To one translate Turkish
176,694 parallel translation
Ooh, Stella and I went to one of those in Solvang.
Onlardan birine Stella'yla Solvang'de gitmiştik.
Right, he also has a puncture to one of his lungs.
Doğru, akciğerlerinden birinde de delik varmış.
But, Agent Gallo, we need you to sit this one out.
Fakat Ajan Gallo, bu sefer sizin bu işin dışında kalmanızı istiyoruz.
The one piece I needed just happened to be the one you doused with your filth.
İhtiyacım olan tek parça birden bire senin pisliğini buladığın parça oluverdi.
One, I do not have the ability to aim my mucus.
Bir, sümüğümü hedefleme kabiliyetim yok.
You're the one who said being petty is no way to live a life.
Dark kafalı olmak bir yaşam tarzı değildir diyen sendin.
We need to settle things up here so one of us can go sit across from her ASAP.
Burada işleri toparlamamız lazım ki birimiz kadının karşısına en kısa zamanda otursun.
Natalya Abelev appears to be no more than one move away from a spot in the finals.
Natalya Abelev'in finale çıkmasına bir hamleden daha fazla kalmamış gibi görünüyor.
Well, the one place you know you do belong... back to the realm I created with my wish.
Ait olduğunu bildiğin tek yere... dileğimle yarattığım diyara.
I'm the one who convinced you to bring him here.
Onu buraya getirmen için seni ikna eden bendim.
All right, let's say after a couple of months of this we get lucky and one of these guys, some trade rep, is willing to work with us.
Tamam, diyelim ki bu olaya birkaç ay daha devam ettik şansımız yaver gitti ve bu adamlardan biri rasgele bir satış temsilcisi yani, bizimle çalışmayı kabul etti.
It would be good for at least one of you to be here.
En azından biriniz burada olsanız güzel olurdu.
What he writes about the capitalist class structure being a kind of slavery and how revolution is necessary to create and achieve a workers'state so that no one is exploited...
Kapitalist sınıf düzeninin köleliğin bir türü olduğu ve kimsenin suistimal edilmediği bir işçi ülkesinin kurulması için bir devrimin gerekli olduğuyla ilgili yazdıkları...
He's the one who wanted us to go home.
Bizim eve dönmemizi isteyen oydu.
Hmm. One day he wants to be captain.
Bir gün kaptan olmak istiyor.
They're assholes to me too. But one of them kind of likes me.
Bana da şerefsizlik yapıyorlar ama biri beni seviyor gibi.
No one spoke Vietnamese so he was just forced to learn English.
Kimse Vietnamca konuşmayınca İngilizce öğrenmeye mecbur kaldı.
I told him if he sang one song. Just one. Then he could come to my softball games.
Bir şarkı, sadece bir şarkı söylersen softbol maçıma gelmene izin veririm dedim.
One of the things they say... is who you are as a kid... you don't have to stay that way.
Dedikleri şeylerden biri de şu, çocukken olduğun hâl...
Now, when one of them has to use the bathroom at the airport, they both go in.
Havaalarınında birinin tuvalete gitmesi gerekirse, ikisi de gidiyor.
At this age, the transition would be a very difficult one for them... but in a few years, it won't be your decision to make anymore.
Bu yaşta, geçiş dönemi onlar için çok zor olur ama birkaç sene içinde bu kararı vermek size düşmeyecek.
And what's to stop Mason or Rittenhouse from just building another one?
Ne yani Mason ve Rittenhouse yenisi üretmeyecekler mi?
Takes three or four years to build one.
Bunu üretmek üç dört yıllanırını alır.
And it's very similar to a genocide documentary, in that no one is learning from history!
Soykırım belgeseliyle de büyük benzerlik gösteriyor çünkü kimse tarihten ders almıyor!
They shared with me their deepest secret, and one fantastic human being to share with me.
Benimle en derin sırlarını paylaştılar. Muhteşem bir insan benimle şunu paylaştı :
Marilyn, I get to have one goddamn thing in this house that's mine!
"Marilyn, ulan şu evde altı üstü bir tane şeyim olsun be!"
With us guys, it's one and done, but with you ladies there's no reason to stop, you know?
Erkekler bir kez yapar ama siz kadınlar için durmak için sebep yok.
Just know what one individual managed to accomplish with a modicum of effort... and every possible advantage.
