English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / With them

With them translate Turkish

37,670 parallel translation
I always imagined that when I had kids that I'd watch the games with them, too.
Her zaman, ileride çocuklarım olursa eğer maçları onlarla birlikte izlemeyi hayal ederdim.
It's gonna make it easier to deal with them.
Onlarla baş etmek daha kolay olur.
It's what you do with them that makes a difference.
Onlarla yaptıklarınız farkı yaratır.
We don't know what's wrong with them.
Daha neyi olduğunu bile bilmiyoruz.
I did business with them a while ago.
Bir süre önce, onlarla iş yapmıştık.
What I mean is guys don't like to break up, so when they want to end a relationship, they just act like a jerk until eventually the girls break up with them.
Erkekler ayrılmaktan hoşlanmazlar ama bir ilişkiyi bitirmek istediklerinde kızlar onlardan ayrılana kadar pislik gibi davranırlar.
You digging up these memories and messing around with them is going to hurt him worse than when he hit that water.
Anılarını deşip onları kurcalaman, onu suya çarpmasından daha kötü yaralayacak.
Is Shelley with them?
Shelley de yanlarında mı?
Their older brother Deeley was with them that night.
Ağabeyleri Deeley o gece yanlarındaymış.
And if the Henson twins have taken our 3 boys, who knows what they're gonna do with them.
3 çocuğu Henson ikizleri kaçırdıysa kim bilir onlara ne yapacaklar.
"We're crashing with them until we get our lives together " and we remain there at their pleasure. "
Hayatlarımızı toparlayana kadar onların yanında kalıyor ve ve onların lütfettikleri şekilde yaşıyoruz. "
But these people didn't force me to be with them.
Bu insanlar onlarla olmam için beni zorlamadılar.
All these big guys, one petite woman right there with them.
Tüm o devasa adamlar ortalarında, sevimli bir kadın.
The criminals that you hunt for a living, I brunch with them. Think about it.
Yaşamınızı sürdürmek için yakaladığınız suçluları ben kahvaltı niyetine yiyorum.
As soon as I got out from under Stan, he... he shredded my credibility with them.
Bunu denedim. Stan'den kurtulduğum anda... onlarla olan güvenilirliğimi sarstı.
Earlier, you retired to spend time with them.
Onlarla vakit geçirmek için emekli olmuştun.
She's always coming up with them, like, uh...
Hep böyle fikirler bulur.
But, uh, sometimes you don't know they got a bad attitude until you're alone with them.
Gerçi bazen biriyle yalnız kalana dek kötü olduğu anlaşılmıyor.
He's punishing them because he wants to have sex with them, but because of his upbringing, he can't or won't.
Onları cezalandırma sebebi sevişmek istemesi, ama yetiştirilme şekli yüzünden yapmaması ya da yapamaması.
Maybe someone associated with them killed Cole in anger.
Cole'u onlarla bağlantılı birisi öfkeyle öldürmüş olabilir.
So, you stay in touch with them?
Onlarla görüşüyor musun?
How you going to deal with them now, smart guy?
Şimdi onlarla nasıl baş edeceksin, akıllı çocuk?
I'm gonna handle it, and I'm not gonna overreact, so, I'm gonna just go have a conversation with them both, okay?
Altından kalkacağım ve aşırı tepki vermeyeceğim. Gidip ikisiyle muhabbet edeceğim tamam mı? Görüşürüz.
Well, what would the Jemaah want with them?
Jemaah onlardan ne istiyor olabilir ki?
Stay with them then.
Onlarla kal madem.
You don't want them to fall in love with him?
Kızlar onu sevsin istemiyorsun, öyle mi?
I let them break up with me.
Onların benden ayrılmasına izin veririm.
We convince them to move up their timeline, dock with Walter and bring him back home.
Onları takvimlerini öne çekmeye, Walter'a kenetlenip onu eve gitmelerine ikna ederiz.
I'd already bagged six of them with glancing blows, tail shots.
Altı tanesini kör noktadan ve kuyruk atışlarıyla yakalamıştım.
He provides them with new lives, fully documented from cradle to present.
Onlara yeni bir hayat temin ediyormuş. Beşikten günümüze kadar tamamıyla dolu.
Tell them you're a phlebotomist with Cardinal Hill, and you'll get a text with the time and place for the next drive.
Onlara Kardinal Hill olan bir kan alma uzmanı olduğunu söyle. Bir sonraki bağışın yeri ve zamanıyla ilgili bir mesaj alacaksın.
You got to take them with water.
Suyla beraber yutman gerekiyor.
Eric, hit them with the picture frame.
Eric, resim çerçevesini indir.
Makes sense with all the... haunted house trickery that there was two of them.
Mantıklı... hayaletli ev numarasında iki kişi varmış demek.
Don't touch them with your hands!
Onlara ellerini sürme!
One of them could have tampered with his chute.
Bir tanesi şutunu tahrif edebilirdi.
The security company that employs them has not been forthcoming, and I thought with you contracts in the military, and the IAVA...
Onları çalıştıran güvenlik şirketi, Gelecekte, askeri alanda sizinle sözleşme imzaladığını düşündüm, Ve IAVA...
After the airstrikes forced them out, he cooperated with NATO forces.
Hava saldırıları onları zorla dışarı attığında, NATO güçleriyle işbirliği yaptı.
When my husband was with the Taliban, my son fought for them.
Kocam Taliban'la beraber olduğunda, oğlum onlar için savaştı.
Yeah, the other parents were blowing me off, so I had to hit them with a sharply worded reminder last night.
Evet, diğer veliler beni önemsemedi, bu yüzden dün gece onlara kesin cümlelerle hatırlatmak zorunda kaldım.
Can't blame them for trying. I mean, who doesn't want five minutes with the president?
Başkan'la kim beş dakika geçirmek istemez ki?
Cygnus Optics is still our best theory, but if Mitch Barrett didn't have anything to do with it, we have to find out who else had reason to hurt them.
Cygnus Optics hala en iyi teorimiz ama eğer Mitch Barrett'in olayla hiç bir ilgisi yoksa şirkete zarar vermek isteyen başka birisini bulmak zorundayız.
They escaped from visiting ships and with no predators to control them, they have now created vast super colonies in the forest.
Ziyaret eden gemilerden adaya geçtiler. Onları kontrol altında tutacak bir avcının yokluğunda ise devasa süper koloniler oluşturdular.
He's friends with all of them.
- Hepsiyle arkadaş olmuş.
There are three of them with guns now, they're just
Artık üç kişi oldular, hepsi silahlı ;
It would take days to consider each one of them in turn, and by the time we've identified a suspect, assuming we do at all, our paintings will have disappeared into the murky depths of the black market, along with our thief.
Hepsini sırayla değerlendirmek günler alır şüpheliyi tespit ettiğimizde de, ettiğimizi farz edelim tablolar, hırsızla birlikte kara borsanın bulanık derinliklerinde sırra kadem basmış olacak.
Now... everyone with a gun, place them on the ground, step away.
Şimdi herkes silahını yere bıraksın ve bir adım geri atsın.
"hit them with a big stick."
"kocaman bir sopayla döversin."
No, it's them with a friend.
Hayır onların arkadaşlarıyla fotoğrafı.
I know cos you'll see them all with me
Biliyorum çünkü onları benimleyken göreceksin
I've been helping them deal with their shared condition.
Onların sorunlarıyla başa çıkmalarında yardımcı olmuştum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]