English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Which means

Which means translate Turkish

11,830 parallel translation
Which means either the situation is so bad they have all hands on deck or...
Kesinlikle. Ya durum o kadar kötü ki, yetkili kişiler acil durum toplantısındalar ya da...
Which means they could have exactly what we're looking for.
Bizim aradığımız bilgiye sahip olabilirler.
Which means you must realize how dangerous this is.
Yani bu işin ne kadar tehlikeli olduğu fark etmiş olman lazım.
Which means it lies in all of us.
Yani hepimizin içinde olabilir.
Which means I get to wear your stuff.
Bu seninkini giyeceğim anlamına geliyor.
I'm looking after my poor brother and his motherless little lad which means I've had to give up my job and lodgings and work for nothing.
Zavallı ağabeyime ve onun yetim çocuğuna bakıyorum ki bu da işimden, evimden vazgeçip kazanç olmadan çalışmam demek.
Which means she can reject it.
Yani reddetme şansı var.
Which means that none of this testimony is admissible anymore.
Bu da gösteriyor ki tanıklığı kabul edilemez.
I am the resident on call, which means my opinion is the one that matters here.
Ben nöbetçi yardımcı hekimim bu yüznden benim görüşüm burada önemli olan tek görüş.
I mean, his moves in that rap video were pretty good, which means he's probably awesome in bed.
Yani, o rap vidyosundaki hareketleri bayağı iyiydi ve bu da büyük olasılıkla yatakta iyi demek oluyor.
Now you're nervous Wes will see it, - which means it's true.
- Wes görür diye gerilmen doğruluğunu gösteriyor.
He's been watching us, me and my students, which means that my life as well as theirs are in danger.
Beni ve öğrencilerimi gözetliyor bu da demek ki ne ben ne onlar güvende şu an.
Which means she could be all the way to Syria by now.
Yani şu an Suriye'de bile olabilir. Yani şu an Suriye'de bile olabilir. Lanet olsun.
Which means there was worth something finding, and now it's gone.
Değerli şeyler vardı mutlaka, ve şimdi hepsi gitti.
There's no reason why Natalie would do something like that, which means she didn't do it, which means I had to consider t he horrible possibility that you, unstable, out-of-control, paranoid Alex Parrish,
Natalie'nin böyle yapması için hiçbir sebep yok, Bu da demektir ki, bu yüzden sen olduğun ihtimalini düşünmem gerek, dengesiz, kontrolden çıkmış, paranoyak Alex Parrish,
I've been taking on the assistant director's workload in her absence, which means I've been in need of another staff counselor to help me in your final weeks of training.
Müdür yardımcısının da görevlerini üstüme almış bulunuyorum Onun yokluğunda danışmanlık ve final sınavlarınız için yardıma ihtiyacım olacak.
Mom and my dad think that Ty was the one driving the car that hit Ana and the twins... which means... AJ is helping a criminal.
Annem ve babam Ty'ın Ana ve ikizlere çarpan arabayı kullandığını düşünüyorlar bu da demek oluyor ki A.J. bir suçluya yardım ediyor.
Which means the guy is wounded.
Bu demek ki adam yaralı.
Which means he's ex-military.
Demek ki eski asker.
The good news is you actually have a valid license, which means at some point you did learn how to drive.
İyi haber geçerli bir ehliyetiniz var. Ki bu da araba sürmeyi bildiğinizi gösteriyor.
Which means Samantha's assailant might have presented in a way that felt comfortable to her.
Saldırgan kendini Samantha'yı rahatlatacak şekilde sunmuş olmalı.
Well, there's also this French saying, se mettre le doigt dans l'oeil, which means to put your finger in your eye.
Fransızcada bir deyim vardır, "se mettre le doigt dans l'oeil," parmağını gözüne sok anlamına gelir.
Believe it or not, Paul's actually trying to woo Amy, which means we have time, but you are right.
İster inanın ister inanmayın Paul Amy'e kur yapmaya çalışıyor, yani zamanımız var ama haklısınız.
Now, this envelope doesn't have any postage on it, which means that somebody had to drop it off.
Şimdi, bu zarfın üstünde bir pul yok bu da onu buraya birinin getirmiş olduğu anlamına gelir.
Which means our killer is probably someone inside the competition.
Bu da demek oluyor ki katilimiz muhtemelen yarışmacılardan biri.
It's pretty thin, but apparently, the evidence box in their property room is missing, which means either they're practicing really shoddy police work... Or somebody helped our mystery driver to frame Robyn.
