English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / When it's done

When it's done translate Turkish

845 parallel translation
It's not like I could've even done anything when you came onto me so strongly like you did while you were drunk.
Sarhoşken cüretkarca bana geldin ama ben karşılık veremezdim.
Believe me, Mr. Leehman, when Nails and his mob start on a job... it's already done.
Bana inanın bay Leehman, Nails ve ekibi bir işe başladığında o iş bitmiş demektir.
I think you'll lik e me in this dress when it's done.
Affedersiniz.
Not that I've noticed it's done that to you, except when he was waiting to be hanged.
Sizi etkilediğini gördüğümden değil. Asılmayı beklerken hariç.
Frankly, Mr. Goliath, when I see a wrong done... I can't rest until it's righted, that's all.
Açık konuşayım Bay Golyat, haksızlık gördüm mü... düzeltene kadar rahat edemem, hepsi bu.
It's like I figured, ain't a jury in western Missouri... would stand for shooting a friend when he ain't lookin', no matter what he done.
Düşündüğüm gibi, Batı Missouri'de hiç bir jüri ne yapmış olursa olsun, arkadaşını sırtından vurmaya müsaade etmez.
You may not realize it, but when we apprehend this man, you will have done your duty as citizens of your community.
Belki farkında değilsiniz ama bu adamı yakaladığımızda vatandaşlık görevinizi yapmış olacaksınız.
A dark dream has crept over you for a little while, but its done no harm, and soon it will be gone and when it's gone no one will think of it.
Bir süredir karanlık bir rüya üzerine çökmüş, zarar vermemiş çok yakında geçip gidecek ve gittiğinde kimse bunu düşünmeyecek.
Will it not be received, when we have mark'd with blood those sleepy two of his own chamber and used their very daggers, that they have done't?
Sızmış heriflerin üstünü kana bular hançerlerini de kullanırsak, onlara yüklerler bu işi...
Say, if you'd care to give me your address... I could drop you a postcard and show you this picture when it's done.
Eğer bana adresini verirsen sana bir kart atıp, tamamlandığında filmi gösterebilirim.
I'll be sad when it's all done too.
Tamamen bittiğinde ben de üzüleceğim.
When it's done, drive over in your big car,... pull up in front of me, and I'll get in next to you.
İşin bittiğinde arabayla oraya gel. Yolun karşında dur, yanına oturacağım.
When a guest can't come to my house without being attacked by rowdies, it's time something was done about it.
Bir konuk sarhoş serseriler tarafından saldırıya uğramadan evime gelemeyecek mi? Bu konuda bir şey yapmanın zamanı geldi.
I can remember a time when all you'd have done for a clout like that was scratch it.
Uzunca bir süredir prestijimi sıfıra düşüren bu olayı düşünüyordum.
And when it's done, we'll both be free.
Sonunda ikimiz de özgür olacağız.
Azumi, when that's done, take it to the vets.
Azumi, işlem bitince üst devrelere götürün.
It's easier said than done. When you have orders to follow...
Dile söylemesi kolay ama yapması zor...
It's even worse when you haven't done anything wrong and you still feel guilty.
Birşey yapmasam da kendimi suçlu hissederim.
Put him in a bag and let me know when it's done.
Bir torbaya koyun ve bitince bana haber verin.
It turns out, with due respect, when all is said and done, that there's no such thing as you!
Kusura bakmayın ama her şey söylendikten sonra asıl sizin gibi bir şey yok.
And when we've done the nest and we've got the ransom money and it's all over the front pages that's when it will all come true for us, Billy.
Geri kalan şeyleri halledip fidyeyi aldığımızda ve her şey gazetelerin birinci sayfasına yansıdığında tüm istediklerimiz gerçekleşmiş olacak Billy.
When it's gone we're done feeding'.
Bittiğinde, beslenme sona ermiş demektir.
I intend to give it to Master Seikichi when it's done.
Bitince Efendi Seikichi'ye vermek niyetindeyim.
When that's done, it's over to you.
Parti bitince, gerisi sana kalmış.
I don't mean to be a sore loser, but when it's done, if I'm dead, kill him.
Müstakbel kaybeden gibi görünmek istemiyorum... ama bittiğinde ölürsem, gebert onu.
He wasn't the sheriff when he done seen me do it.
Olayın olduğu sırada şerif değildi ki, Baba.
It's for you when you're done.