Bir bireyin bir nebze çabayla neyi başardığını bilin. Ve mümkün olan her avantajla.
And, um... the reason I say that, uh, I'm a bookkeeper is because one time I was on a flight from Los Angeles to New York, and a woman said, what do you do, what I did.
Şey... Muhasebeci olduğumu söyleme sebebim şu. Bir keresinde Los Angeles'tan New York'a giden bir uçaktaydım.
And had I claimed to be one of the finest comedians of our past century and been able to perform anything from his quintessential 1979.
Ayrıca bunu iddia etsem... yani geçmiş yüzyılın en yetenekli komedyenlerinden olup 1979 yılındaki meşhur
We just need to go to each person and tell them they've actually had one of the most authentic show business experiences... you can have.
Herkese gidip yaşayabilecekleri en hakiki eğlence sektörü deneyimlerinden birini yaşadıklarını söylememiz gerek.
I got nothin'to put in one.
Çantaya koyacak bir şeyim yok.
Would you want to watch one of my hundreds of DVDs starring anything with Timothy Olyphant?
" Timothy Olyphant'ın rol aldığı yüzlerce DVD var bende, izlemek ister misin?
But then I remember there's this game that we used to play when we were kids, and it's called One Big Blob.
Ama sonra çocukken oynadığımız bir oyunu hatırlıyorum. Adı, Kocaman Bir Kütle.
But you have to do it, and we gotta stay together because you have to catch the one outlier, probably that guy who's going out the back door, the apparent winner, but is he?
Ama yapmak zorundasınız. Birlikte kalmalıyız çünkü dışarıda kalan tek kişiyi yakalayacağız. O da muhtemelen arka kapıdan çıkan şu adam.
Right, the dryer's the one that needs to get its own place.
Kendi evine çıkması gereken kişi kurutucu zaten...
It's my one chance a week to give my family something and make up for the time I haven't spent with them.
Haftada bir kez aileme bir şeyler sunup onlarla geçiremediğim vakti telafi etme şansım oluyor böylece.
Luckily, this one was there to straighten him out.
Neyse ki bu kız onun yanlışını düzeltti.
No one's been able to come back and say,
Kimse geri dönüp şunları diyemez...
One person's death is a loss to us all.
Birinin ölümü hepimizin kaybıdır.
But, look, I just came there for the patent, and he was the one who wanted to be full partners.
Sadece patent için gitmiştim ama bu işin bir parçası olmak istediğini söyledi.
FYI, Monica, my invite must have gotten lost in the e-mail, but young Jinathin was kind enough to add me as his plus-one.
Monica, bu arada benim davetiyem e - mail'lerimin arasında kaybolmuş olmalı neyse ki genç Jinathin beni yancısı olarak kabul edecek kadar kibardır.
Which brings us to our one final, crucial question.
Bu da bizi son ve kritik sorumuza getiriyor.
No, um, you told me to name an idea, and so I named one.
Hayır, benden bir fikir söylememi istemiştin. Ben de söyledim.
And, just word to the wise, often the first customer is the hardest one to land.
Yeri gelmişken söyleyeyim, Çoğu zaman ilk müşteri en zorlu müşteri olur.
and the last one to leave a smidge after 4 : 00.
Saat dört olunca en son ben çıkacağım.
One press of the button, and we are back to normal.
Tek bir tuşla eski halimize döneceğiz.
We need to get ahead of this one, which is why I am going to pull every last affected HooliPhone out of circulation and replace it in the next three days.
Bu yüzden bunu önüne geçmeliyiz, bu sebeple zarar görmüş her HooliPhone'u geri çağırıp üç gün içinde de yenileriyle değiştireceğim.
In order to hold that much data, we would have to go RAID zero, no backup, so if we lose even one platter, we lose Melcher's data... permanently.
O kadar veriyi depolamamız için, son performansta yedekleme olmadan çalışmamız lazım, eğer bir birimi bile kaybetsek, Melcher'ın verilerini kalıcı olarak kaybederiz.
I'm the only one that's trying to fucking... save what we do here!
Burada bir şeyler deneyen bir tek ben varım. Götümüzü kurtarmaya çalışıyorum!
You had me open up the back... to get the batteries, and then you told me not to put them back, so... no one...
Arka kapıyı açıp, pilleri almamı söyledin. Sonra da geri koymamamı. Yani, kimse...
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one hundred 76
one more chance 34
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one hundred 76
one more chance 34
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20