Baya ince, ama görünüşe göre, ellerindeki delil kutusu kaybolmuş, bu da demektir ki ya işlerini çok kötü yapıyorlar ya da birisi gizemli sürücümüze birileri Suçun Robyn'nin üstüne kalması için yardım ediyor.
Which means he's left-handed.
Yani solakmış.
And he's also streaming his kills remotely, which means he's technically sophisticated.
Ayrıca cinayetlerini yayınlıyor, yani teknik açıdan becerikli.
Which means we're looking for the one person who is not filming.
Yani filme çekmeyen tek kişiyi arıyoruz.
You belong to Mr. Morra now, which means you belong to me.
Artık Bay Morra'ya aitsin ki bu da bana aitsin demek oluyor.
Which means Mr. Morra goes to jail or flees.
Bu da Bay Morra ya hapse girer ya da kaçar demek.
Which means no more booster shots for you.
Bu da artık yenileyici aşın olmaz demek.
I guess whatever I said in Virginia wasn't good enough, which means I need to do better.
Sanırım Virginia'da söylediklerim yeterince iyi değildi ki bu da daha iyi bir fikir bulmam gerek demek.
Which means you can't hold the immunity shot back from me.
Bu da demek oluyor ki bağışıklık aşısını bana vereceksin.
You belong to Mr. Morra now, which means you belong to me.
Artık Bay Morra'ya aitsin ki bu bana da aitsin demek oluyor.
Which means I made it happen.
Bu ayrıca ben yaptım demek oluyor.
Which means losing, let's see, the enzyme and your immunity.
Ve bu da şunları kaybetmek anlamına geliyor, enzim ve dokunulmazlık.
I mean, people think that money's basically trash, which means people wouldn't think to look there first, but we did.
Yani, insanlar bu paranın çöp olduğunu düşünürler, bu da insanların önce oraya bakmayacağı anlamına geliyor, ama biz bakacağız.
So I used one pill to track Piper here... which means I've got one pill left.
Piper'ın izini buraya kadar sürmek için bir hapı kullandım... Yani bir tane kaldı.
Olivia is the daughter of a mining magnate, which means she is loaded.
Olivia bir maden zengininin kızı yani oldukça fazla parası var.
Quantum mechanics theorizes that there is unlimited number of universes, which means there is infinite amount of mes making this talk and infinite amount of yous listening.
Kuantum mekaniği sınırsız sayıda evren olduğunu farzediyor ki bu da bu konuşmayı yapan benden ve beni dinleyen senden sonsuz sayıda var demek oluyor.
If the FBI finds this woman before we do, she can tie the senator to NZT, which means...
Eğer FBI bu kadını bizden önce bulursa, senatörle NZT arasındaki bağı kurabilir ki bu da...
Which means Daniel Lee lied to us, and if we can track down this Adi guy and confirm Lee paid him for the kidney, we can bring Lee in.
Bu da demek ki Daniel Lee yalancı ve eğer bu Adi'nin izini sürebilir ve Lee'nin ona para verdiğini onaylatabilirsek Lee'yi içeri alabiliriz.
If he can takes it, he's got some way of making it, which means he's working with other people.
Eğer alabiliyorsa yapma yöntemi de vardır bu da demek ki başka insanlarla çalışıyor.
Sands has Piper, which means he doesn't work for me anymore.
Piper, Sands'in elinde ki bu da Sands artık benim için çalışmıyor demek.
Right, and the light had just turned red, which I'm pretty sure means everybody frickin'stops, yeah?
Tamam mı? Işık daha yeni kırmızı olmuştu ve bu herkesin duracağı anlamına geliyor değil mi?
Well, the last star in the handle of The Plow is the star Alkaid, which in Arabic means Chief of Mourners.
Sabanı düzene sokmak için son yıldız Alkaid. Arapçada Yaslı Baş anlamına geliyor.
It occurs to me that, far too often, a man walks through life without saying that which he really means.
Farkına vardım ki, genellikle herkes hayatını, gerçekten kastettiği şeyleri söylemeden geçirir.
Well, our very presence here means that we're questioning their investigation, which the Japanese see as disrespectful.
Buradaki varlığımız soruşturmalarını sorgulamamız anlamına geliyor, Japonlar da bunu saygısızlık olarak görüyor.
And that key starts with a nine-seven, which is the Department of Buildings, followed by a one, which specifically means the Manhattan Permit Approvals Office.
Bu bu anahtar 97 ile başlıyor bu da Binalar Bölümü demek devamında da 1 var, bu da demek oluyor ki Manhattan Ä ° zin Onaylama Ofisi.
Sands has Piper, which according to you, means he's got the immunity shot.
Piper Sands'in elinde, o da sana göre bu da demektir ki, bağışıklık aşısı onun elinde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]