English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Told you

Told you translate Turkish

128,007 parallel translation
I don't care what he told you.
Ne dediği umurumda değil.
Look, I already told you. The president is out of surgery and he's resting comfortably.
Başkan ameliyattan çıktı ve yatağında istirahat ediyor.
- Nobody told you?
Sana söylemediler mi? Neyi?
I told you every move we make now has to be cautious.
Her hamlemizi dikkatlice planlamalıyız.
I told you?
Anlatmış mıydım?
I told you I thought he was dead.
Dedim ya, öldüğünü sanıyordum.
I'm told you had some names for me, cabinet positions.
Bana vereceğiniz bazı isimler varmış. Bakanlar Kurulu için.
I've told you everything I know.
Size bildiğim her şeyi söyledim.
What's that about? - I just told you.
- Söyledim ya.
Yeah, well, I could have told you that if somebody would have asked me, instead of treating me like some spy.
Casus muamelesi görmeseydim bunu ben de söyleyebilirdim.
And if some politician told you otherwise, they were lying to you.
Aksini söyleyen siyasetçiler olduysa yalan söylüyorlar.
Look, I know I told you to lay low, but I need your help.
Biliyorum, sana saklanmanı söyledim ama yardımın lazım.
I told you. I... - You're not from here.
- Yardım edemeyeceğim.
Moss told you?
Moss mu söyledi?
I already told you... I had nothing to do with this.
Dedim ya, bunun benimle bir alakası yok.
This is Dr. Karen Sun, the profiler I told you about.
Bu Dr.Karen Sun, bahsettiğim profil uzmanı.
I told you, he is different now.
Sana söylüyorum artık farklı biri.
What if I told you I could help you solve another tattoo?
Başka bir dövmeyi çözmenizi sağlasam?
The girl told you this.
Kız sana bunu söyledi.
I told you, I'm not interested.
Sana söyledim, ilgilenmiyorum.
I told you, I've been there.
Sana söyledim, bunları ben de yaşadım.
There's a lot I haven't told you about what happened in New York.
New York'da olanlarla ilgili sana anlatmadığım çok şey var.
I told you, it's none of your damn business!
Seni alakadar etmeyeceğini söyledim değil mi!
What would you guys say if I told you you were having twins?
Eğer size ikizinizin olacağını söylesem ne hissederdiniz?
- I told you they'd like Stevie!
Stevie'yi seviyorlar!
I told you Jessie offered to cancel his trip to Chicago.
Sana, Jessie'nin Chicago gezisini iptal ettiğini söylemiştim.
And I already told you that you're not staying with Jessie.
Ama sana daha önce de söyledim, Jessie ile kalmak yok.
I don't... I don't know what Ben told you, but he's not my ex-boyfriend.
Ben... sana ne dedi bilmiyorum, ama o benim eski erkek arkdaşım değil.
" Told you I'd send you a postcard.
" Sana kartpostal atarım demiştim.
You remember when I told you I... couldn't talk about my dad's death?
Babamın ölümü hakkında konuşamam... dediğimi hatırlıyor musun?
She told me to ask you about Catalan.
Sana Katalan'ı sormamı söyledi.
Like the other day when you told me you were working late because the president was having second thoughts on his choice for the HUD secretary, something the president knew nothing about?
- Başkan'ın, İmar ve İskân Bakanlığı için tereddütleri olduğundan mesaiye kalacağını söylediğin zamanki gibi mi? Başkan'ın bundan haberi bile yoktu.
I told you that.
Bunu sana söyledim.
But the president needs counsel, and I might have already told him that we can count on you.
Ama Başkan'ın danışmana ihtiyacı var ve...
I told him he needed to talk to you.
Sizinle konuşmasını söyledim.
I told the president you wanted to see him.
Başkan'a onu görmek istediğinizi söyledim.
I'll never forget that you told me it didn't matter that we came from nothing.
Silik geçmişlerimizin bir önemi olmadığını söylemiştin.
Well, just tell people what you just told me.
Kongre'nin çoğunluğu da hemfikirdi.
Ow. I told you...
Ne dedim sana ben?
You saw me and you told me to calm down.
Beni görüp sakin olmamı söylemiştin.
Who told you that?
Bunu kim söyledi?
Hey. You never told me about Air Force One.
Hiç Başkan'ın uçağından bahsetmedin.
So, Seth told me about the story you wanted to run.
Seth, yapmak istediğin haberden söz etti.
You told me that Henrik wasn't a part of your group, so I'm guessing... his ideals aren't like yours.
Bana Henrik'in grubunun bir parçası oladığını söylemiştin, bu yüzden tahmin ediyorum... onun idealleri seninkilerden farklı.
You told her.
Sen söyledin.
- So... what haven't you told me? - Ow, ow, ow! Jeez!
Yani... bana anlatmadığın ne var?
I mean, you told me I was cruel. But worse than cruel... inauthentic.
Zalimlikten daha da kötü şeyler... sahte gibi mesela.
- No. I know, I know that you've told me the basics of how your dad died, but, uh, the-the couple times that I've brought it up you kind of shut me down, so I was wondering if you could tell me what happened.
- Hayır, biliyorum, biliyorum onu yani babanın ölümü hakkında temel şeyleri, ama bir kaç kere daha dile getirdiğimde hemen konuyu kapattın, ben de bu yüzden gerçekte ne olduğu konusunu merak ediyorum.
Uh, you've told me that three times.
Bana üç kere yinelettiniz.
You just told me this afternoon the kids didn't need me.
Daha yeni bana öğleden sonra, sana ihtiyaçları yok demiştin.
Uh, Jack, you told me to tell you when it was 5 : 30.
Jack, bana saat 5 : 30 olduğunda haber ver demiştin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]