Speak translate Turkish
57,369 parallel translation
What's so secret you couldn't speak to me at school?
Okulda konuşamayacağın kadar gizli şey neymiş bakalım?
You speak of this to anyone, and we both pay the price.
Bundan birine bahsedersen bedelini ikimiz de öderiz.
Did you ever hear anyone at Liberty speak unkindly to Hannah?
Liberty'de Hannah'ya kırıcı sözler söylendiğini duydun mu?
Miss Davis, it's important that you speak only to what you actually experienced.
Bayan Davis, sadece gerçekten yaşadıklarınız hakkında konuşmanız önem taşıyor.
- Make ready the guns! - We should speak.
Konuşmamız gerek.
It must speak for itself.
Kendini belli etmeli.
He used to run the business, and he's gonna check I'll speak to him in the morning.
Eskiden işin başındaymış, kontrol edecek, sabah konuşacağım.
Speak.
Konuş.
We shall speak later.
Sonra konuşacağız.
I need to speak to Daryl alone.
Daryl'la yalnız görüşmem gerek.
I need to speak to Rune straight away.
Rune ile derhal konuşmam gerek.
Maybe the minister will have time to speak in the morning.
Belki Bakanın sabah konuşmak için zamanı olur.
- I speak excellent Russian.
Mükemmel Rusça konuşurum. Biliyorum.
I need to speak to Munk.
Munk'la konuşmam gerek.
They're hauling back their anchor as we speak.
.. konuştuğumuz gibi demir almışlar.
- Because she will never speak to me again.
- Çünkü bir daha benimle konuşmaz.
- How dare you speak to me like that?
- Ne cüretle böyle konuşuyorsun?
Speak!
Konuş!
You will speak as I order!
emrime itaat et ve bu şekilde anlat!
In fact, you and Emmit will never speak again.
Daha doğrusu sen ve Emmit bir daha asla konuşmayacaksınız.
No, the kid is banging out the screenplay now as we speak.
Yok, biz konuşurken çocuk senaryoyu inletiyor.
Short of us greasing a few palms, so to speak, he's not going anywhere.
Short of us greasing a few palms, so to speak, he's not going anywhere.
Did you speak for long?
Konuşmanız ne kadar sürdü?
Ah! Speak of the devil.
İyi insan lafının üstüne gelir.
You speak with sign language?
İşaret diliyle mi konuşuyorsun?
Can I speak to A. Haddock?
A. Haddock'la görüşebilir miyim?
As we speak, the martians could be preparing a strike. All over the system.
Biz konuşurken Marslılar sisteme yayılacak bir darbe hazırlıyor olabilirler.
Then let's speak in a language. That mars understands.
O hâlde Mars'ın anladığı dilden konuşalım.
You know, demanding to speak to your consul, threatening a grave diplomatic incident, et cetera.
Konsoloslukla görüşme talebi, diplomatik bir olay çıkmasıyla ilgili tehditler, vesaire.
Speak to my business manager.
- Müdürüme anlat.
Am I... Am I wrong, sir, or, did you want to speak with me?
Yanılıyor muyum, yoksa benimle konuşmak mı istediniz efendim?
I need to speak to the driver.
Şoförle görüşmem gerek.
I've never heard you speak of him... Not on any of your campaigns.
Kampanyalarınızda ondan bahsettiğinizi hiç duymadım.
Madam President, can you speak up?
Yüksek sesle konuşabilir misiniz?
I can barely speak!
Güçlükle konuşuyorum!
You can speak with specific people in the White House, including the president.
Beyaz Saray'dan belli kişilerle konuşabilirsiniz. Buna başkan da dahil.
I need to speak to Ms. Mathison alone.
Bayan Mathison ile yalnız konuşmam gerek.
Well, I need to speak to him immediately.
Onunla konuşmam gerek.
Madame President-Elect, I have to speak to you.
Sayın Halef Başkan, sizinle konuşmam gerek.
May I please speak to Christine Lonas?
Christine Lonas'la görüşebilir miyim lütfen?
I will know more after I speak to the doctor, okay?
Doktorla konuştuğumda daha çok bilgi sahibi olurum, tamam mı?
McClendon's meeting with the Secret Service as we speak.
- McClendon şu an Gizli Servis'le görüşüyor.
Put him on. I'd like to speak to him.
Telefonu ona ver, konuşmak istiyorum.
I need to speak to the President.
- Başkanla konuşmam gerek.
They are here because of you, because you had the guts to speak out.
Onlar senin yüzünden burada, Çünkü konuşmak cesaretin vardı.
Saul and I sometimes speak when it's mutually beneficial.
Saul ve ben bazen karşılıklı yararlı olduklarında konuşuruz.
Madam President-elect, I have to speak to you.
Başkan Yardımcısı, sizinle konuşmak zorundayım.
The Abbot Eadred of Cumbraland did dream of the likeness and this likeness did speak to him.
Cumbraland başrahibi Eadred rüyasında suretini görmüş ve suret kendisiyle konuşmuş.
Please, to speak of them may summon them.
Lütfen bahislerini açmak bile onları çağırır.
Can I speak to Reverend Matt Jamison?
Papaz Matt Jamison ile görüşebilir miyim?
When we find Kevin, you don't speak to him, okay?
Kevin'ı bulduğumuzda onunla sen konuşmayacaksın, tamam mı?
speaking 300
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak for yourself 272
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak for yourself 272