English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Speaking gibberish

Speaking gibberish translate Turkish

32 parallel translation
How long will they have jobs once Billy has the hotel operator speaking gibberish?
Billy otel santrallerindeki memurlara anlaşılmaz konuşmaya başladığında, geriye kaç kişi kalacak?
I start speaking gibberish.
Hemen saçmalamaya başlıyorum.
It's 3 AM, your child's having a seizure, you're speaking gibberish, you need help. / Uh huh?
Saat gece 3 diyelim, çocuğunuz felç geçiriyor, saçmalıyorsunuz, yardıma ihtiyacınız var.
I thought that people thought I was speaking gibberish, and when I heard them speak, they just sounded like shallow, petty idiots.
Neye ihtiyacın var, biliyor musun? Kitabı bitirmeye mi?
Oh, my god! ... ( speaking gibberish ) oh, my god...
Aman Tanrim!
I never did that. ( speaking gibberish )
Bunu asla yapmadım.
[Speaking Gibberish I n French Accent]
Hayley?
It's like you're speaking gibberish to me right now. That's how much sense you're making.
Şu an benimle abuk subuk konuşuyorsun.
Am I speaking gibberish?
Eşek mi anırıyor burada?
Yeah, well, I'm on the alumni association, so... ( speaking gibberish mockingly )
Evet, mezunlar birliğinde görev aldım, bu yüzden...
He was found sitting beside the girl's corpse, just holding her hand, speaking gibberish half the time, and the other half saying how sorry he was.
Kızın cesedinin hemen yanında, onun elini tutarken bulundu ve bir yandan saçma sapan şeyler söylerken diğer yandan ne kadar üzgün olduğunu söylüyordu.
- [Speaking gibberish] - I don't think so.
Öyle düşünmüyorum.
And "B", how do I know you're not just speaking gibberish?
İkincisi, uydurmadığını nereden bileceğim?
He's still only speaking gibberish.
Hâlâ anlamsız konuşuyor.
( speaking gibberish ) ( mutters ) Mmm. Hi!
Merhaba.
- He was speaking gibberish.
Niye? - Anlamsız konuşuyordu.
- Don't be stupid. - [Speaking gibberish] What?
Aptal olma.
This man is causing a disturbance, speaking gibberish.
- Bu adam rahatsızlık veriyor.
( Speaking gibberish )
Gazeti.
She's speaking gibberish.
Saçma sapan şeyler anlatıyor.
Turned out she hadn't been speaking gibberish at all.
Görünüşe göre mırıldanmıyordu.
( speaking gibberish ) Camomile White is a fraud.
Camomile White sahtekar mıymış?
I hear you speaking that gibberish "worm" language with everyone else.
Senin gibilerin anlaşılmaz Solucan dilinde konuştuğunu duydum
[SPEAKING GIBBERISH] Obama.
Obama.
( speaking Chinese gibberish ) Ah, your Chinese gibberish very mediocre.
Sen çok kötü Çince saçmalıyor.
You're still the best Egyptologist he knows and you can decipher hieroglyphics like you were born speaking that gibberish.
Bildiği en iyi eski Mısır araştırmacısı sensin aynı zamanda, ana dilinmiş gibi hiyeroglifleri okuyabiliyorsun.
She's making noises, speaking in gibberish.
Sesler çıkarıyor. Anlamsız şeyler söylüyor.
- [Speaking gibberish]
Neden ikimiz gözleri kapalıyken oraya gidip..
[Woman speaking gibberish] For English, press 2.
İngilizce için, 2'ye basınız.
[Speaking Japanese gibberish]
Bunu beklemiyordum.
And, you know, Owen would be speaking sort of gibberish, and he had been saying, "Juicervose, juicervose, juicervose."
Owen anlamsız bir şeyler söylüyordu, "sadensüsün, sadensüsün" deyip duruyordu.
- You are delusional and speaking gibberish.
Ne diye güveneyim ki sana?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]