English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You owe me that

You owe me that translate Turkish

672 parallel translation
You owe me that much.
Bu kadarını da borçluydun hani.
I saved your life once. You owe me that.
Bir keresinde hayatını kurtarmıştım.
Since I believe I that owe you an explanation and do not wish you to regard me as a woman seeking trivial adventures in gaming clubs, I would ask you to take tea with me at five.
Size bir açıklama borçlu olduğum ve beni kumarhanelerde saçmasapan maceralar arayan bir kadın olarak görmemeniz için, saat beşte benimle çay içmenizi rica ediyorum.
That's another buffalo hide you owe me, Jack.
Bana bir bufalo derisi daha borçlandın, Jack.
- You owe me after that.
- Bana borcun var.
That has nothing to do with what you owe me.
Bunun bana olan borcunla hiçbir alâkası yok.
That reminds me, you owe me a rather large bill... for sugar and clothes.
İyi ki hatırlattın Rembrandt. Şeker ve baharat borç hesabın çok şişti.
But I owe so much to you that I should be very unhappy if you forgot me.
Ama size o kadar şey borçluyum ki beni unutursanız çok mutsuz olurum.
That's 50 you owe me.
Bana 50 $ borçlusunuz.
- Okay, I'll get the apples in but send me some of that 300 bucks you owe me so I can get a new wheel.
- Tamam, elmaları götürürüm. Ama 300 papel borcunun birazını gönder de lastik alayım.
Tell me, Farnsworth, do the Fabrinis owe you any dough on that truck?
Farnsworth, Fabrinilerin sana kamyon için borcu var mı?
Got that dough you owe me?
Borcunu ödeyecek misin?
Well, you'd better pay me that money you owe me :
Pekala o zaman bana olan borcunu ödesen iyi olur.
- You don't owe me all that.
- Bu kadar borcun yok.
- That's 240 martinis you owe me.
- Bana 240 martini borçlusun.
Don't you think we owe it to him? Why don't you let me go out there and poke that guy in the nose?
Bir müsaade et de dışarı çıkıp adamın suratına yapıştırayım bir tane!
That's what you owe me, and that's what I want.
Bana borcunuz bu kadar, paramı istiyorum.
And since eight long years, you owe me a thousand hellers... from that last game of clobyosh we played in Budapest. Here in America, that's, uh, $ 11.
Sekiz yıldan beri bana Budapeşte'de oynadığımız son Klabiash oyunundan 1000 filler borçlusun.
I don't know how much we owe you, but.... lf that isn't enough, you can let me know.
Borcumuz ne kadar bilmiyorum ama... Yetmiyorsa söyleyebilirsin.
You make me strange even to the disposition that I owe, when now I think you can behold such sights,
Kendi kendimden korkutuyorsunuz beni. Bu gördüğüm şey, korkudan bembeyaz ederken beni,
That makes it $ 2 you owe me!
Borcun 2 dolar oldu.
Come to my office tomorrow, I'll give you a list of the people that owe me.
Yarın büroma uğra. Bana borcu olanların bir listesini vereceğim sana
Subtract that 20 bucks you owe me, from the tidy sum and you'II have 160 left.
Bu paradan bana borcun olan 20 $'ı da çıkarsak sana tam 160 $ kalır.
You owe your apprenticeship to me! Have you forgotten that?
İşinde bu kadar ilerlemeni kime borçlusun sanıyorsun?
Me and Billy? Do you care that you owe it to us to try to stay alive... instead of committing suicide?
Cinayet işlemek yerine canlı kalmayı bize borçlu... olduğunu umursuyor musun?
Now, that's one you owe me, Calem.
Şimdi bana bir borcun var Calem.
Now that's two bucks you owe me.
Bana ödediğin iki papele.
That's two packs you owe me.
Bana iki paket borçlusun.
You owe me at least that.
En azından bunu bana borçlusun.
That's mine, Nadia! You owe it to me. I want that.
Onu bana gönder, o benim hakkım!
When am I gonna get that 300 you guys owe me?
Bana borcunuz olan 300 doları ne zaman alacağım?
You owe me for all the trouble that your brother has caused me. Eh?
Kardeşinin bize yaşattığı bu üzüntülerden ve hayal kırıklıklarından dolayı bize borçlusun tamam mı?
So I figure you owe me what I had to pay that extra.
fazladan ödediğim para için bana borçlu olduğunu düşünüyorum.
In that case, you owe me another drink.
Bu durumda, bana bir içki daha borçlusun.
- That's one you owe me.
- Benimle konuşursa söylerim.
That's 5000 you owe me, Kid.
Bana 5000 dolar borçlusun Kid.
May I remind you that you owe me 10 crowns?
Bana 10 kron borcun olduğunu hatırlatabilir miyim?
Anyway, now you'll owe me something. From now on we have an account to settle, you and I. Next time, remember that. I could have killed you, I didn't.
Hem artık bana borçlusun, seni öldürebilirdim ama öldürmedim.
That reminds me. I owe you sixpence.
Aklıma gelmişken sana altı peni borçluyum.
From that day, you owed me everything you could like I will owe my son.
O günden bu yana senin bana borcun var. Ben de oğluma borçlu olacağım.
You owe me 100 a day and 500 when I used my gun. That's $ 1,200.
Senin bana günlük 100, çatışma için de 500 borcun var. 1200 eder.
So that's it? You owe me slaps I took because of vou.
Senin yüzünden yediğim tokatlar için bana borçlusun.
I owe you an apology. I didn't want to let it go another minute. You owe me more than that.
Size özür borçluyum ve daha fazla bekleyemedim.
That`s why you`re gonna stop crappin` around about Florida... and get your skinny butt movin`, earn $ 20 worth of management... which you owe me!
Bu yüzden "Florida Florida" deyip durmayı kes artık. Sıska kıçını kaldır, bana olan borcunu ödemek için biraz menejerlik yap.
$ 2 from before plus $ 4.50 is $ 6.50 plus $ 1 tip is $ 7.50, that's $ 12.50 you owe me.
2 dolar öncesinden, artı 4.50 dolar, 6.50 eder, bir de 1 dolar bahşiş 7.50, 12.50 dolar borcun var. Adresi biliyorsun, ya?
Tom Jenkins, about that six pounds you owe me.
Tom Jenkins, bana borcun olan altı sterlin var ya.
You make me strange, even to the disposition that I owe.
Sana baktığımda kendimi artık tanıyamıyorum.
- Was that being ungrateful? - You wouldn't do it for me... unless I promised I would buy a record by that Schnabel guy. You still owe me that record!
Yılda ortalama 120, 130 tay yaptı.
Now, that changes you, Andrew, believe me, and I still owe you for that. It'll pass.
Bunu sen değiştirdin Andrew inan bana, bunun için sana borçluyum hâlâ.
You're gonna have to do me one more time, because I owe the Kid that much.
Kid'e borçlu olduğum için bir kere daha benimle birlikte olabilirsin.
That's two you owe me.
Bu ikinci oluyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]