The business translate Turkish
19,965 parallel translation
I need to distance myself from the business.
İşle arama mesafe koymam gerek.
You can't run the business and be in an election.
Hem işi yürütüp hem de seçime giremezsin.
Learn the business and take over that shit.
İşi öğrenip devralırsın.
Are you completely out of the business now or what?
İşi tamamıyla bıraktın mı yoksa?
I'm obligated to the business.
İşime borçluyum.
They're the best in the business.
Piyasadakilerin en iyileri.
Look, they have the business, they have me.
Bak, onlar iş var, onlar beni var.
So, can I ask what the business model is here?
İş modelinin ne olduğunu sorabilir miyim?
They let them loose in the jungle, we acted as trackers, grew the business from there.
Onlar, biz izleyiciler olarak hareket, ormanda onları salıvermek Oradan iş büyüdü.
♪ I'm about to give Levine the business ♪
Levine'e gününü göstermek üzereyim
We're not usually in the business for accommodation but exceptions can be made.
Normalde pansiyon işinde değiliz ama birkaç istisna yapabiliriz.
If the business is to thrive, the bodies have to be exhumed.
İşimizi geliştirmek istiyorsak, cesetleri çıkarmalıyız.
If the business is to work there can't be any atmosphere between us.
Birlikte çalışacaksak aramızda hiçbir şey olmaması lazım.
Trying to learn the business as fast as I can.
- Elimden geldiğince işi öğrenmeye çalışıyorum.
I need you to be with me if I'm to take charge of the business.
İşlerin başına geçiyorsam benim yanımda olman gerekiyor.
- Aye, she'll be there because she's part of the business.
- Evet ama o da işin bir parçası.
Yeah, end of the day, we're still open for business.
Evet günün sonunda bizim mağaza hâlâ açık oluyor.
Our business will still run, but not with you and I at the helm, at least not for the foreseeable future.
İşimiz yine devam edecek ama bizim kontrolümüzde olmayacak. En azından yakın gelecekte.
If it wasn't for me getting us out of that mess, running our business, you'd be back at being the dirt-poor farmer that you were.
Bizi bu kadar pisliğe sokmasaydın bu işi yönetmeseydin yine o fakir çiftçilik hayatına geri dönerdin.
Congratulations on 42 years in the closet business.
42 yıldır bir sürü dolap çevirdiğin için tebrikler. İş olarak yani.
Look, about your, uh, unfinished business... if it is love for the pirate, then it's definitely off the table.
Dinle, şu yarım kalan işin eğer korsana olan aşkınsa hiç şansın yok.
Mama says this Egyptian business is little more than gambling the estate away.
Annem bu Mısır işinin kumarda mal kaybetmekten kötü olduğunu söylüyor.
Jimenez could give two shits about the cocaine business here.
Jimenez'in buradaki kokain pazarını pek de umursadığı söylenemez.
But this is not the time to talk business.
Ancak şimdi iş konuşmanın zamanı değil.
And how do you think I built our business in the first place?
En başında işimizi nasıl kurdum sanıyorsun ki sen?
In the meanwhile, we should all go about our usual business.
- Bu arada herkes normal bir şekilde hareket etsin.
Now that you finally know the truth, your unfinished business is complete as well.
Artık gerçeği bildiğinize göre, hepinizin yarım kalan işleri tamamlandı.
And when your "business" is done well, you know where the door is.
O "önemli" işin bittiğinde, kapının yerini biliyorsun.
That's why you know, I got to do this alone. I just got to get to the old Smash'Em Up, take care of business, and I'll catch you on the flip-flop.
Parçalama yaptıkları eski alana gidip işimi halledeceğim ve dönerken seni yoldan alacağım.
Richard, these are the best salespeople in the world, and when they tell me that business-facing is the play,
Richard onlar dünyadaki en iyi satış elemanları. Bana oyunun şirket muhataplı olduğunu söylediklerinde onları dinlemem gerek, değil mi?
