You okay in there translate Turkish
706 parallel translation
Phil, are you okay in there?
Phill, iyi misin?
Dad, are you okay in there?
Baba iyi misin?
You okay in there?
İyi misin orada?
Are you okay in there?
Ne durumdasın?
Paul? Are you okay in there?
Paul, orada iyimisin?
Hey, you okay in there?
Hey, sen iyi misin?
You okay in there, emily?
Orada iyi misin Emily? Güzel.
Are you okay in there?
Orda iyi misin?
- You okay in there?
- Halledebiliyor musun?
Are you okay in there?
İyi misiniz?
You okay in there?
İyi misiniz?
Okay. Put my shoes in there, will you please, Doug?
Tamam, ayakkabılarımı da oraya koyarsın değil mi, canikom?
I'd like to take a shot in there if it's okay with you, Mr. Courtney.
Sakıncası yoksa, Bay Courtney, orada bir iki poz almak istiyorum.
You folks there in the audience, and those of you peeking in at home, guess along with us, okay?
Siz salondaki seyirciler ve siz evlerinden röntgenleyenler bizimle birlikte tahmin edin.
First I'll take a shower, and then I'll light a fire in the fireplace, and then maybe I'll make some coffee, so there'll be coffee when you come home, okay?
Önce bir duş alacağım, Sonra, şömineyi yakacağım, sonra, belki kahve yaparım, dönünce kahve hazır olur, tamam mı?
You get me in there when that phone rings, okay?
Telefon çalınca beni çağır, tamam mı?
Okay, if you get in the car and there's music playing in the car, hypothetically....
Tamam, eğer arabaya binersen ve arabada müzik çalıyorsa, farz edelim ki,...
Go to work, I'll be there in a second, okay? See you outside.
İşin başına git, sonra gelirim, tamam mı?
Now, there's nothing in there that can possibly harm you, but you must keep watching, okay?
Sana zarar verecek birşey yok, izlemeye devam etmen gerek... Tamam mı?
Okay, I know you're anxious to jump right in and start speaking English... but there are a couple of things I need to know first because... I've never done this before.
Hemen başlayıp İngilizce konuşmak istediğinizi biliyorum ama önce bilmem gereken birkaç şey var, çünkü bunu daha önce hiç yapmadım.
You draw this in real slow and I think there's a crab on here, okay?
Bunu yavaşça çek, bir yengeç var.
okay, Balki, if you're not gonna take this seriously, there's no point in teaching you.
Tamam, Balki, eğer bunu ciddiye almayacaksan sana öğretmemin bir anlamı yok.
[Normal voice] Okay, I won't put you in there then.
[Normal ses] Tamam, Bunun içerisine koymayacağım.
On the count of three you're gonna kick the door open, run in there blindly, and I'll cover you, okay?
Üç dediğimde. Kapıyı açacaksın. İçeri dalacaksın.
Well, I still have work to do but tell me if you find anything interesting in there, okay?
Neyse, yapacak işlerim var ama ilginç bir gelişme olursa bana haber verirsin, oldu mu?
If there are any bugs in here or rats or anything that has more legs than I do... you just stay on your side of the room, okay?
Eğer burada böcek veya sıçan veya benden fazla bacağı olan bir şey varsa... odanın sana ait olan kısmında kal, tamam mı?
Okay, now I think there's some more cake and ice cream in there for you.
Teşekkürler. Sanırım içeride sizi bekleyen dondurma ve pastalar var.
Honey, would you look in there and see if my teeth are okay?
Tatlım, içeri bakıp dişlerimi bir kontrol eder misin?
You okay in there, Sadie?
Sen iyi misin, Sadie?
I want you to get in a cab right now, go to your mom's in Redlands... and stay there until you hear from me, okay?
Bir taksiye binip annenin evine gitmeni ve ben haber verene kadar.. ... orada kalmanı istiyorum tamam mı?
You're really smart, Ozzie. You just hang in there, okay?
Sen akıllısın, Ozzie.
So you feel okay about that whole thing what we do in there.
Ee genel olarak memnunsun değil mi yaptıklarımızdan.
You're generally okay with everything in there?
Genel olarak memnunsun değil mi?
I'm gonna put two pounds of gunpowder in there, I'm gonna light it up... and I'm gonna shoot you right out into fuckin'Jersey, okay?
İçine iki kilo barut koyacağım, ateşleyeceğim... ve seni lanet Jersey'e yollayacağım, tamam mı?
You got it. Hang in there until then, okay?
Trunks ile daha fazla zaman geçirebilirsin.
Bonnie, you hang in there, okay?
Bonnie, dayan biraz, oldu mu?
I know you're not going in there but you think it's okay if I go in and use his bathroom?
Dinle Pheebs, biliyorum sen oraya gitmeyeceksin ama sence ben oraya gidip onun tuvaletini kullanabilir miyim?
Okay, you guys go ahead on in. Now, in case Marcie's in there, remember, I wasn't with you.
Tamam çocuklar, içeri girdiğinizde Marcie de içerideyse, unutmayın, ben sizinle değildim.
What the... She's all right, but there's three people up in Brainerd who aren't so okay, I'll tell you that.
Gayet iyi, ama Brainerd'da hiç iyi olmayan üç kişi var.
Chuck, you okay in there?
Chuck, iyi misin?
You got to hang in there, okay?
Dayanmalısın, tamam mı?
So you've got to hang in there, okay?
O yüzden burada dayanmak zorundasın. Tamam mı?
I want you to go in there. I want you to cool off, okay?
İçeri gitmeni ve biraz sakinleşmeni istiyorum.
And besides the church traffic, and the cats in the trees... and all that other bullshit, okay, there isn't much here for you to do to keep your mind busy.
Kilise trafiği ve ağaçtaki kedilerden başka kafanı meşgul etmek için yapacak bir şey yok.
I'll meet you in there, okay?
İçeride görüşürüz, tamam mı?
You're gonna be okay. Now hang in there.
İyileşeceksin dostum.
You okay in there?
Rahat mısın orada?
Okay, there are fresh towels in the bathroom and you can have anything you want in the fridge including your favorite yogurt.
Tamam, banyoda temiz havlu var buzdolabından istediğini alabilirsin hatta en sevdiğin yoğurdu bile.
- Are you okay in there?
- İyi misin?
Well, I'll see you in there. - [Sarah] Okay.
İçeride görüşürüz.
You okay in there, little dude?
Orada iyi misin, küçük dostum?
you okay 9168
you okay there 51
you okay with this 24
you okay with that 83
in there 594
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you ok 1800
you okay there 51
you okay with this 24
you okay with that 83
in there 594
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you ok 1800
you owe me money 49
you owe 33
you own it 36
you owe me 668
you old bastard 42
you old bitch 17
you owe me this 28
you out there 29
you or me 106
you over there 30
you owe 33
you own it 36
you owe me 668
you old bastard 42
you old bitch 17
you owe me this 28
you out there 29
you or me 106
you over there 30