English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Until finally

Until finally translate Turkish

511 parallel translation
The shell coming closer every minute, the moon magnifies rapidly until finally it attains colossal dimensions.
Kapsül aya yaklaştıkça ay hızla büyümeye başlar ve sonunda devasa bir boyuta ulaşır.
... and young Hutter traveled down countless dusty roads, until finally the Carpathians gleamed above him.
... ve genç Hutter, sonunda Karpat Dağları üzerinde ışıldayana dek sayısız tozlu yollardan güneye indi.
One elephant climbs up... on top of another elephant until finally... all 17 elephants... have constructed an enormous pyramid... of pachyderms.
Bir fil diğerinin üstüne çıkıyor ve sonunda 17 fil birden fillerden oluşmuş muazzam bir piramit oluşturuyor.
Kept on saying to myself all through the years... that I hated you, until finally I did hate you.
Bunca yıldır senden nefret ettiğimi kendi kendime söyleyip durdum. Ve sonunda senden gerçekten nefret ettim.
Jobs like that, one after the other, until finally I got her out of my system.
Bu tür işler işte, biri diğerini kovalıyordu. Ta ki onu zihnimden tamamen atana dek.
Suppose they shook until finally they let me down entirely?
Ya beni tamamen yere serecek kadar sallanırlarsa?
It bends and it twists them until finally it buries them under the ground.
Bunun altında eziliyorlar ve sonunda diğer tarafa göçüyorlar.
Take a little, then a little more until finally you have it all.
Al biraz, sonra biraz daha, sonunda tümünü alana dek.
At first this machine was simply a judge and jury that was never wrong and unfair, and then we added to it, improved on it, made it more and more sophisticated until finally it became possible to radiate its power and influence the minds of men throughout the planet.
Başlarda, makine sadece asla yanılmayan ve adaletsiz olmayan bir yargıç ve jüri idi. Daha sonra üzerine eklemeler, geliştirmeler yaptık onu daha fazla ve daha fazla karmaşık hâle getirdik böylece sonunda gücünü yaymaya ve gezegendeki insanların aklına etki etmeye muktedir hâle geldi.
After long and difficult travels..... the subterranean travels that the spooked and bedeviled take..... through the unlighted sides of their own natures until finally..... they see a faint gray light.
Uzun ve zor seyahatlerin ardından zıvanadan çıkmış ve delirmiş halde yaptıkları yeraltı seyahatlerinden kendi doğalarının aydınlanmamış yanlarından geçip soluk gri ışığı görürler sonunda.
Afterwards we all go home... to misery... To go on and on and breaking our backs to provide food until finally another "Lukas" tries to take our land away again.
Hepimiz evlerimize döneriz sefalet içinde zor şartlarda yiyecek bulmak ve aldıklarımızı geri vermek ve başka bir "Lukas" gelip tekrar topraklarımızı alana kadar çalışırız.
Until finally, she couldn't see at all.
Günün birinde gözleri iyice kör oluyordu.
I kept punishing her and she kept responding until finally we worked it out quite well
Ben onu cezalandırdıkça o karşılık verdi sonunda ben başarılı oluncaya kadar!
And it's the crystal layers which slide over one another until finally they part.
Ve bu kristal katmanları üst üste binerek anayapıyı oluşturur.
Until finally they emerge from their brainwashing education as so-called fully fledged citizens, clipped, impotent, and above all safe.
Sonunda tam yetkili vatandaşlar... olarak ortaya çıkarlar... kırpılmış, güçsüz ve güvenli.
You once said you were always changing masks... until finally you didn't know who you were.
Bir keresinde bana sürekli maske değiştirdiğini ve nihayetinde kim olduğunu bilemez bir hale geldiğini söylemiştin.
Then her sensuous legs, until finally her whole body is caressed with foam.
Sonra seksi bacakları, ve sonunda bütün vücudu, köpükle kucaklaşıyor.
