Too close translate Turkish
3,635 parallel translation
Yeah, this is cutting it a little too close.
Evet, ama bu biraz daha kolay.
You need to take a step back, bro. You're getting a little too close to this thing.
Biraz geri adım at bence
The guy says that the pipes are too close together.
Eleman, boruların birbirine çok yakın olduğunu söyledi.
Don't get too close.
Çok yaklaşma.
We're both too close, sometimes our emotions cloud our judgment.
Ama çok yaklaştık, bazen duygularımız kararlarımızı etkileyebilir.
You need to be within a couple of feet. If I get too close to that woman, the hardest thing will be not ripping her head off immediately.
O kadına yeterince yaklaşabilirsem en zor şey hemen kafasını kopartmamak olacak.
Obviously she gets a little too close.
Belliki biraz fazlaca yakınlarına yaklaşır.
I sat too close to a fire once.
Bir kez ateşe çok yakın oturmuştum.
I'm too close. No!
Ben çok yaklaştım.
Okay, don't get too close to the edge.
Tamam kenara fazla yaklaşmıyorsun
Too close.
Çok az kaldı.
I think, uh... the Rumanceks and the Godfreys are a little too close for my comfort.
Bence Rumancekler ve Godfreyler gereğinden fazla yakınlaştı.
We're too close to fuck this up.
Her şeyi mahfetmeye de bir adım var.
Got too close to the action.
Eylem çok yakın var.
It's too close to the election.
Seçime çok az kaldı.
I wouldn't get too close to that thing.
Ben olsam o şeye çok yaklaşmazdım.
And if we don't get too close, we get to keep them.
Ve eğer yeterince yakınlaşmayacaksak, sırlarımıza saklamalıyız.
We're too close.
Çok yaklaştık.
Now yesterday, she threw a projectile, and we will step in if she gets too close. We're all equipped with tasers, but then we're into story shutdown and we've all wasted a day.
Mesela dün bir mermi attı eğer çok yaklaşırsa biz araya gireriz.
I mean, they're way too close.
Yani, çok fazla yakınlar.
- You're too close.
- Çok yakınsın.
You're too close to this.
Buna çok yakınsın.
And he was too close to avoid, but I...
Ve kaçmak için fazla yakındı. Ama...
There's a "too close to the crime" list, and... you and Director Vance are the only two names on it, so I...
"Cinayete çok yakınlar" diye bir liste var ve senle Müdür Vance o listede yer alan yegane isimlersiniz. O yüzden...
We just can't get too close.
Çok fazla yakınlaşamayız.
Dr. Cole, you are too close to the midline!
Dr. Cole, orta hatta çok yaklaştınız!
What, do you think I'm too close to this because he shot Bones?
Ne, Bones'u vurduğu için onunla edeceğimi mi düşünüyorsun? - Ben halledebilirim.
It just means that maybe you got a little too close to a bad situation.
Bunun anlamı senin sadece biraz daha kötü bir durumda olduğunu gösterir.
This thing they put on me, he's too close.
Peşime yolladıkları o şey çok yaklaştı!
- That's a little too close for comfort.
- Bu oldukça rahatlatıcı olur.
If you get too close, it will kill you.
Çok yaklaşırsan seni öldürür.
Not too close, though.
Çok yakına gelme ama.
Too close.
Çok yakındı.
Hey, don't get too close.
Fazla yaklaşma.
They were getting too close to finding you, hank.
Seni bulmaya çok yaklaşmışlardı Hank.
Your kitchen and bar area are too close together.
Barınız ve mutfağınız birbirine çok yakın.
The gun's too close, the neighbors will hear.
Silah çok yakın, komşular duyacaktır.
Too close?
- Çok mu yakın oldu?
Yeah. Come on, it's too close quarters for that, Schmidt.
O hareket için çok dar bir yerdeyiz Schmidt.
It's too close to be a coincidence.
Tesadüf olamayacak kadar benzer.
Well, it is possible that you're too close to this case.
Bu olayın fazla içinde olabilirsin.
And if they get too close, get rid of them.
Çok yaklaşırlarsa icaplarına bak.
Dude, that was way too close, way too fucking close.
Ölüyorduk la! - Vallahi ölüyorduk!
Howard, don't get too close.
- Howard, çok yaklaşma.
'No, it's too late. I'm close.
'Olmaz, çok geç olur, ben daha yakınım.'
Being in close proximity to these top predators is too dangerous.
Bu yırtıcı hayvanlara o kadar yaklaşmak çok tehlikeli.
My hometown is close by, too...
Benim evim de yakında sayılır...
I've worked too hard and planned for too long to have complications arise so close to the end.
Bitirmeye bu kadar yakınken sorunlara tahammül edemeyecek kadar çok çalışıp, çok uzun süre plan yaptım.
You're too close. She hated him.
Kadın ondan nefret ediyordu.
By the time I got close enough, it was too late to save Colleen.
Ben yeterince yaklaşana kadar Colleen'i kurtarmak için artık çok geçti.
We let too many people get close.
Çok fazla insanın yaklaşmasına izin verdik.
closet 47
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
closely 21
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17
close enough 217
close range 54
close the gate 44
close the door 763
close the door behind you 29
close friends 22
close it 165
close the gates 31
close the door on your way out 20
close enough 217
close range 54
close the gate 44
close the door 763
close the door behind you 29
close friends 22
close it 165
close the gates 31
close the door on your way out 20
close it up 54
close the doors 37
close friend 18
close the curtains 19
closer to 16
close call 26
close up 29
close by 23
close to you 34
close to 36
close the doors 37
close friend 18
close the curtains 19
closer to 16
close call 26
close up 29
close by 23
close to you 34
close to 36