Alıştım artık translate English
277 parallel translation
Gürültüye alıştım artık.
Ah, I get used to noises.
Alıştım artık.
I... used to what?
İyi olurdu Steve... ama tropiklere alıştım artık.
That would be nice, Steve, but I've sort of gotten used to the tropics.
Ama alıştım artık. İkinci katta teraslı bir apartman dairemiz var.
But I've gotten used to it.
Alıştım artık.
I've got used to it.
- Alıştım artık.
You get used to it.
Alıştım artık.
I'm getting used to it.
korkarım ama alıştım artık
Yes But I get used to it
Rahibe manastırında olan korkunç şeylere alıştım artık.
I'm familiar with the terrible things at the convent.
Ruhsal çöküntü ve takıntılarıyla yaşamaya alıştım artık.
I used to work for Jason before they were married. I've learned to live with her tantrums and her breakdowns. Breakdowns?
Alıştım artık.
Now it's better.
Sanırım alıştım artık.
I got the hang of it now.
Alıştım artık.
I have got used to it.
Buna alıştım artık.
I don't know, I'm used to it.
Benim her zaman paraya ihtiyacım var. Buna alıştım artık. Geleceğim çok parlak nasılsa.
I always need money l`m used to it. I have big prospects
- Alıştım artık.
I'm used to it. No.
Ama ben alıştım artık.
But I'm used to it.
Bunu düşündüm ve artık alıştım.
I thought it and got over it.
Burada hiç bu kadar alışveriş yapmamıştım. Ama artık ben de Macy'inin gedikli bir müşterisi olacağım.
I've never done much shopping here before, but I'll tell you one thing from now on, I'm gonna be a regular Macy customer.
Ama artık alıştım.
But I'm used to it now.
Artık alıştım.
I've gotten used to it.
Peder ben bu yollardan çok geçtim, artık alıştım.
Father, I've been through this so many times, it's like old home week.
- Artık alıştım.
- I get used to it.
Alıştım artık.
I'm used to it.
- Alıştım artık.
- I'm used to it.
Aslında artık bu halime alıştım.
I, on the other hand, internalize.
Artık alıştım.
I'm used to it now.
Paraya da, ihtiyarın tekbenciliğine de artık alışmıştım.
I was getting used to the money and the selfishness of the patient.
Artık tüm olan bitene öyle alıştım ki.
Now that I'm used to it.
Ya da artık herhangi bir şeyin seni etkilememesine alıştın mı?
Or are you so used to it by now that nothing really touches you?
Ben artık sakin, sessiz köy hayatına alıştım.
Now, I'm too used to a quiet simple country life.
Artık alıştım ama başlangıçta çok zordu.
I'm used to it now but it was hard to begin with
Buna da alıştığında artık uzun kayış kullanmaya başladım.
And when it were doin'that, I started it wi't'leash.
Bana yine hintyağı verdiler, ama anlasınlar artık neredeyse 20 yıldan sonra alıştım buna, etkisi olmuyor. "
They gave me castor oil again, but they should realize that after almost 20 years, I'm used to it. It has no effect. "
Artık ona iyice alışmıştım.
My eyes were looking for him as soon as I get on the stage.
- Evet ama artık yola alıştım.
I used to be a bounty hunter.
Hayır, artık alıştım.
No, I'm getting used to her.
Ona geri dön gitsin ben de artık alıştığım hayatıma geri döneyim.
Just get back together with her so I can go back to the life I'm accustomed to.
- Kesinlikle sayın baş komiserim. - Alıştınız mı artık?
Very good, colonel, very good.
Ama ben artık alıştım.
I'm getting used to it.
Artık alıştım.
I'm quite used to it by now.
Başta, benimle yatmak hoşlarına gidiyor. Ve sonra ışı bana hakaret ederek bitiriyorlar, alıştım, artık bana hiç tesir etmiyor.
At first they're glad to jump into bed with me, but afterward they start insulting me.
Alıştığınız rahat hayat artık sona erdi demek için geldim.
I'm here to tell you all that life as you know it has ended.
Bay Korshack, bu kızlar artık bizim geçmişte görmeye alıştığımız geleneksel kadın tipinin yerini mi alacak?
Mr. Korshack, do you think these girls will be replacing... what was thought of in the past as the conventional type?
Ev hâline alışmıştım. Düşünce şeklim değişmişti. Artık müziği... hiç düşünmüyordum.
I've been so locked in the home environment... and completely switched my way of thinking... that I didn't really think about music at all.
Size zahmet olacak ben artık bu hayata alıştım tanrı bana göz vermedi ama....... yinede okuma yazma öğreniyorum.
How does it matter? God has taken away light of my eyes
Alıştığımız aşırı lüks hayatı artık süremeyeceğiz.
I'm afraid the wacky, luxurious lifestyle we've become accustomed to is no longer.
Dişlerimi sayarak boşa zaman harcamam Hatta, sınırlı yaşamları olanlara lokomotiflik yapmayı da sevmem Ama artık alıştım.
I don't sit around and count what's left of my teeth. Hey, I don't even enjoy a good tractor-pull. Limited existence, but I've gotten used to it.
Artık yarım adam olmaya alışmıştım. Ama o gece gerçekten dibe vurdum.
I'd grown accustomed to being only half a man... but that night, I really hit rock bottom.
Demek istediğim, bu davranışlara artık alıştım.
Let'sjust say, I've become accustomed to being treated like a hypospray.
Çünkü her gün televizyonda, sinemada karşımıza çıkıyor. Ve biz de artık alıştık.
There's so much of it in films and TV, that we're getting used to it.
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık senin 35
artık gidebiliriz 26
artık korkmuyorum 38
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık gidebilirsiniz 36
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık senin 35
artık gidebiliriz 26
artık korkmuyorum 38
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık gidebilirsiniz 36