You owe me this translate Turkish
262 parallel translation
- You owe me this, Clay.
- Bana borcun var, Clay.
You owe me this much, Sidney.
Bana bunu borçlusun Sidney.
- You owe me this, sister.
- Bunu bana borçlusun, Bayan.
You owe me this one, Vato Loco!
Bunu bana borçlusun, Vato Loco!
You owe me this.
Bana borçlusun.
You owe me this much.
Bana bu kadarını borçlusun.
In fact, I didn't intend popping in on you like this but as I passed your door, I just remembered you still owe me some.
Aslında böyle çat kapı gelmeyecektim ama kapının önünden geçerken bana borcun olduğunu anımsadım.
As this hat cost 16 and 6, and your salary is 15 and 6... you owe me a shilling.
Bu şapka 16.6 şilin, yevmiyense 15.6 şilin olduğuna göre bana bir şilin borçlusun.
Not only this loan in question but the enormous sums you already owe me.
Mevzubahis olan sadece bu kredi değil bana muazzam miktarda borçlusun zaten.
When you lose this bet, you'll owe me $ 1,000.
Bu bahsi de kaybettiğinde bana 1000 dolar borcun olacak.
I owe this to the trust you place in me, My Lord
Bunu bana olan güveninize borçluyum, Lord'um.
I'm the King, Thomas, and so long as we are on this earth, you owe me the first move.
Kral benim, Thomas. Ve bu dünyada olduğumuz sürece, önceliğini bana ayırmaya borçlusun.
You owe me an explanation. I still don't know what this is about.
Asıl sen bana bir açıklama borçlusun.
Just remember you owe this life of luxury to me.
Unutma ki tüm bu lüks yaşantıyı bana borçlusun!
I would like to help you and repay the debt I owe Togashi-san, but I must ask you to spare me this
Sana yardım etmek istiyorum ve Bay Togashi'ye olan borcumu ödemek. Ama bu sizin için yetersiz olur.
- You owe me for this bill!
- Masraflarımı istiyorum. - Sırası değil!
This you will owe me one!
Bunu ödeyeceksin.
But... there's a man, one certain man, who helped me when it all began, and he is the one you really owe this honor to.
# Başlangıçta bana yardım eden... # Malum bir kişi vardı. # Bu onuru ona borçluyum.
Don't stop me until you've heard this because I know I owe you one, but we're in the north pole, right?
Bırak lafımı bitireyim. Sana borçluyum tamam, ama Kuzey Kutbu " ndayız.
- You owe me for this one.
- Bana borçlu olacaksın.
- Hey, and remember, after this you owe me a favour.
- Hey ve unutma, sonra bana bir iyilik borçlusun.
- You guys are really gonna owe me one for this.
- Bunun için bana gerçekten borçlusunuz.
If you keep driving like this you'II soon owe me money.
Böyle gidersen bana borçlu çıkacaksın.
You owe this to me.
Bunu bana borçlusun.
You owe me big for this!
Bunun için bana çok şey borçlusun!
Do you think that I'm too little and that the life at the sultan's Court will make me weak and I'll forget what I owe to this country?
Çok küçük olduğumu, Sultan'ın sarayındaki hayatın beni güçsüzleştireceğini ve bu ülkeye neler borçlu olduğumu unutacağımı mı sanıyorsun?
Well, this must be the wife. Boy, how he's talked about you. Listen, this might be a bad time to bring it up, but remember that $ 225.57 you owe me?
Tamam, size seks gibi gelmemiş olabilir, ama benim için öyle, sizin kocalarınız bir yumurtayı dölleyecek kadar uzun kalabiliyor diye,
No. I think I need... I think you owe me, after this many pretty goddamn good years of marriage, a solid reason.
Sanırım benim... Sanırım bana bu kadar güzel yıldan sonra, geçerli bir sebep borçlusun.
I've already got this 20, and the 148 you owe me.
20 aldım, ve sen bana 148 borçlusun.
You owe me on this one, you damned old boozehound.
