My things translate Turkish
10,756 parallel translation
I put my things in storage, too.
Ben de eşyalarımı depoya koydum.
- Just stay away from my things.
- İşime karışma yeter.
- Don't touch my things.
- Eşyalarıma dokunma.
I'm here to get some of my things.
Bazı eşyalarımı almaya geldim.
I'm gonna get my things.
Eşyalarımı toplayayım.
You brought my things?
Oyuncaklarımı getirdin mi?
See, I got a whole bunch of these things'cause, uh, my aim isn't very good.
Elimde bunlardan bir sürü var,... çünkü niyetim hep kötü olmuştur.
My... dealer wanted me to do things.
Satıcım bir şeyler yapmamı istiyordu.
I saw some things, that made my next step very clear.
Bir sonraki adımımı nasıl atmam gerektiğiyle ilgili şeyler gördüm.
In my job I interviewed over 800 men and 25 women convicted of awful things.
Mesleğim gereği korkunç suçlardan hüküm yemiş 800'ün üzerinde erkek 25'in üzerinde de kadınla görüşmüştüm.
Unlike my maiden, the king's servants know not to speak of things beyond their status.
Benimkinin aksine, kralın hizmetkârları konumlarını aşan konulardan bahsetmemeyi bilir.
Things that haunt me every single day of my life.
Hayatımın hiçbir gününde aklımdan çıkmayan şeyler.
I got two things on my to-do list...
- Yapılacak listemde iki şey var.
Took a lot of different pieces, um, from different things, like from my photographs or drawings and...
Farklı farklı şeylerden değişik parçalar aldım. Fotoğraflarımdan ve çizimlerimden...
My little brother often... gets attached to the things we trap.
Kardeşim sık sık... avladığımız hayvanlara bağlanır.
My job was to keep my head if things went sideways.
Benim görevim ise her ihtimale karşı gözcülük yapmaktı.
It was gonna be my ticket out of here in case things got too bad.
İşler ters giderse buradan çıkmak için tek biletim olacaktı.
Many of the things you said to the working group corroborate my team's discovery.
Dediğiniz bir çok şey takımımın keşifleriyle örtüşüyor.
I assumed, given the way things are, there's no way my family could come to me.
Olanlara bakılırsa ailemin bana dönmesinin imkanı yok.
And because I haul things for my catering business, the mediator thought I should get the Jeep, Ryan should get my almost brand-new car.
Ben catering işi yapıyorum ve bir şeyler taşıyorum diye arabulucu bana cipi, Ryan'a da benim yepyeni arabamı vermek istedi.
Special Agent Shea, if you want to remain here, you must do things my way.
Özel Ajan Shea, burada kalmak istiyorsanız benim yolumdan gideceksiniz.
It's just, there are some things from my past I'm not proud of.
Sadece geçmişimden geriye kalan gurur duymadığım şeyler var.
With my sledge I can form many things.
- Balyozumla birçok şey şekillendirebilirim.
When I finally met my father, he was all the things you said he was.
Nihayet babamla tanıştığımda onun, senin hakkında bahsettiğin her şey olduğunu gördüm.
He told Stevie things about my business.
Benim işlerim hakkındaki şeyleri.
Harvey, even if I wanted to help you, it--it doesn't say those things in my files.
Harvey, yardım etmek istesem bile dosyalarım içinde o tip bir şey yok.
But my child... my soul... all you have to do is turn on the news to see that the bad things for him are just getting started.
Ama benim çocuğum... benim parçam sadece haberleri aç bak ve tüm o kötü şeylerin başına gelmeye daha yeni başladığını görürsün.
Let me just... let me just give you my card, and you text me your number, and then we'll get together when things calm down a little bit. Is that okay?
Kartımı al ve numaranı yaz, sonra işler biraz daha uysallaştığında görüşürüz tekardan, olur mu?
From the looks of things, she's casting a spell to steal my magic.
