Stop it right there translate Turkish
118 parallel translation
Stop it right there!
Dur Bakalım.
Stop it right there!
Durun bakalım!
Stop it right there.
Tam burası.
Stop it right there.
- Dur orada.
Now you just stop it right there, buddy boy.
Orada dur bakalım.
But let's just stop it right there.
- Evet. Bırakalım böyle kalsın.
Stop it right there.
Dur orda bakalım.
Stop it right there.
Tamam, yeter.
Stop it right there.
Tam burada dur.
Okay, stop it right there.
Tamam, burada durun.
Stop it right there.
Orada durdur.
Stop it right there!
Tam orada dur!
Stop it right there!
Orada dur bakalım!
Stop it right there.
Tam orada durdur.
Stop it right there and go right to Dr Jackson saying "Whether I was right..."
Tam orada durdur ve doğruca Dr Jackson'ın "Ben haklı olsam da..." deyişine geç.
And stop it right there.
- Evet.
Stop it right there.
Tam burda dursana.
Stop it right there!
Orada kalın!
You stop it right there, Mister.
Orada durun bakalım, bayım.
Wait, wait, stop it right there.
Dur, bekle. Şurada durdur.
McGee, run it. Whoa, stop it right there.
Orada dur.
Stop it right there!
Olduğun yerde kal!
The railroad's gonna come right smack through your land and there ain't a thing you can do to stop it.
Bu demiryolu, arazini yokedecek ve yapacağın hiç bir şey yok.
You see, when there's something right before our eyes, we don't stop to ask how it got there.
Görüyorsun, bir şey tam gözlerimizin önünde olunca, oraya nasıl geldiğini sormadan duramayız.
And he's there, so you might as well stop complaining and get it over with. - He's where? - Right there.
Ve o orada, söylenmeyi kesip, bu işi atlatabilirsin.
Hey, wait a minute, stop it. Stop right there.
Hey bir dakika dur, biraz burada dur.
If I thought for a moment that there was any possibility that this communications relay could cause damage to the wormhole I'd put a stop to it right now.
İletişim rölesinin solucan deliğine zarar verebileceğini bir an olsun düşünsem,... bu işe derhal son veririm.
Stop! Hold it right there.
Durun orda kalın.
Like it or not, in this day of remote control and five zillion channels... ... one function of the anchorwoman is to be beautiful. Pretty enough to make the channel surfer stop right there...
Hoşunuza gitsin ya da gitmesin, bu uzaktan kumanda ve milyonlarca televizyon kanalı çağında, bayan sunucunun işlevlerinden biri, fiziksel açıdan çekici olmaktır.
I mean, your mom can't stop talking about it... and the kids are over there right now trying to pet the fish.
Yani, Annen sürekli onun hakkında konuşuyor... ve çocuklar şu anda balıkları evcilleştirmeye çalışıyor.
If we're gonna stop the Japs'advance into the South Pacific, we've gotta do it right there.
Eğer Japonların Güney Pasifik'e ilerlemelerini durduracaksak, işte tam burada yapmalıyız.
Maybe I should have put a stop to it right there.
Belki de o an buna bir son vermeliydim.
- I'm not sure. Maybe I'll stop it right over there by that rock.
- Şu kayanın yanında duracağım.
There's an unwritten law, if you turn around and go like that and we'd all stop and sort the ruck out and then we'd kick it right back in again.
RockRoll yapıyoruz, dövüş değil. Bu yazılmamış bir kanundu, arkamızı dönüp böyle bir şey görürsek hepimiz durur, kargaşayı önler ve sonra da baştan başlardık.
Stop right there, you got it.
Tam orda dur, yakaladın.
Stop right there. Put it down! No, it's all right.
- Korkmayın, herkes güvende.
You stated that it had been your intention... to put the victim's face in the mud... until he begged you to stop... so there was mud down there, isn't that right, Lieutenant?
Kurban durmanız için yalvarana kadar... yüzünü çamura sokmak istediğinizi... söylemiştiniz... Orada çamur vardı değil mi, Teğmen?
If somebody's out there, just stop fucking around, all right? I mean it! Just come on out!
yeter artık. orada biri varsa oyunu bıraksın tamam mı?
- Stop! Hold it right there.
Hemen orada kal!
Stop it right there.
Şimdi yakınlaştır.
Hold it. Stop right there.
Dur bakalım, kımıldama.
That's the Torah for you right there. Once you start unscrolling it's really hard to stop.
Doğruca sen git başla tevratı okumaya.Bir başladınmı duramazsın.
Hmm. I was just thinking it's a shame... You can stop right there.
- Hala sizin bu şekilde olmanızın...
That's it. Right there. Don't stop.
Tam orası.
Stop. Hold it right there.
Dur bakalım orada.
And every morning there was this moment, it was right around dawn, and I would just stop, breathe it all in.
Ve her sabah öyle bir an yaşardım ki durup söken şafağı içime çekesim gelirdi.
Okay, stop it. Stop it right there.
Tamam, durdur.
( Sharon ) So we can make it through in two jumps with a stop right there.
Şurada durarak, iki sıçramada başarabiliriz.
Stop it, right there.
Durun, orada durun.
Is it really worth throwing away season just to prove a point? - Stop right there!
Birşeyleri kanıtlamak için bütün bir sezonu ziyan etmeye değer mi?
It's like... everything you're not there to stop will happen, right?
Sanki olacak herşeyi durdurmaya yetişememeniz gibi, değil mi?
stop it 13041
stop it now 137
stop it already 25
stop it right now 71
stop it there 17
right there 2847
stop here 153
stop the car 663
stop talking to me 36
stop crying 318
stop it now 137
stop it already 25
stop it right now 71
stop it there 17
right there 2847
stop here 153
stop the car 663
stop talking to me 36
stop crying 318
stop lying 140
stop laughing 101
stop him 644
stop talking 690
stop right there 656
stop the bus 85
stop the presses 25
stop talking nonsense 52
stop yelling at me 54
stop complaining 83
stop laughing 101
stop him 644
stop talking 690
stop right there 656
stop the bus 85
stop the presses 25
stop talking nonsense 52
stop yelling at me 54
stop complaining 83
stop screaming 73
stop running 76
stop fighting 156
stop saying 98
stop right now 76
stop moving 156
stop them 234
stop that 1063
stop this 362
stop that man 40
stop running 76
stop fighting 156
stop saying 98
stop right now 76
stop moving 156
stop them 234
stop that 1063
stop this 362
stop that man 40