Speak freely translate Turkish
358 parallel translation
Speak freely.
Rahatça söyleyin.
You can certainly speak freely to me.
Rahat bir şekilde benimle konuşabilirsin.
You can speak freely, don't be afraid.
İstediğiniz gibi konuşabilirsiniz. Çekinmeyin.
- You can speak freely.
- Konuşabilirsiniz, mahzuru yok.
May I speak freely?
Açık konuşabilir miyim?
The slaves, their tongues have been cut out. Speak freely.
Rahat konuşabilmek için, kölelerin dilleri kesildi.
Yes, yes, you can speak freely.
Evet, rahatça konuşabilirsiniz.
You may speak freely.
Özgürce konuşabilirsin.
General Roberts, may I speak freely?
General Roberts, açık konuşabilir miyim?
We can speak freely.
Özgürce konuşabiliriz.
- Captain, may I speak freely?
- Açık konuşabilir miyim?
Can we speak freely?
Rahat mıyız?
If I may speak freely...
Eğer açık olarak konuşabilirsem...
You may speak freely,
Rahatça konuşabilirsin.
Then let him see the Commandant on his own so he can speak freely.
Sonra komutanı görmesi için yalnız bırakın ki özgürce konuşabilsin.
Please tell him to speak freely.
Lütfen kendisine rahat konuşmasını söyleyin.
You must speak freely, if I am to be of any help.
Özgürce konuşmalısın, ben sana gerekli yardımlarda bulunacağım.
Speak freely.
Rahatça konuş.
You now have a chance to speak freely and give us your side.
Özgürce konuşmak için bir şansın var. Hikâyeyi birde senden dinleyelim.
You can speak freely
Rahatça konuşabilirsin
Speak freely : Orsini is a trustworthy young man.
Orsini, güvenilir bir genç adam, merak etmeyin.
Does it bother you that I speak freely to Johan and Marianne?
Johan ve Marianne'le birlikteyken bunu söylememde bir sakınca yok değil mi?
Speak freely.
Özgürce konuşun.
Now I'm going to lift this transfixion, and you'll be able to speak freely, easily and articulately.
Şimdi gerginliği ortadan kaldıracağım. ve sen anlaşılır bir şekilde ve zorlanmadan konuşacaksın.
You may speak freely, Commander.
Açıkça konuşabilirsiniz.
- Sir, as a crucial point of honor... I cannot speak freely about the conduct of Lieutenant Feraud... unless he has an opportunity to put his own case.
- Efendim, şeref oldukça önemli bir konu fakat şuan Teğmen Feraud kendini savunacak durumda değilken onun davranışı hakkında konuşmam doğru değil.
- Permission to speak freely?
- Açık konuşabilir miyim?
Can I speak freely in front of him?
Onun yanında rahat konuşabilir miyim?
Not for answering my husband, but to speak freely to myself.
eşime görmesine gerk yok. aklıma geleni özgürce yazabilirim.
- May I speak freely?
- Rahat konuşabilirmiyim?
- Now, look, may I speak freely?
- Şimdi açık konuşabilir miyim?
Speak freely Doctor Watson.
Serbest konuş Doktor Watson.
Dr. Crusher here, captain. May I speak freely?
Rahatça konuşabilir miyim?
Permission to speak freely, sir?
- Konuşabilir miyim, efendim?
You may speak freely.
Rahatça konuşabilirsin.
- Look Mr. Poirot, can I speak freely?
- Bay Poirot, açıkça konuşabilir miyim?
Permission to speak freely, sir.
Serbest konuşmak için izin istiyorum, efendim.
Permission to speak freely?
Özgürce konuşabilir miyim efendim?
Permission to speak freely, sir.
Açık konuşabilir miyim, komutanım?
Being able to speak freely is the lifeblood of love.
Özgürce konuşabilmek sevginin can damarıdır.
- Permission to speak freely, sir?
- Açıkça konuşabilir miyim, efendim?
- You may speak freely.
- Rahatça konuşabilirsiniz.
May I speak freely?
Rahatça konuşabilir miyim?
The right to speak freely.
Özgürce konuşma hakkı.
In my presence, you are hesitant to smile gaily... or speak too freely.
Yanımdayken neşeyle gülmeye ve özgürce konuşmaya çekiniyorsunuz.
Mongol General come freely to speak to your great Chief Kumlek.
Moğol generali, Kumlek ile görüşmek istiyor, git söyle.
You may speak freely.
Rahatça konuşabilirsiniz.
Might allow these people to speak more freely.
İşteydim ve ben...
Ah, this is my intimate friend and associate, Dr. Watson, before whom you may speak as freely as before myself.
Ah, bu benim yakın dostum ve ortağım, Dr. Watson, benimle olduğu kadar onunla da rahat konuşabilirsiniz.
I cannot blame you, Mr. Holmes, for refusing to speak more freely, and you on your side will not,
Benimle açık konuşmayı reddettiğiniz için, sizi suçlayamam, Bay Holmes,
I can speak to you freely.
serbestçe konuşabilirim.
freely 17
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak louder 29
speak for yourself 272
speak up 432
speaking in spanish 40
speaking of 385
speaking japanese 35
speaking of that 54
speaking russian 71
speaking spanish 222
speak louder 29
speak for yourself 272
speak up 432
speaking in spanish 40
speaking of 385
speaking japanese 35
speaking of that 54
speaking russian 71
speaking spanish 222