English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Which one are you

Which one are you translate Turkish

522 parallel translation
- Which one are you going to tell me?
- Hangisini anlatacaksınız?
- Say, which one are you gonna wear?
- Söylesene hangisini giyeceksin?
Which one are you concerned about?
Hangisi ile ilgilisin?
Buttons, which one are you trying to save him for?
Buttons, Hanginiz ona yardım etmek için uğraşıyor?
- Which one are you worried about?
- Hangimiz için endişeleniyorsun?
Which one are you? - For Rome. - Me too!
- Sen hangisini tutuyorsun?
- Which one are you looking for?
- Sen hangi Borozdin'i arıyorsun?
- Which one are you wearing?
- Sen ne taktın?
- Which one are you holding?
- Hangisiyle uğraşıyorsunuz? - Sol taraftakiyle.
Which one are you?
Sen hangisiydin?
Which one are you talking about?
- Senin söz ettiğin kız kimdi?
- Which one are you?
- Sen hangisisin?
Which one are you gonna have? - I...
Sen hangisini alıyorsun?
Which one are you?
Sen hangisisin?
Which one are you? Sondra or Maria?
Sen hangisisin, Sandra mı, Maria mı?
Which one are you talking about?
Sen hangilerinden bahsediyorsun?
Which one are you taking?
Hangisini alıyorsun?
Now, which one are you?
Sen hangisisin?
Which one are you going to take?
Hangisini alacaksın?
And which one are you gonna screw first?
İlk hanginiz yapacaktınız?
Which one are you?
Nesin sen?
Which one are you?
Hanginiz?
We are just one big family.... which you manage like a father.
Bir baba edasıyla bizi idare ettiğiniz büyük bir aileyiz.
Your friend Episcovo is one of the heads of a military organization of which you, too, are well aware.
Arkadaşın Episcovo ve sen, milis kuvvetlerinin önemli liderlerindensiniz. Bunun biliyoruz.
Are you so sure which one you've kissed?
- Kimi öptüğüne emin misin sen?
But one should avoid running straight into disaster which is what you are doing at the moment.
Ama kişi felaketin içine doğru yol almaktan kaçınmalı. Sen de şu an bunu yapıyorsun.
- Figure out which one you are and call back.
Üçü birden olamazsınız. Kim olduğunuza karar verip tekrar arayın.
And, upon my knees, I charm you by my once-commended beauty, by all your vows of love and that great vow which did incorporate and make us one, that you unfold to me, yourself, your half, why you are heavy,
Diz çöküp yalvarırım sana, bir zamanlar övdüğün güzelliğim bana ettiğin aşk yeminleri adına, bizi bağlayan, birleştiren söz adına. Açıl bana, kendine, kendinin yarısına. Neden düşüncelisin bu kadar?
Which one of them tater-pickers are you working for?
Hangi patatesçi için çalışıyorsun?
One day, he was shouting in a particularly nasty way... and it must have been a note in his voice which irritated Adolphe... because, you know, vipers are very musical reptiles... they're much more musical than people think.
Bir gün bize bağırıp çok kaba şeyler söyledi. Sesinin tonu Adolphe'ı ürkütmüş olmalı. Bilirsiniz, engerekler müziğe karşı çok hassastır.
You are in one of those folds in time which you have researched in your work, research that does you credit but is frowned upon by our regime.
O zaman katlarından birindesiniz, çalışmanızda araştırdığınız,... size itibar kazandıran ama ama rejimimizi kızdıran çalışmanızda.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
- My legs are still.... - Which one of you is going?
- Bacaklarım halâ...
Well, since you are the only one of importance to me they are, of course, to be sold as slaves which is what we customarily do with our prisoners.
Benim için önemli olan sadece sen olduğuna göre onlar, tabii ki, köle olarak satılacaklardır. Mahkumlarımıza her zaman yaptığımız gibi.
Oh, which one of your drivers are you getting rid of?
Hangi pilotundan vazgeçeceksin yani.
Are you sure you remember which one I am?
Benim hangimiz olduğumu hatırladığına emin misin?
Which one of my tall sons are you gonna take up with?
Büyük oğullarımdan hangisiyle iş tutacaksın?
You are one of two crafts which have come into our space on a mission of violence.
Bizim uzay alanımıza girdiniz ve amacı şiddet olan iki gemiden birisiniz.
For one thing, when you phone the base, all you get is a recording which repeats that the phone lines are temporarily out of order.
Bir kere, üsse telefon açtığınızda, karşınıza sürekli hatların geçici olarak hizmet dışı olduğunu söyleyen bir kayıt çıkıyor.
Radio and TV stations across the eastern part of the country including the one to which you are listening have joined their facilities in an emergency network to bring you this news as it develops.
Toplantı bitimine kadar, işlenen cinayetlerin sayısında artış olma ihtimali çok yüksek görünüyor. Merkezimize ulaşan en son haberlere göre, korku ve panik içindeki halk, kilise, okul ve hükümet binalarına sığınmakta.
- Which on are you now? The replica or the real one?
- Kopya mısın, gerçek mi?
You see, except for the hinges, which are a little shaky, this whole thing is in one piece.
Bakın menteşeleri dışında bu şey bayağı sağlam kalmış.
You betray us even with a look, and as sure as there's a Devil in Hell... either me, or Brownie, or Struther, or one of our friends... of which there are many, will kill that boy.
Bir bakışla bile bizi ele verirsen, cehennemdeki Şeytan şahidim olsun ya ben, ya Brownie, ya Struther, ya da dostlarımızdan biri... ki bir sürü adamımız var, o çocuğu öldürür.
You know, it might be just this one anonymous glory... of all things - this rich stone forest... this epic chant, this gaiety... this grand choiring shout of affirmation... which we choose... when all our cities are dust... to stand intact... to mark where we have been... to testify to what we had it in us... to accomplish.
Bütün yaptıklarımızın içinde belki de - bu anonim eser, bu taştan orman, bu epik ilahi, bu göz alıcı güzellik, bu şehadet sancağı, bütün şehirlerimiz yok olduktan sonra... öylece el değmemiş bir şekilde ayakta kalır... ve nereden geldiğimizi, neyi başardığımızı bize gösterir...
Now we have given you all that we are, one gift remains which contains everything and nothing.
İşte biz neysek, sana onu anlattık ; geriye, her şeyi ve hiçbir şeyi içeren bir beceri kalıyor.
These are some of my valuables Which one do you like?
Bunlar benim hazinemdir hangisini istersin?
Do you think they know which one they are?
Sence onları tanıyorlar mıdır?
One is the daily objective activity to which you and I are confined.
Biri günlük somut etkinlik sen ve benim sınırlı olduğumuz.
- Which one of the house apes are you?
- Sen hangisisin? - Kate.
'The Guide also tells you'on which planets the best Pan Galactic Gargle Blasters are mixed,'how much you can expect to pay for one'and what voluntary organisations exist to help you rehabilitate.
Rehber ayrıca, hangi gezegenlerde Galaktik Gargara Bombasının en iyi yapıldığından, ne kadar ödemeniz gerektiğinden ve hangi gönüllü organizasyonların rehabilitasyon hizmeti verdiğinden bahseder.
Well, I mean, Wally... how does it affect an audience to put on one of these plays... in which you show that people are totally isolated now... and they can't reach each other, and their lives are desperate?
Demek istediğim Wally oyunlarının birinde, insanlara aslında tamamen yalnız olduklarını, birbirlerine ulaşamadıklarını ve yaşamlarının ümitsiz olduğunu gösterdiğinde, bu seyirciyi nasıl etkiler?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]