Bu sefer bana borçlusun, kahrolası yaşlı ayyaş.
You only owe me your entire existence on this planet.
Sadece bu gezegendeki herkese borçluyuz.
Mme Bovary, I regret this but... an unfortunate chain of events... bad debtors and important purchases... force me to ask you for the money you owe me.
Madam Bovary, gerçekten çok üzgünüm ama... alacaklılar yüklü siparişler gibi, elde olmayan şartlar yüzünden, borcunuzu ödemenizi istemeliyim. Ben toplam borcunuzu buraya çıkardım.
You owe me for this job!
Bu iş için bana borçlusun!
You owe me a free dinner after this one.
Bana bedava bir yemek borçlusun.
You owe me the car! See,'cause this is how we keep score, "bubby."
Anladın mı, çünkü biz bu şekilde motive oluyoruz.
How about the two bucks you owe me for this game?
Bu maçtan borcun olan 2 dolar ne olacak?
You'll owe me for this one.
Bunu sana ödeteceğim.
But you two bastards owe me for all the shit I've done for you... and if you don't do it, I promise I will somehow escape from this place... track you down like dogs... rip off your heads and shit down your throats.
Fakat siz iki piç, sizin için yaptıklarımdan dolayı bana borçlusunuz ve eğer bunu yapmazsanız, buradan bir şekilde kurtulup sizi köpek gibi izleyip kafanızı koparıp, boğazınıza s * çarım.
But I warn you when this is all said and done, you, sir will owe me an apple and an apology.
Ama seni uyarıyorum bütün bunlar olup bittikten sonra bayım, bana bir elma.. ... ve özür borçlu olacaksın.
And you figured you'd do me this big favor and I'd owe you.
Sen de bana iyilik yaptığını düşündün ve sana borçlandım.
ob, If you lose this j ch. you owe me six mon ths of Sundays in chur
Eger bu isi kaybedersen, Bana alti ay boyunca pazar günlerini borçlu kalirsin.
You owe me some answers - answers I don't have to the questions I'm being asked..... about this missing diplomatic pouch.
Şu kayıp diplomatik çanta hakkında bana sorulan ve cevabını bilmediğim sorular hakkında bana bazı cevaplar borçlusunuz, Ajan Scully.
You owe it to me,'cause tomorrow I'm gonna wake up and I'll be 50, and I'll still be doin'this shit.
Bana borçlusun. Yarın uyandığımda 50 yaşında olacağım. Yine aynı şeyleri yapacağım.
You owe me money, and this car ain't going nowhere till I get it!
Bana borçlusun, ben paramı almadan bu araba buradan bir yere gitmez.
This shot, double or nothing, for the ten million you owe me.
Bu atış, çift sayı olsun mu? 10 milyon dolarına.
My clerk tells me this man can't bring Cosette because you owe him money.
Yazıcımın bana söylediğine göre, bu adam Cosette'i getiremeyeceğini,.. ... çünkü ona borçlu olduğunu yazmış.
You owe me $ 85 for this.
Bunun için 85 $ borçIusun.
You're gonna owe me big-time for this one. That's 250 even.
Bana iyi bir zaman borçlusun.
You owe me for this.
Bana borçlusun.
- You owe me for this one, large.
Haydi!
- You owe me so big for this.
Bana çok büyük borcun var.
you owe me one 58
you owe me money 49
you owe 33
you owe me 668
you owe me nothing 25
you owe me an apology 24
you owe me that 36
you owe it to yourself 22
you owe me an explanation 29
you owe us 35
you owe me money 49
you owe 33
you owe me 668
you owe me nothing 25
you owe me an apology 24
you owe me that 36
you owe it to yourself 22
you owe me an explanation 29
you owe us 35
you owe me that much 22
you owe him 21
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you out of your mind 33
you ok 1800
you own it 36
you old bastard 42
you old bitch 17
you owe him 21
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you out of your mind 33
you ok 1800
you own it 36
you old bastard 42
you old bitch 17