- Görünen o ki sihrimi çalmak için büyü yapıyor.
And one of the things I've learned from my moms, from watching the way they've lived their lives, is that when you're lucky, it is your job to give something back.
Ve Annemlerden öğrendiğim şeylerden biri ise, hayatlarını yaşama yollarını izlerken gördüm ki, eğer şanslıysan, sende birşeyler vermeyi görev edinmelisin.
Listen to me, I don't know what you thought marching in here was going to do other than piss me off, but you're going to march the hell back out because I have better things to do with my time
Beni dinle. Beni kızdırmak dışında seni buraya neyin getirdiğini bilmiyorum. Ama hemen geri dönüp gidiyorsun.
I've always thought my destiny was for greater things.
Kaderimde her zaman mükemmel şeylerin olduğunu düşünmüştüm.
My mum told me things about you.
- Annem senin hakkında bir şeyler söyledi.
And maybe there are also things useful for my community.
Ayrıca topluluğum için kullanışlı şeyler bulabilirim.
A man I consider to be a father left it in my protection, and if you come after it again, things will get ugly.
Baba olarak gördüğüm adamın emaneti o, tekrar peşine düşersen işler çirkinleşebilir.
My dear Crane, you overthink things. You know that.
Sevgili Crane seninde bildiğin üzere bazı şeyleri çok düşünüyorsun.
Clean out your things and get the hell out of my firm.
Eşyalarını topla ve derhal firmamı terk et.
It's my job to say things like that to you.
Sana sana böyle şeyler söylemek benim işim.
I've been through a few things in my life that taught me not to be afraid of anything.
Hayatımda hiçbir şeyden korkmamamı öğreten birkaç olay geçti başımdan.
My uncle says great things about you.
Amcam hakkınızda çok iyi şeyler söylemişti.
He knew that once I got back to my car, one of two things was gonna happen- - I was gonna have to toss a broken battery, or the battery wouldn't be broken.
Arabama geri döndüğümde, iki olasılık olacağını anladı ya bozuk bir aküden kurtulacaktım ya da akü artık bozuk olmayacaktı.
Honey, would you rub my chin for me so I can remember things?
Hayatım, bazı şeyleri hatırlayabilmem için çenemi kaşır mısın?
It combined my two favorite things :
En sevdiğim iki şeyi birleştirmişti.
My mother doesn't have a lot of valuable things, but she was a friend of Marc Chagall's wife, Valentina, and she had given her a signed print.
Annemin pek fazla değerli eşyası yoktu,... ama Marc Chagall'ın karısının arkadaşı, Valentina,... ona imzalı bir tablo vermiş.
My grandma collected these things, but I always thought they were so... Blah.
Büyükannem bu şeyleri topluyordu, ben her zaman gereksiz olduklarını düşünürdüm.
Well, we're up against an immortal mad man armed with a magical staff, so I do have a few things on my mind.
Elinde sihirli bir asası olan ölümsüz bir deli adamla başa çıkmaya çalışıyoruz o yüzden birkaç şey konusunda endişelendiğim kesin.
I don't want to add your death to a long list of things that are already my fault.
Benim hatam olan şeyler listesine senin ölümünü eklemek istemiyorum.
If you don't think my talents are up to snuff, then I will gladly find other things to do with my time.
Benim yeteneklerimi bu kadar küçük görüyorsan seve seve vaktimi harcayacak başka şeyler de bulabilirim.
I mean, my head is throbbing, but, all things considered...
Yani başım çatlıyor ama her şeyi düşündüğümüzde
You know, there's only two things I've wanted to do my whole life :
Şu hayatımda yapmak istediğim iki şey vardı :
You see, my brother, he has no experience in such things.
Anlarsın ki, kardeşimin bu konularda hiç deneyimi yok.
things 422
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201
things to do 42
things could be worse 16
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16
things are bad 21
things like that 163
things are different now 78
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16
things are bad 21
things like that 163
things are different now 78