım bir ölü!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]