- And I held on as tightly as I could, keeping her in the lights. Until finally she went up in smoke.
ben de olabildiğince sıkıca kavradım, ışıkta kalsın diye ta ki sonunda dumana karışana kadar.
It's as if the unborn child began to grow younger until finally, the DNA itself began to break down.
Sanki doğmamış çocuk, gittikçe gençleşmeye başladı DNA bozulmaya başlayana kadar.
Gradually, more and more was added on until finally, at the bottom it was "Shirley, 4200 miles," or something like that.
Giderek daha fazla yer eklenmiş, sonunda en alta... "Shirley, 6800 kilometre" gibi bir şey yazılmış.
And since I couldn't remember where I'd been... I had no idea where, so... I spent the next few hours calling every shop I'd ever been to... until finally the tile guy rang my front doorbell.
Ve nerelere gittiğimi hatırlayamadığımdan... nerde olduğu hakkında fikrim yoktu ve... ben de sonraki birkaç saati gittiğim bütün dükkanları arayarak geçirdim..
At first, I only used it a few minutes a day, but I began relying on it more until finally I just turned it on and never shut it off.
İlk zamanlar günde sadece birkaç dakika kullandım,... fakat gün geçtikçe daha fazla bağımlılık yaptı sonunda bir daha kapatmamak üzere açtım.
Until finally...
Ve en sonunda...
We'll keep right on saying it until you finally get married.
Sonunda siz evlenene kadar aynı şeyleri söylemeye devam edeceğiz.
On and on he goes... until he finally arrives... in Trezza... to find me... and marry me.
Beni bulabilmek için ve muradına erebilmek için Trezza'ya varana dek yürüdü, yürüdü!
Until finally, all that was left... And Stella can verify that. Was the house itself.
Sonunda kala kala, Stella'nın da tasdik edeceği gibi, ona ve bana köşemize çekilebileceğimiz bir ev ve içindeki mezarlık da dahil olmak üzere, 9 dönümlük arazi kalmış.
In two years I'd learned all he had to teach, but we went on together probing into the unknown, investigating, recording, searching always searching until gradually the sweep of our research began to assume a single direction and to this aim we finally turned all our energies.
İki yılda öğretebileceği her şeyi öğrendim. Sonra birlikte çalışmaya... bilinmeyeni kurcalamaya, araştırmaya, not tutmaya, aramaya... hep aramaya başladık. Zamanla araştırmalarımız tek bir konuya yönelmeye başladı... ve tüm enerjimizi bu amaca yönlendirdik.
You served your own interests until Osman deserted you, and you finally understood.
Bak bu su işinde önce sen de çıkarına göre davranmışsın. Ancak Osman seni hapishanede unutunca o zaman düşman oldun ona.
But finally they returned to that quiet comfortable life in Hobbiton,... until the next time Gandalf the Grey would knock upon the round green door.
Lâkin, sonrasında Hobbiton'daki sakin ve konforlu hayata geri döndüler,... ta ki, Gri Gandalf bir kez daha yuvarlak yeşil kapıyı çalana kadar.
Only a matter of time before we all go mad, destroy each other, until the last of us finally destroys himself.
Delirmemize ve birbirimizi yok etmemize ramak kaldı, ta ki son kalanımız kendisini yok edinceye dek.
They drifted through space until they finally landed here.
Buraya düşmeden önce uzayda sürüklendiler.
The elephant will go to kill thousand, perhaps millions, but finally, they are as much, that they will go to win it e it will be eaten until the bone. "
"Binlerce hatta milyonlarcasını öldürmüştük." Ancak sonunda galip gelen sayıca üstün olan Ruslar olacaktı. "
The other phased in and out until he finally went hopelessly mad.
Diğeri tamamen kafayı yiyene kadar git geller'le yaşadı.
Every time I got up, I thought that it was pure terror that was making my knees buckle, until I finally hit the shale and I realised that I had about 100lbs of sand in those pockets.