First you talked me into going business-facing, and now you want to eliminate the entire neural net from the platform?
Önce şirketlere yöneleceğimizi söylediniz. Şimdi platformdan bütün sinir ağını kaldırmamı mı istiyorsunuz?
Today, business moves at the speed of light.
Artık işler ışık hızında halloluyor.
Our subsequent order of business is the approval of Pied Piper's redraft of the hardware requisition agreement with Maleant Data Systems Solutions.
Sıradaki gündemimiz, Pied Piper'ın Erkek Karınca Veri Sistemleri Çözümleri ile yaptığı donanım talep anlaşmasının onaylanması.
Oh yeah. Um, it's just my business manager had some questions about the way some of this stuff was being arranged.
İşletmecimin bazı şeylerin düzenlenme şekliyle ilgili bazı soruları var.
You made me the face of this drug, because to you my face is a symbol for the opiate of show business.
Beni uyuşturucunun yüzü yaptın çünkü sana göre benim yüzüm eğlence sektörü afyonunun simgesi.
We call our business the industry because we think we're more important than everybody else.
Bizim mesleğe sektör deriz çünkü herkesten daha önemli olduğumuzu düşünüyoruz.
Okay, as they say in the movie business, "That's a wrap on BoJack."
Sinema sektöründe dedikleri gibi, "BoJack konuyu kapattı."
I don't wanna get in the middle of this, it's none of my business, but I just have to say I love that sweater.
- Hadi canım. - O kazağa bayıldığımı söylemeliyim.
I found a friend of his that lived near Palo Alto, searched his name and found that he was in the tech business.
Arkadaşlarından birinin Palo Alto'nun yanında yaşadığını öğrendim. İsmini araştırdım ve teknoloji işinde olduğunu öğrendim.
You can have your lawyers vet the actual stock purchase agreement once we close here just to make sure no one is pulling any funny business.
Avukatlarınızı gerçek hisse senedi anlaşmasını incelemesi için getirebilirsiniz tabii ama önce kimsenin düzenbazlık yapmadığından emin olmalıyız.
The Vulture's Nest... where billionaire investors swoop down on your business proposals and peck out the eyes.
Akbaba Yuvası... Milyonlarca yatırımcının iş tekliflerinizi geri çevirdiği ve gözlerinizi oyduğu yer.
Never discuss family business in front of the Cubans.
Kübalıların önünde asla aile meselelerini açma.
He's the coyote with a business card.
Kartviziti olan bir çakal.
Beth is very fragile at the moment since that damn business with the water tank.
Beth şuan çok kırılgan... su deposundaki lanet işten beri.
Business brawn of the bean curd. "
"Soya peynirinin iş kahverengisi."
The way I treat her... It's none of your business.
Ona karşı nasıl davranacağım seni ilgilendirmez.
In this business, it's not about the colour of a man's skin, it's about what he knows, what he's worth.
Bu işte, hiçbir şey adamın cilt rengiyle ilgili değildir ne bildiğiyle ve nelere kadir olduğuyla ilgilidir.
That's the price of business, Joe.
İşimizin cilvesi bu, Joe.
I'm not the same woman any more. I've built a business.
Artık o eski kadın gibi değilim.
State papers, business of the day.
Devlet belgeleri, günlük işler.
Looks like my appearance on the Brooklyn Small Business podcast really paid off!
şu gördüğüme bakın Brooklyn Küçük işletme gerçekten işliyor!
business 577
businessman 37
businessmen 24
business as usual 75
business or pleasure 40
business is booming 22
business trip 19
business is business 82
business partners 16
business is good 48
businessman 37
businessmen 24
business as usual 75
business or pleasure 40
business is booming 22
business trip 19
business is business 82
business partners 16
business is good 48
business partner 23
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the baby's coming 54
the ball 71
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the baby's coming 54
the ball 71
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bigger 17
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bigger 17