Bitirince bu senin olacak.
while your man Tokuemon has set himself up as priest of Aizome Temple... in Yotsuya, and is trying to gather the money you lost... in order to get you back in good with Oboshi, so you can be part of the revenge. And then when you some forty men take your own lives after it's done,
Adamınız Tokuemon, Yotsuya'da Aizome tapınağında, bir rahip kılığında... sizin kaybettiğiniz paraları biriktirmeye çalışırken... sırf sizi Oboshi ile denk bir güç haline getirip... intikamın bir parçası olmanız için uğraşıyor ve sonra... siz ve kırk adam, her şeyi halletikten sonra, kendi hayatınıza son vereceksiniz.
And when it's done, it's done.
Tamamlanınca da bitmiş demektir.
When it's done, it's gonna be a bowl.
Bitince bir çanak olacak.
He must have done it when we weren't looking.
Biz bakmıyorken yapmış olmalı.
Carter, have you done something when you were mad - I mean really mad - that it was like being in a dream?
Carter, kızdığında, ama gerçekten kızdığında, sanki rüyaymış gibi gelen bir şey yaptın mı hiç?
Good thing we nailed him when we did, because if we had done it within the last 50 years, we'd have to contend with generations of parochial schoolkids with little electric chairs hanging around their necks.
İyi ki öldürdüğümüzde onu çarmıha çiviledik çünkü bunu geçen 50 yıl içinde yapmış olsaydık şimdi boyunlarına haç yerine minik elektrikli sandalyeler asmış dini bütün okul çocuklarıyla uğraşıyor olurduk.
But I was away, and when I came back, it appears to have been done.
Evet? Ama ben dışarıdaydım, döndüğümdeyse... o işler yapılmış.
I'll give you $ 10,000 when it's done.
İş bitince 10 bin dolar veririm
When white brothers want something done, it's done.
Beyaz kardeşler bir şeyin yapılmasını istediği zaman yapılıyor.
When you're three... I'll give you a drum... and if you want to stop growing... I'll show you how it's done.
Üç yaşına geldiğinde,... sana bir trampet vereceğim,... ve eğer büyümek istemezsen,... sana nasıl yapıldığını göstereceğim.
Half before and half when it's done.
Yarısı şimdi yarısı iş bitince.
This morning she said : "No matter what silly things Höfgen has done when it's an eminent actor, people are tolerant".
Bu sabah dedi ki : "Höfgen nasıl bir aptallık yapmış olursa olsun önemi yok ünlü bir aktör olduğun zaman insanlar tolerans gösterir."
Dal, even if I'd been here when the renegades come through... there's nothing I could have done about it.
Dal, asiler geldiginde burada olsaydim bile... yapabilecegim pek bir ºey olmazdi.
I wanna see that bastard's face when he realizes we've done it.
Yaptığımız şeyi idrak edince piçin suratını görmek isterim.
But no matter where or when there was fighting to be done it has always been the calm leadership of the officer class that has made the British Army what it is.
Ama, nerede veya ne zaman bir savaş çıkarsa çıksın... İngiliz Ordusu'nu İngiliz Ordusu yapan, her zaman için... subay sınıfının soğukkanlı liderliği olmuştur.
I'll give you a call when it's done.
İş bitince seni ararım.
When it's done, we'll get it to a publisher, just like Mr. Twain.
Bittiğinde ise Bay Twain'in yaptığı gibi bir yayınevine göndeririz.
You see my point, Doctor Huxtable, it would have been well after midnight if he had done nothing else, when his candle fails him.
Demek istediğimi anladınız mı, Doktor Huxtable, Mumlar onu yanıltmasaydı ve gece yarısından sonra hçibir şey yapmasaydı daha iyi olurdu.
- Please don't go Ahmet ; we'll go when it's done.
- Ne olur gitme Ahmet Abi ; bitince çıkalım.
So when I'm all done, I look at the total and it's way up over and it's way up over $ 100,000.
İşim bittiğinde toplama bakıyorum ve çok fazla olduğunu... 100.000 doların çok üstüne çıktığını görüyorum.
When all it's said and done, who will remember anybody?
Her şey söylenip bittiyse, kim kimi hatırlar?
And when it's gonna be done, it's got to be done in single stroke, by someone who actually owns an axe.
Yapılacağı zaman da, baltası olan birinin, tek bir darbede yapması gerekiyor.
Yeah, it's real cute, Peg. When he's done with the shoe, why don't you take him over to the cash register for dessert?
Ayakkabıyla işi bitince, neden onu kasaya götürüp tatlısını yedirmiyorsun?
When it's done, I'll make a mold.
"Bittigi zaman, alçidan kalibini çikaracagim."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]