Ne zaman ayağa kalksam korkudan diz çöktüğümü düşündüm. En sonunda taşa çarptığımda farkettim ki ceplerim kumla dolmuştu.
Picking and scratching until you have finally uncovered the mosaic.
Kaşıyıp kazıyarak sonunda mozayiği ortaya çıkardınız.
Nothing worked for two years, until I finally got smart.
İki yıl boyunca hiçbir şey işe yaramadı ve sonunda akıllandım.
Until, finally, the poor bastard is reduced to a quivering, wasted piece of jelly.
Ta ki sonunda zavallı herif kasılan bir jöleye dönüşene dek.
I spent months by myself on that island, until I was finally rescued by a passing ship.
O adada aylarca tek başıma kaldım, sonra oradan geçen bir gemi beni kurtardı.
No efforts are to be spared... until this evil cult has been finally eradicated.
Bu şeytani inanç yok edilene kadar hiçbir masraftan kaçınılmayacak.
An hour later, he was healthy as a kitten. And the same thing happened again and again until the ninth time... when he finally stayed dead.
Bir saate kadar, yavru kedi kadar sağlıklı olacak ve aynı şey 9 kere daha tekrarlayacak, ta ki ölü kalana kadar.
It was to be an axe age, a sword age, a storm age, when brother would turn against brother, and men would fight each other until the world was finally destroyed.
Bir balta çağı, bir kılıç çağı, bir fırtına çağı olacak karedşin kardeşe karşı olduğu ve insanlar sonunda dünya yok olana dek birbirleriyle savaşacaklar.
Until we can finally reach an honourable agreement that saves face for all sides.
Taa ki her iki tarafın da gururunu kurtaracak... şerefli bir mutabakata varana kadar.
They won't authorize the treatment that he does, so the idea is to keep him here until they finally do.
Yapılması gerekeni yapmamıza da izin vermiyorlar ve şimdilik elimizden hiçbir şey gelmiyor.
It was not until the spring of 1926 that I finally did come home.
Bunca yılın ardından, eve gelişim 1926 baharını bulmuştu.
Sat cat chasing the rat, until she finally knew each other's name.
Kedi bütün gün sıçanı kovalamış ve sonunda birbirlerinin isimlerini öğrenmişler.
As the value of their horns increased, the number of white rhinos in the wild kept falling, until they finally became extinct about two centuries ago.
Boynuzlarının değeri arttıkça, vahşi doğada yaşayan ak gergedanların sayısı azalmaya devam etti, taa ki bundan iki yüz yıl önce soyları tükenene dek.
In the pouring rain, wearing their best suit... they jack up the car, remove the flat... getting dirtier until, after a grueling struggle... they finally put the spare on.
Bardaktan boşalırcasına yağan yağmura inat, sıkıca giyinip otomobili krikoyla kaldırır, patlak lastiği söker bu berbat işi bitirene kadar üstü başı çamur içinde kalır ve nihayet yedek lastiği takar.
I spent the next few hours calling every shop I'd ever been to... until finally the tile guy rang my front doorbell.
adamın biri kapıyı çalana kadar.
Every day she died a little until she finally ended it by taking her own life.
Kendi canına kıyarak bu işe bir son verene kadar her gün biraz daha öldü.
His conscience haunted him until he became delusory and finally took his own life, effectively ending our investigation.
Sonunda bilinci ona oyunlar oynadı, ve kendi kendini öldürmesine neden oldu böylece araştırmamızda son bulmuş oldu.
Finally, in doldrums mixed with much anxiety, he stood watch outside her apartment... and waited until such a time as he did spot her heading for the laundromat.
Bilahare, makus kaderi ve gem vuramadığı merak arzusu.. ... onu kadının yaşadığı yerin hemen karşısında beklemeye kadar itti. Perişan halde umduğu medet, kadın çamaşırhaneye giderken karşısına dikiliverdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]