English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Уж

Уж translate Turkish

32,074 parallel translation
Да уж, Джеймс, это не очень-то практичная машина, правда?
Evet James, gerçekten hiç kullanışlı değil, değil mi?
Из-за произошедшего на прошлой неделе наш гость отклонил предложение добраться до студии на воздушной подушке, сказав, что уж лучше пешком.
Geçen hafta olanlardan sonra bu haftaki konuğumuz yürümeyi tercih ettiğini söyleyerek stüdyoya hovercraftla gelmeyi reddetti..
— Вот уж нет.
- Hayır olmayacak.
Ну, не такой уж и разгром.
Pek ezici denemez, değil mi? - Çünkü bu...
Это жестоко, вы уж простите, если ездите на таком.
Bu zalimce, eğer Juke sürüyorsanız özür dilerim.
Лучше уж по машине щебёнкой огрести, чем так вырядиться.
Bence böyle görünmektense boyaya mıcır gelmesi daha iyi.
Как и многим, мне не очень нравится Porsche 911 и уж точно мне не нравятся люди, которые на них ездят.
Pek çok insan gibi, Porsche 911 fikrinden de hoşlanmıyorum. Ve kesinlikle onları süren insanlardan hoşlanmıyorum.
Здесь не так уж и много места, если быть точным.
Evet, bu kadar alan değil, sadece netleşmek için.
— Да уж.
- Evet, bu...
- Наверное, её переехали - Да уж.
- Büyük ihtimalle ezilmiş olsa gerek.
Теперь машина не такая уж и не стабильная but would sit rocksteady at 210mph.
Araba artık korkunç şekilde dengesiz değildi tam tersine, 340 km / s'te kaya gibi sağlamdı.
Не так уж много ухабов!
Evet, bu çok daha engebeli.
... и Рэндалл не чувствовал себя таким уж усыновленным!
Kev, sakinleş biraz.
Никто не должен услышать эту запись - ни ты, ни Вайет, ни Люси, и уж тем более, не Гарсия Флинн.
Kimsenin o kayıtta ne olduğunu duymaması önemli. Ne sen, ne Wyatt, ne Lucy. Ve özellikle ne de Garcia Flynn.
Раз уж мы всё равно с тобой тут сидим - два пехотинца, и всё такое.
Hazır oturuyoruz burada. İki gücüz, değil mi?
Уверена, все не так уж и плохо.
Tamam, çok da kötü değildir, eminim. Belki de problem budur.
Не смотря на все, что там происходило, я не так уж и плох.
Oradaki her şey, sen de biliyorsun ki, o kadar kötü değildim. - Tamam.
- но эта - эта хороша. - Да уж. Да, я поняла
Hayır, bak, o...
Да уж.
Onları severim.
Я знал, что это уж слишком прекрасно.
Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu biliyordum.
Да уж, очень.
- Evet, baya korkuttun.
Да уж, хороший первый день.
Güzel bir ilk gün.
Так, если это не в его крови, и уж точно не в его личных качествах, что же так притягивало зомби.
Eğer sebep kanı değilse ki..... kişiliğinin de olmadığından eminiz zombiler onu neden bu kadar çok istiyordu?
Не такая уж и плохая участь.
Bu çok kötü bir hayat değil.
Было не так уж плохо.
Klinik o kadar da kötü değildi.
Куда уж тут серьезнее?
Bundan daha ciddi ne olabilir?
А уж тем более с двумя мужиками, которые проводят с детьми не так уж много времени.
Özellikle de çocuklarla hiç alakası olmayan, iki adamla.
Знаешь, если будет сын, но не так уж и плохо.
Aslında bir erkek çocuk hiç de kötü olmaz. Çocukları güzel yetiştiriyoruz.
Думаю, я просто хотел вначале свыкнуться с ним, а уж потом сказать тебе. И это не имеет никакого отношения к тебе или папе... Надеюсь, ты понимаешь.
Sanırım kanımdan olduğu hissine kapılmam için kalmasını istedim, bilirsin, size söylemeden önce, ki bu konuda senle babamın yapabileceği hiç birşey yok...
которого я вырастила, отдаст все, что у него есть, чтобы спасти тебя, потому что такой уж он.
Seni kurtarabilme fikri, işinden, evliliğinden, ve hatta çocuklarıyla geçireceği zamanlardan bile önce gelecek.
Уж простите.
Üzgün olamadığım için üzgünüm.
Да уж.
Evet.
Раз уж нам не удастся до завтра добраться в пункт назначения, сегодня я решила всех угостить мостом "Золотые Ворота", сделанным из конфет.
Gideceğimiz yere yarın sabaha kadar gitmeyeceğimize göre ben de twizzlerdan Golden Gate Köprüsü'nü yapayım dedim.
Да уж конечно не ослом, если ты на это намекаешь.
- Eşeklerden biri olmadığıma eminim eğer bunu ima ediyorsan.
Да уж, в аду тебе наверняка будет тепло и уютно.
Cehenneme gittiğinde sen sıkıntı çekmezsin o zaman.
Да уж, от такого и крыша может уехать. Бум.
- Bu kafayı yedirtir sana artık.
Раз уж тут все несут такую чушь, тогда я хочу жить на Эвересте.
Saçma sapan sebeplere bağıracaksak Everest Dağı'na taşınalım.
Вот уж точно.
Aynen öyleydi.
- Уж точно.
- Şüpheniz olmasın
Я хотел, чтобы это запомнилось. Уж поверь.
- Unutulmaz şeyler yapmaya çalışıyordum.
Нет. Ну уж нет.
Hayır, hiç alakası yok.
Никаких запросов по ресурсам, сводок по текучке, и уж тем более показаний.
Stok talepleri, durum raporları ve savunma belgeleri yoktu.
Не так уж и много. Я согласна.
- Yapamayacağımızdan fazlası değil.
Не переживайте, не так уж часто.
Çok fazla olmaz ama, merak etme.
И уж точно не о Рэндалле.
Randall hakkında da konuşmadığın gayet açık.
Так уж и разрешили?
Soruma cevap ver!
Да уж. Спасибо, не надо.
- Hayır, teşekkürler.
- Да уж.
Evet.
Да уж.
Öyle.
Да уж конечно.
Bilmiyormuşum demek.
Ну уж нет.
İmkânı yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]