English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Open

Open translate Turkish

93,422 parallel translation
Who knows how many lives you've saved by blowing this wide open?
Bu rezaleti gözler önüne sererek kim bilir kaç hayat kurtardın?
Charlie's got this interim chief gig for the next few months, but after that, it's gonna open up again, which means... sign here and here... which means that you have a few months to convince the board that you're their best bet.
Charlie birkaç hafta daha geçici şef olacak. Fakat sonra pozisyon yeniden açılacak. Burayı ve burayı imzala.
We need to keep our options open.
Her türlü olasılığa hazır olmalıyız.
Masked strangers cutting my body open.
Maskeli yabancılar vücudumu kesip açıyorlar.
And, like, we look up, and the latch on the cage was open.
Yukarı baktığımızda kafesin mandalının açık olduğunu gördük.
And I'll, uh, open some wine.
Ben de şarap açacağım.
They started a new phase at Mississauga Memorial, but it's only open to existing patients.
Mississauga Memorial'da yeni bir aşamaya geçtiler. Fakat sadece kayıtlı hastalara açık.
Climb up on me shoulders and see if you can pry it open.
Omuzlarıma çıkıp bak bakalım, zorla açabilecek misin.
I need you to open your door and step out of my vehicle.
Kapıyı açıp aracımı terk etmeni istiyorum.
Mom, open the door.
Anne, aç kapıyı.
Mom, open the door!
Anne, aç şu kapıyı!
Hey, uh, we don't open for another 15 minutes, but if you got a delivery, I can take it.
15 dakika sonra açılacak ama teslimat yapacaksan ben alabilirim.
All right, well, now that we've all had our fun, why don't we open up our textbooks?
Tamam, eğlencemizi yaptık şimdi neden kitaplarımızı açmıyoruz?
You think you can just walk into our lives and... and rip open old wounds? Your lives?
Hayatımıza öylece girerek eski yaraları deşebileceğini mi zannediyorsun?
Sir, open your mouth in my courtroom again, and you will be removed, and this case will be dismissed.
Beyefendi, mahkememde bir daha ağzınızı açarsanız salondan atılacaksınız ve bu dava reddedilecek.
You know, our doors will always be open to you, Sally.
Kapımız sana her zaman açık olacak Sally.
Kevin, open the door.
Kevin, aç kapıyı.
Open up.
Aç kapıyı.
Open the hatch.
Kapağı aç.
You're gonna want to stay away from open flames and altercations at outlet malls.
Ne olur ne olmaz alevlerden ve saçlı başlı kavgalardan uzak durmaya çalış.
Open your eyes.
Şimdi gözlerini aç.
Think of this as an open forum for you to air any and all grievances that you may carry against her.
İçinizde kalanları dökebileceğiniz bir açık oturum gibi düşünün bunu.
I want you to keep your eyes open, okay?
Gözlerini dört aç, tamam mı?
All right, let's try again with your eyes open, okay?
Şimdi gözlerin açık sıkmayı dene, tamam mı?
Eugene, open this door right now or you're gonna be in big trouble. I mean it.
Eugene, kapıyı hemen aç yoksa başın derde girecek!
Eugene root, open this door or I'm calling your father.
Ciddiyim Eugene Root, aç şu kapıyı yoksa babanı arayacağım!
He left the door open, didn't he?
Kapıyı açık bıraktı değil mi?
Can you open up the door, please?
Kapıyı açabilir misiniz lütfen?
I'll keep the door open
Kapıyı açık bırakıyorum.
Apart from a smart card, You can open it only if you pass 3 phases of biometric access levels
Akıllı kart dışında, bunu ancak 3 aşamalı biyometrik erişim düzeylerini geçersen açabilirsin.
Dude, open the door I'm here
Ahbap, kapıyı aç. Ben geldim.
Open it see
Aç ve bak.
we have to break open Abraham Ezra's coffin at the Jew cemetery check it
Yahudi mezarlığındaki Abraham Ezra'nın tabutunu açıp kontrol etmeliyiz.
Shall we open it?
Onu açalım mı?
The lady at Chili's said they'll keep it open till 10 : 30 for us, so that's good.
Chili's'teki kadin 10.30'a kadar yerimizi tutacaklarini soyledi.
- His time slot's open, guys.
- Yeri bosaldi cocuklar.
♪ That night you open and there you are ♪
Sahneye koydun ve iste orada
I was just trying to open that trunk and a wave of pain went through every inch of my body.
Şu sandığı açmaya çalışıyordum, vücudumun her yerinden bir sancı dalgası geçti.
I want you to open that trunk.
Şu sandığı açmanı istiyorum.
Okay, so, the way this works best is for you to be open to the fact that I have a gift.
Tamam, bunun en iyi şekilde işe yaraması için benim tanrı vergisi yeteneğim olduğuna inanmanız gerek.
It's like if you cut her open, purple goo would come out.
Sanki onu kesip açsak, dışarı mor yapışkan sıvı çıkacak gibi.
- Just don't open it
- Ben gidene kadar
You have exactly ten minutes to get your ass down here and open up the store.
Kıçını buraya getirip, dükkanını açmak için on dakikan var.
And Violet greeted him at the airport with open arms, wearing the dress she bought...
Ve Violet onu havaalanında, üzerinde o bahar akşamı aldığı elbiseyle kolları açık bir şekilde...
So, I go to Victoria's Secret, and find out that you get half off a bra if you open a credit card, so, I did.
Ben de Victoria's Secret'a gittim. Oradan kredi kartı alırsam sütyen yarı fiyatına düşüyordu ve aldım.
Ones so mean, they make you cry with your mouth open.
O kadar acımasızlar ki, seni ağzın açık şekilde ağlatabilirler.
Open those pores.
Aç o gözenekleri.
- Open a book.
- Aç bir kitap oku.
But we should be open to the possibility.
Ama olasılıklara açık olmalıyız.
Open your mouth in my courtroom again and you will be removed.
- Bir daha konuşursan dışarı çıkarılacaksın.
You sure we don't want to crack him open?
Göğsünü açmak istemediğine emin misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]