You need to translate Turkish
122,223 parallel translation
O-Okay. You need to leave that man alone.
Adamı rahat bırak.
If you need to say something, say it quicker!
Bir şey söyleyeceksen bir an önce söyle.
Whatever you need to do, I can handle it.
İstediğini yap. Kaldırabilirim.
- You need to stay in bed.
- Yatakta kalmalısın.
You need to lie in bed, okay?
Yataktan çıkamazsın.
So, do you need to open him up?
Ameliyat olması gerekiyor mu?
You need to go.
Gitmen gerek.
You need to go out that door... okay? ... right now.
Hemen arkanı dön ve kapıdan çık.
- You need to go, okay?
- Hemen gitmen gerek.
And if you need to scream, you just go ahead and scream, okay?
Bağırmak istersen istediğin kadar bağırabilirsin.
You need to evacuate.
Hemen çıkmalısınız.
You need to be lying down, Stephanie.
Uzanmalısın Stephanie.
Okay, look, you need to at least be hydrated, okay?
En azından bol sıvı al.
You need to isolate the distal.
Distal kısmı izole etmelisin.
Now you need to get yourself back, okay?
Şimdi kendinle ilgilenmen gerek.
What he needs to do is respect the law, and what you need to do is to shut up.
Yapması gereken kanunlara saygı göstermek,... ve senin yapman gereken de o çeneni kapaman.
You need to rest.
Dinlenmen gerekiyor.
You need to rest.
Dinlenmelisin.
You need to get out of your own head.
Sağlıklı olarak düşünmen lazım.
Which is probably the last thing you need to be thinking about right now.
Bu da muhtemelen şu anda düşünmek isteyeceğin son şey olmalı.
I think maybe you need to find out.
Bence bunun cevabını bulmalısın.
But there's still a few things you need to learn from your papa.
Ama yine de babandan... öğrenmen gereken birkaç şey var.
You see, back where I'm from, I robbed enough witches and warlocks to know the kind of magic you need to break a protection spell.
Geldiğim yerde... koruma büyüsünün nasıl bozulacağını öğrenecek kadar... çok cadı ve büyücüden bir şeyler çaldım.
Because you need to leave this town more than I do.
Çünkü bu kasabadan ayrılmaya benden daha çok ihtiyacın var.
Okay, buddy, I need you to sit up and take this pill, okay?
Oturup bu hapları almanı istiyorum.
Okay. I need you to empty this into the bag.
Bunu torbaya boşalt.
Now I need you to put the barrel back on while I hold the needle steady, okay?
Ben iğneyi düz tutarken senin şırıngayı tekrar takman gerek.
I need you to get the defibrillator right now.
Hemen şok cihazını getir.
We need to remove it immediately, so we're gonna need to put you under and open up your chest.
Hemen çıkarmamız gerek. Narkoz verip göğsünü açacağız.
I am concerned about you and Dr. Webber, so I need to say what I need to say.
Dr. Webber'le ikiniz hakkında endişeleniyorum. Söylemem gerekeni söylemeliyim.
I need you to tell me exactly what he did... why?
Ne yaptığını söylemen gerek. Neden?
I do need you to keep still though, okay?
Kıpırdamadan durman gerek.
I need you to explain why you're here, Edwards.
Neden burada olduğunu söyler misin Edwards?
Right now, I need you to relax.
- Şimdi sakin olman gerek.
We need to finish saving her right now, and I need you out of my face!
Şimdi de kurtarmaya devam etmeliyiz. Sen de gözümün önünden defol!
It's just, you're gonna need to breathe.
Derin bir nefes almanı istiyorum.
If there's anything you need, don't hesitate to ask.
Sormak istediğiniz bir şey olursa çekinmeyin lütfen.
You don't need to be in this much pain.
Bu kadar acı çekmene gerek yok.
I need you to let me take these two with me.
Senden bu ikisinin benimle gelmesini isteyecektim.
I need you to believe me.
Bana inanmalısın.
I need you to take these.
Bunları alman lazım.
I just don't need you to save me.
Ama beni korumana ihtiyacım yok.
And what I need you to do is tie me up and not let me out.
Beni bağlamana ihtiyacım var,... ve çıkmama izin verme.
Be with me now, in this hour of need, I pray to you.
Benimle birlikte ol, bu saatte, sana dua ediyorum.
- I need you to let him go.
- Onu bırakmak için sana ihtiyacım var.
I need you to let us leave.
Gitmemize izin vermeni istiyorum.
- You think we need to update it?
- Güncellemeli miyiz?
I'm gonna need you to get dressed.
Gidip giyinmen lazım.
Yeah, but the fact that you want to tell her, even though you don't need to, means that you've changed.
Evet ama zorunda olmadığın halde.... ona söylemek istemen değiştiğini gösteriyor.
You see, there's something I need to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
Nothing you can say will keep me in this abysmal hamlet a moment longer than I need to be.
Söylediğin hiçbir şey beni... bu berbat köyde kalmak istediğimden... bir saniye daha fazla tutamaz.
you need to rest 177
you need to know 57
you need to sleep 33
you need to relax 122
you need to calm down 202
you need to go home 72
you need to see this 158
you need to eat 62
you need to leave 277
you need to be careful 59
you need to know 57
you need to sleep 33
you need to relax 122
you need to calm down 202
you need to go home 72
you need to see this 158
you need to eat 62
you need to leave 277
you need to be careful 59