English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Just a bit more

Just a bit more translate Turkish

813 parallel translation
However, I would like just a bit more...
Yine de biraz daha çok şey... istiyorum...
- Just a bit more.
- Biraz daha içeyim.
I need just a bit more time.
Biraz daha zamana ihtiyacım var.
Though perhaps she's just a bit more bored :
Hernekadar biraz sıkılıyor olsada :
Just a bit more.
Birazcık daha.
- Well, just a bit more.
Çok az lütfen.
Just a bit more!
Biraz daha gayret edin!
Just a bit more!
İşte böyle. Son bir gayret...
Just a bit more.
Biraz daha ye.
Might be just a bit more than that.
Ondan biraz daha fazla olabilir.
Just a bit more time, OK?
Birazcık daha, tamam mı?
It's the same work, they say just a bit more developed the construction.
Aynı iş, sadece biraz daha gelişmişi olduğunu söylüyorlar inşaat işi.
We're just a bit more selective.
Sadece biraz daha seçiciyiz.
I just thought that you'd feel less offended and be a little bit more understanding if I told you that I did what I did for your benefit sake.
Senin için gittiğimi söylersem biraz kötü hissedip anlayış göstereceğini düşünmüştüm.
Just some guy who's a bit more smart than Louis.
Sadece Büyük Louie'den biraz daha akıllı biri, o kadar.
You wouldn't like to be just a little bit more friendly, would you?
Biraz daha dostça davranamaz mısınız? Neden dostça davranayım?
Just one more. Just a tiny little bit more.
Sadece son bir kez daha.
- There's just a little bit more to get.
Az bir şey daha bulursak yeter.
Mr. Tolliver's bitten off just a little bit more than he's going to be able to chew.
Bay Tolliver çiğneyebileceğindan daha büyük bir lokma yuttu.
Just a wee bit more English, as they say.. eh, Chum?
İngiliz vari olsun, ne dersin ahbap?
- Those Indian scouts of yours turned out to be just a little bit more than that.
- Bu Kızıldereliler sizin izciler mi? Bir kez daha vur.
- ( She's going for it, going... ) ( Just a little bit more. )
- ( Yapacak gibi... ) ( Sadece biraz daha... )
- ( Just a little bit more, dad. )
- ( Biraz daha, baba. )
Just a little bit more, baby.
Sadece biraz daha, aşkım.
Just a little bit more now.
Biraz daha.
Just a little bit more now.
Az bir şey daha.
Just a little bit more.
Sadece biraz daha.
Just you be careful, and use a bit more sense.
Sadece dikkatli ol ve mantıklı hareket et.
I just have to think about it a little bit more, Mary.
Bu konuda biraz daha düşünmeliyim, Mary.
Now, I'm willing to admit that a doctor might know just a little bit more than me, so I've been taking the checks ever since.
Suçlamaları nasıl çürüteceğini kendin seçebilirsin. Yani tamam, değil mi?
Just a little bit more...
Korkma sakın. Az kaldı.
Just a wee bit more Tabasco.
Birazcık daha acı sos.
but I mean, if the situation is a bit tricky down there... and he's told them there's just the two of them... he can't suddenly announce there are seven more of us.
tabii aşağıda bir sorun çıkmadığı sürece burada bekleyeceğiz. Onlara yalnız iki kişi olduğunu söylerse... ve bir sorun çıkarsa, onlara yedi kişiden fazla olduğumuzu söylerse saldırmayacaklardır.
Oh, it was just that, uh, all of a sudden, the war seemed a bit more peaceful.
Sadece, aniden, savaş biraz daha rahat gözüktü.
Just a little bit more.
Çok az kaldı.
And so then, it went on that way, the third day just a little more and the fourth day she took a little bit more.
İşte sonra bu böyle devam etmiş, üçüncü gün biraz daha... dördüncü gün biraz daha içmiş.
- Just a little bit more!
- Biraz daha!
But if you give it a bit more stick... Just like a Woman...
Fakat onu biraz daha tutarsam sanki bir kadın gibi...
- Just a little bit more, just five minutes?
- Biraz daha, beş dakika daha.
I'm just a bit on edge... and I don't have any more tranquilizers.
Sinirlerimi biraz gergin ve hiç sakinleştiricim kalmadı.
They don't realize that, um, people fighting for their own freedom... uh, are not gonna be stopped... by just changing your tactics, adding a little bit more sophisticated technology over here, improving the tactics we used last time, not making quite the same mistakes.
Oradaki insanların kendi özgürlükleri için savaştıkları gerçeğini ve asla vazgeçmeyeceklerini fark edemiyorlar. Sadece yeni taktikler geliştiriyorlar. Üstüne biraz daha karmaşık teknolojik imkanlar ekliyorlar.
I think I'll just stretch my carcase a bit more.
Biraz daha gerneşsem iyi olacak.
Just a little bit more on the way to The green Valley...
- Yeşil Vadi'ye az kaldı.
Just add a bit more for the pot of rice just ordered
Sadece bir kase daha pilav getir!
I just wanted to do something with a bit more meat in it.
Ben de sadece biraz daha etli bir şeyler yapıp. Ölmek isterdim.
Just a little bit more. 104,000, here you go.
Birazcık daha. 31.000 metre, haydi bakalım.
We just had a little bit more to go over now.
Bitirmemize ramak kaldı.
You just gotta give it a bit more time.
Biraz daha zamana ihtiyacın var.
Could I just look at him a little bit more?
Yalnız, ona birazcık daha bakabilir miyim?
As for me, I'd grown up just a little bit more than I was supposed to, I think.
Ben ise tahmin ettiğimden biraz daha büyümüş gibi hissediyordum.
There, just a bit more.
İşte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]