English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Not far away

Not far away translate Turkish

506 parallel translation
However, the day when this new race of humanity will clamor to anoint me as such is not far away.
Yine de, insanlığın bu yeni ırkının beni bağıra çağıra o şekilde adlandıracağı günler uzak değil.
"Not far away from the murder scene, " in several locations in a 50-metre radius
Cinayetin işlendiği 50 metre çapındaki..
May I remind you that Pretty Lady's out-of-town opening is not far away?
Pretty Lady'nin turne açılışının yakında olduğunu hatırlatabilir miyim?
My car is not far away.
Arabam uzakta değil.
Our chaps are still at it and they're not far away.
Bizimkiler hala iş başında, çok uzakta değiller.
They did not know that Dietrich's little shortwave radio... had a limited range... and that all his messages were beamed... to a secret F.B.I. long-range radio station not far away.
Dietrich'in kìsa dalga radyosunun menzilinin kìsa oldugunu ve tüm mesajlarìnìn FBI'ìn pek uzaklarda olmayan uzun menzilli radyo istasyonuna yansìtìldìgìnì bilmiyorlardì.
I hope it's something you want and not far away.
Umarım istediğin budur ve hemen olur.
Not far away.
- Uzakta değil.
And not far away.. another roundtable conference is being held here.
Çok da uzakta olmayan bir yerde başka bir yuvarlak masa toplantısı var.
My igloo is not far away.
İglom çok uzakta değil.
She's crawling in dismay To the ant not far away.
O dehşet içinde kaynıyor, Çok uzak değil karıncaya.
When innocence reigns, evil is not far away.
Masumiyet saltanat sürdükçe, günah uzakta kalmayacaktır.
- Not far away.
Uzakta değil.
He is not far away.
O burada, yakınlarda.
Bellows'body was found not far away.
Bellows'un cesedi pek de uzakta bulunmadı.
who is not far away.
Uzakta olmayan birinden.
Not far away.
Uzakta değil...
Not far away is the bar of Curly.
Curly ve barı çok uzakta değildi.
- Where? - Not far away.
12 km. ilerideler.
Meanwhile, not far away... Mr. and Mrs. Arthur Putey were about to enter an unfamiliar office.
Bu sırada, çok da uzak olmayan bir yerde Bay ve Bayan Arthur Putey bilmedikleri bir ofise girmek üzereydiler.
The car was found in the woods, not far away from here.
Araba buradan çok uzak olmayan ormanlıkta bulundu.
And Miss Heyndrich's home is not far away from here.
Hem Bayan Heyndrich'in evi buraya fazla uzak değil.
My uncles had a house in Recanati... not far away.
Recanati'de uzak değil. Amcamın ve bizim evimiz vardı.
It's not far away from our base.
Çok yaklaştık sayılır.
When you're not even sure of it yourself you were still trying to take her that far away from here?
Emin bile değilken onu o kadar uzağa mı götüreceksin?
Do not be troubled that your beloved is far away.
Sevdiğin uzaklarda diye üzülme.
Do not be troubled that your beloved is far away.
Sevgilin uzaklarda diye üzülmeyesin.
Far away... in the Arctic Circle... where the sun does not set for half the year... and nighttime lasts for half the year... the Samoyedes sit motionless... and look intensely towards the ocean
Uzak... Kutup Dairesinde... güneş yarı yıl görünmez... ve geceler yarı yıl boyunca sürer... Samoyede ( kızak köpekleri ) hareketsiz oturur... ve okyanusa doğru bakar.
And you're not to stop for anything until you're far away in the jungle.
Ormanın içinde iyice uzaklaşana kadar ne olursa olsun durma.
Not really far away, you can visit us.
Çok uzak da sayılmaz, bize gezmeye gelirsiniz.
They train them, not so far away.
Eğitiyorlar. O kadar uzakta değil.
This knot is evidence that will hang a murderer, and he might not be standing so far away from the arm of the law at this very moment.
Düğüm katili idama götürecek bir kanıt, hem bu katil şu anda kanunun ellerinden çok uzakta da bulunmuyor olabilir. Yapma, Lestrade.
Probably not far away.
Uzakta değiller muhtemelen.
The fighting men of New Zealand were far away in the Middle East while their courageous country was armed with not much more than pitchforks.
Yeni Zelanda'nın savaşçıları Orta Doğu'da savaşırken cesur ülkeleri, çapadan başka bir şeyle silahlı değildi.
Not so far away that I'll forget you.
Seni unutacak kadar uzak değil.
Everyone moves away, but not too far.
Herkes uzaklaşıyor, ama çok uzağa!
Knowing not only that he's done his duty as a soldier, but also that his loved ones are safe and far away.
Sadece bir asker olarak görevini yapmış olması değil aynı zamanda sevdiklerinin uzakta ve güvende olmasını bilmesi.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
As you know, when you're far away from something and can't get to it, that's not as bad as when you're close and can't get to it.
Bildiğin gibi, bir şeye uzak olmak ve ona ulaşamamak, ona yakın olup ulaşamamak kadar kötü değil.
Oh, he's not as far away as all that.
O kadar uzakta değil.
That star is so far away..... that by the time the light from it reaches us here on Earth,..... it might not even be up there any more.
Şu yıldız o kadar uzak ki ve öyle bir zamanla ışığı bize, yani dünyaya ulaşıyor ki belki de artık orada değildir.
'Tis for us to see to it that that precious blood is not shed, whatever the occasion may be, far away from our native soil.
Bu bizim topraklarımızdan uzakta, sebebi her ne olursa olsun, hiçbir kanın dökülmediğini görmemiz içindir.
Not far away.
- Ona git.
I'm not so far away you have to scream it.
- Bağırma o kadar uzak değilim.
You live too far away, it's not possible.
Çok uzakta yaşıyorsun, mümkün değil.
He's even importing professional gun slingers from cities as far away as Chicago and San Francisco and St. Louis. And that's not all.
Brad Fletcher, güneyin,... en tehlikeli suçlularını, Puerta de Fuego'ya topluyor.
"You do not know what it means to have a son live so far away, and for so many years."
"Bunca yıldır bir evlattan uzak yaşamanın, ne anlama geldiğini bilemezsin."
Meanwhile, not very far away...
Bu arada, çok uzak olmayan bir yerde...
Not far away, the crowds are flocking to see
Kalça sakatlıkları.
No matter how many times I would go over it, I realised I had not been fair to her. Sit down over there, far away. What had she done?
Aklımda kaç defa bu hadiseyi incelemiş olduğum önemli değil, anladım ki ona doğru davranmadım.
If I could pop on a plane and nip out there, they weren't too far away and not forgotten.
Eğer ben bir uçağa atlayıp buraya gelebiliyorsam evlerinden çok da uzakta değillerdi ve unutulmamışlardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]