Speaking chinese translate Turkish
168 parallel translation
[Speaking Chinese]
Kimin adına çalışıyorsun?
[Both speaking Chinese]
Bu şimdi fark etmez.
[Speaking Chinese]
Teşekkür ederim, Luk Toy.
A foreign woman speaking Chinese?
Çince konuşan bir yabancı kadın ha?
A foreign woman speaking Chinese?
Çince konuşan yabancı bir kadın mı?
I'm not speaking Chinese!
Seninle Çince konuşmuyorum!
- Am I speaking Chinese here?
- Reis, ben Çince mi konuşuyorum?
( both speaking Chinese ) Tell your boss the call came into a lawyer's office FROM A MOTEL AT 1635 SPRING STREET.
Patronuna aramanın 1635 Spring Sokak'taki bir motelden bir avukatın ofisine yapıldığını söyle.
( club music playing ) ( speaking Chinese )
Bu adresi bir bağlantımdan aldım.
( all speaking Chinese )
Tamam, gidiyorum.
- ( crashes ) WHAT THE... ( men speaking Chinese ) - Man :
Bu da...
And don'tyou come back again middle of night! [Speaking Chinese] Now wait a minute.
Bir daha gecenin bir yarısında gelme! Dur bir dakika.
[Woman Speaking Chinese]
Kırışıklıkları olan kadına ne sattın?
Were you speaking Chinese just now?
Sen biraz önce Çince mi konuşuyordun?
[Speaking Chinese]
[Çince]
[Sighing, Speaking Chinese]
[Çince]
How will you investigate without speaking Chinese?
Çince bilmeden nasıl çalışacaksınız?
I wanted to tell you how I hated speaking Chinese.
Sana bir şey söylemek istiyorum : Çince konuşmaktan nefret ediyorum.
[Speaking Chinese]
[Uzaydaki bütün gezegenler götüme kaçsın]
Oh, this is a- - [Speaking Chinese]
Bunlar tam... [bencil deli zırvaları]
[Speaking Chinese]
[Seni aşağılık orospu çocu...]
[Speaking Chinese]
[Pis, hayvan zinacıları...]
[Speaking Chinese]
Onu hiç hak etmiyorsun, oyunbozan.
[Speaking Chinese] Are you offering me a trade?
İshal bir fil gibi sıçtın. Bana bir takas mı öneriyorsun?
[Speaking Chinese]
Kutsal Meryem ve kaçık kuzenleri adına!
- [Speaking Chinese]
- Bir saniye bekle.
[Speaking Chinese]
[Çince konuşma]
Oh. [Speaking Chinese]
[Çince konuşma] Oh.
The captain [Speaking Chinese] when it comes to plans.
Kaptan [Çince konuşma] plana geldiğinde.
You know, one time, I heard Leo talking on the phone... and he was speaking Chinese.
Bir keresinde, Leo'yu telefonda konuşurken duymuştum Çince konuşuyordu.
So I said, "Leo, stop speaking Chinese."
Ben de "Leo, Çince konuşmayı bırak." dedim.
Man : [Speaking Chinese] Under these particular circumstances, we can easily discover many shortcomings.
Bu şartlar altında eksiklikleri hemen fark edebiliyoruz.
They complain about us every day. [Speaking Chinese]
Her gün bizden şikâyet ediyorlar.
Man : [Speaking Chinese] It should be good.
Sorun olmaması lazım.
Woman : [Speaking Chinese] We haven't sorted these recycling materials in time.
Bu geri dönüşüm maddelerini vaktiyle ayıramadık.
It's not useable anymore. Man : [Speaking Chinese]
Ayırdıktan sonra hepsini ezecek misiniz?
Woman # 1 : [Speaking Chinese] First, welcome to our company.
Öncelikle şirketimize hoş geldiniz.
Woman # 2 : [Speaking Chinese]
Adım Tan Yanfang.
We're speaking to you from Grauman's Chinese Theatre in Hollywood, where tonight, thousands of people have gathered to pay their respects to Cecil B DeMille and the world premiere of The Buccaneer, starring Fredric March, Anthony Quinn, Douglass Dumbrille,
Hollywood'taki Grauman'ın Çin Tiyatrosu'ndan sesleniyoruz. Bu gece binlerce kişi Cecil B DeMille'i anmak için ve The Buccaneer'ın galası için toplandı.
MURDOCK : Tell him... [Speaking in Chinese]
Esas ona de.
[Speaking Chinese]
Bu su kötü.
[Bobby speaking Chinese]
Büyükbabam para kasalarınızı görmek istiyor.
[Speaking Chinese]
Büyükbabam diyor ki, tuvalet eski bir dost gibidir.
[Man Speaking Chinese]
Her zamankinden... iki ölçü el kremi, bir ölçü tartar sosu
He was contacted by phone by a Chinese-speaking female.
Çince konuşan bir kız aracılığıyla işi almış.
I don't care if they were speaking Mandarin Chinese... with a cocksucker's lisp.
Mandalina Çincesi konuşsalar bile. umurumda değil.
Was I speaking in Chinese till now?
Ben şu parayı vermek için geldişimi söyledim.
Nothing. It sounded like that Chinese guy was speaking Spanish.
Çinli adam sanki İspanyolca konuşuyordu.
Susan's first-generation Chinese-American, she grew up speaking Mandarin, and her mother's family's still in Zhejiang Province, in the countryside.
Susan ilk Çin-Amerikan neslindendi, Mandarince konuşarak büyüdü, annesinin ailesi... hâlâ Zhejiang şehrinin kırsal bölgelerinde.
Woman : [Speaking Chinese]
Artık işe yaramaz.
Woman # 3 : [Speaking Chinese]
6 yıldır.
chinese 201
chinese food 43
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
chinese food 43
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak louder 29
speak for yourself 272
speak up 432
speaking in spanish 40
speaking of 385
speaking japanese 35
speaking of that 54
speaking russian 71
speaking gibberish 33
speak louder 29
speak for yourself 272
speak up 432
speaking in spanish 40
speaking of 385
speaking japanese 35
speaking of that 54
speaking russian 71