We shouldn't be here translate Turkish
310 parallel translation
We shouldn't be here.
Burada olmamalıydık.
We shouldn't be parked here.
- Buraya park etmemeliyiz.
We shouldn't be here, Gavin.
Buraya gelmemeliydik Gavin.
Listen, Tony, I gotta borrow your car. We oughta take a ride. We shouldn't be around here now.
Dinle Tony, arabanı almam lâzım, buradan gitmeliyiz buralarda olmamalıyız.
If you hadn't done so, Marcus, we shouldn't b-be here in this absurd position!
Sen adam öldürmeseydin Marcus bizler bu saçmasapan durumda olmazdık!
- We shouldn't be out here.
- Bunu başka bir yerde yapmalıydık.
There are things in here we shouldn't even be reading.
Bu tür şeyleri okumamalıyız.
Shouldn't we be talking about the patient here?
Hasta hakkında konuşmamız gerekmiyor muydu?
We shouldn't be here.
Burada olmamalıyız.
George, we shouldn't be here.
George, gitsek iyi olacak.
And we shouldn't be here.
Yani burada kalmamalıyız.
i shouldn't have invited you to watch it be... why don't we just... forget we ever came here, all right?
İzlemeniz için sizi davet etmemeliydim... Neden biz sadece.. Buraya geldiğimizi unut, tamam mı?
If you don't believe in what we're doing here you shouldn't be a part of it.
Burada yaptığımız şeye inanmıyorsan bu işe katılmasan daha iyi olacak.
We shouldn't even be here.
Asla burada olmamalıydık.
We shouldn't be here anyway, this is for orphans.
Belki de benim yüzümdendir. Zaten bizim burada işimiz yok burası öksüzler için.
We shouldn't be here.
Burada ne işimiz var?
But I wanted him to know that even without his patronage... we'd still be the talk of the town here in Beijing. You shouldn't exert yourself like that.
Ama onun patronluğu olmadan da, hâlâ Pekin'de kasabanın konusu olduğumuzu bilmesini istedim.
We shouldn't be in here.
Burada olmamalıyız.
We shouldn't even be in here.
Aslinda Burada olmamamiz gerekir,
Anyone else think we shouldn't be out here?
Burada olmamamız gerektiğini düşünen yok mu?
We shouldn't be here, anyway.
Burada olmamalıyız zaten.
I know you must have this covered, but shouldn't we be getting out of here?
Herhalde bunu da düşünmüşsünüzdür, ama artık buradan gitmemiz gerekmez mi?
We shouldn't be here.
Buraya gelmemeliydik.
James, we shouldn't be here.
James, burada durmamalıyız.
Then we shouldn't Be here.
- Tabii ki.
If we cannot handle it, then we shouldn't be here.
Çözemiyorsak makamımıza layık değiliz.
are you saying we shouldn't still be here?
Yani burada olmamalıyız mı diyorsun?
Yeah, it's all wrong, man. We shouldn't even be up here.
Evet, buradaki her şey ters zaten, adamım.
Somebody is gonna figure out we shouldn't be here.
Birisi eninde sonunda burada olmamamız gerektiğini anlayacak.
We shouldn't even be here.
Şurada durmamız bile sakat yani. Ne yapacağız?
Somebody is gonna figure out we shouldn't be here.
Birisi eninde sonunda burada olmamamız... gerektiğini anlayacak. Biz bu adamın ölümünden suçlandık.
We shouldn't be here.
Burada olmamalıyız.
- Look, in my opinion... which used to matter around here, we shouldn't be flinging membership... at every guy who puts together a pair of matching gloves and boots.
- Bakın, benim fikrimi sorarsan ki eskiden burada soranlar olurdu. Her eline eldiven geçirip ayağına bot takan kişiyi üyeliğe almamamız gerek.
We'll take this left fork here to here if we make good time shouldn't be more than a day's travel.
Şu çataldan sola döneceğiz. Zamanlamamızı iyi ayarlarsak yolculuğumuz 1 günden fazla sürmez.
Max, we shouldn't be in here.
Max, burada olmamamız gerekiyor.
We shouldn't be here.
Burada olmamız gerek.
- We shouldn't be here.
- Burada olmamalıydık.
I told you we shouldn't be here.
Sana buraya gelmemeliydik demiştim.
You guys shouldn't be here, someone might see you. It's time we did.
neden buradasiniz birileri sizi gorebilir vakti geldi.
We shouldn't even be here.
Hatta burada olmamalıyız.
Phoebe, we shouldn't even be here.
Phoebe, burada bile olmamalıydık.
- Maybe we shouldn't even be here.
- Belki burada olmamalıyız.
Ken, no. we shouldn't be here.
Ken, hayır. Burada olmamalıyız.
Maybe we shouldn't be discussing it here.
Belki bunu burada tartışmamalıyız.
Does anybody feel like we shouldn't be here?
Burada olmamamız gerektiğini düşünen var mı?
Do we really mean to suggest here a woman shouldn't be free to change her mind about whether she wants to have a child?
Bir kadın çocuk sahibi olma konusunda fikrini değiştirmekte özgür değildir, deme hakkına gerçekten sahip miyiz?
The car will be here soon. I suppose because I couldn't convince myself that we shouldn't be.
Sanırım, birlikte olamayacağımıza, kendimi ikna edemedim.
We shouldn't be here, Piper.
Burada olmamalıyız, Piper.
By rights, we shouldn't even be here.
Normal olarak, burada olmamalıydık bile.
Governor Wallace, you and I shouldn't be sittin here, thinkin about 1965, we aught to be thinkin about 1995, when you and I will be long in our graves.
VALİ WALLACE SEN VE BEN BURDA OTURMAMALIYIZ 1965'I DÜŞÜNEREK BİZ 1995'İ DÜŞÜNMELİYİZ
Not now, Emery! We shouldn't be here.
Burada olmamalıyız!
we shouldn't 98
we shouldn't do this 20
we shouldn't be doing this 38
be here 37
we shall meet again 16
we shall overcome 26
we shall see 153
we should talk 155
we should go 706
we should do this more often 34
we shouldn't do this 20
we shouldn't be doing this 38
be here 37
we shall meet again 16
we shall overcome 26
we shall see 153
we should talk 155
we should go 706
we should do this more often 34
we should stop 39
we should 517
we should go inside 16
we should go out 20
we should go now 26
we should split up 47
we should celebrate 72
we should get going 181
we should get started 41
we should do something 40
we should 517
we should go inside 16
we should go out 20
we should go now 26
we should split up 47
we should celebrate 72
we should get going 181
we should get started 41
we should do something 40