Artık değilsin translate English
2,888 parallel translation
Hayır, artık değilsin.
Not anymore.
Sen artık asker değilsin.
You're not a soldier, not anymore.
Tamam, artık insanlara yardım etmiyorsan o halde lanet bir kasaptan başkası değilsin.
Well, if you don't help people anymore, then all you are is a goddamn butcher.
Benim için Humprey'le olan maskaralığa devam etmek zorunda değilsin artık.
Don't have to keep up the charade with Humphrey for me any longer.
- Artık o adam değilsin.
- You're not that guy anymore.
İlaçlarını aldın mı diye artık merak etmeyeceğim, çünkü hasta falan değilsin!
You didn't pick up your prescription because you're not sick.
Lanet olası bıçaklarını topla, defol, artık şovda değilsin.
Pack your [beep] ing knives, get out, you're off the show.
Sen artık o kız değilsin.
You're not that girl anymore.
Artık resmi olarak uşağım değilsin.
You are officially not my servant anymore.
* Çünkü artık değilim * * Değilsin *
♪'Cause I am not ♪ ♪ You are not ♪
* Çünkü artık değilim * * Değilsin *
♪ I am not ♪ ♪ You are not ♪
Bunun hakkında bir şeyler yapabilirsin, artık çocuk değilsin.
Well, you can do something about it. You're not a child anymore.
- Yani artık patronum değilsin.
So you're no longer my boss.
Ama artık çocuk değilsin, Kenny.
But you're no longer a kid anymore, Kenny.
İIk başta güzel gidiyordu ama artık sikimde değilsin!
I was nice at first, but now I don't give a fuck!
Artık vermek zorunda değilsin.
Well, now you don't have to anymore.
Sen artık onun asistanı değilsin.
You're not her assistant anymore.
Artık yancı değilim ben. Sen de değilsin.
I am not a woodchuck anymore, and neither are you.
Artık küçük bir çocuk değilsin.
You're not a little kid anymore.
Bir yalanı yaşamak zorunda değilsin artık.
You don't have to live a lie anymore.
Gayrimenkul veritabanına bakarsan... - Artık benim müşterim değilsin.
If you could just look through your real estate database- - you're not my client anymore.
Eğer gidersen, artık bizim grubumuzda değilsin.
If you leave, you're no longer in our band,
Ve artık kaçakçı değilsin, donanma komutanısın.
And you're not a smuggler anymore, you're the high captain.
Artık benim kızım değilsin.
You're not my daughter anymore.
Artık kardeşim değilsin çünkü öldün.
If you weren't my brother, you'd be dead right now.
Artık küçük bir çocuk değilsin, lanet olsun!
You are no longer a little kid, damn it!
Sınıf arkadaşını hamile bırakan 15 yaşındaki delikanlı değilsin artık.
You are no longer the 15-year-old brat who got a classmate pregnant.
Şimdi ruhun vücudunu terk ettiğinde artık bedeninde değilsin.
Now, as your spirit leaves your body, you are not your body.
- Artık çemberin içinde değilsin.
- You're not in this fucking circle.
Söylemem gerek ki, artık 10 numara değilsin.
I'm just going to go out and say it- - you're no longer a perfect 10.
Artık öyleymiş gibi davranmak zorunda değilsin.
You don't have to pretend anymore.
Artık onu korumak zorunda değilsin.
You don't have to protect him anymore.
Artık yalnız değilsin.
You're not alone any more.
- Artık kraliçe değilsin, kardeşim.
You're not queen anymore, sister!
İyi de artık Bilgisayar sende değil ve sen eğitimli değilsin.
Look, you don't have the Intersect anymore, and you haven't been trained.
Artık bir kaplan değilsin.
You're no longer a tiger.
Artık onlardan daha iyi biri değilsin.
You're no better than them now.
Artık eskiden olduğun kişi değilsin.
That's not who you are anymore.
Bir otelde değilsin artık.
You're not in a hotel now.
Joe artık orduda değiliz. Ve sen komutanım değilsin.
You know, we're not in the service anymore, Joe, and you're not my commanding officer.
Vakada değilsin artık.
You're off the case.
Aslında aptal oyunlarıma dahil olmayacaksın çünkü artık bir adam değilsin.
Actually, you won't play along with my stupid games because you're no longer a man.
Artık sorumluluğumda değilsin Annie.
You're not my responsibility anymore, Annie.
- Artık telaşlı Lemon Breeland değilsin.
You are no longer uptight Lemon Breeland.
Zoe Hart üzerinde New York etkisi bıraktı, artık eskisi gibi değilsin.
ON : Zoe Hart has flipped some New York switch in you, and you are just not the same person anymore.
Artık bir köle değilsin.
Proof you no longer stand a slave.
Artık dünyanın lekesini sürmediği bir kız değilsin.
You are no longer a girl, unblemished by the world.
Çünkü artık yeterince burada değilsin.
Because you're not here enough any more.
Fark şu ki sen artık o çocuk değilsin Billy.
Difference is that you are not that kid, Billy.
Artık işler de yoluna girdiğine göre, görünmez olmak zorunda değilsin.
You know, now that things have been put right, you don't have to be invisible anymore.
Artık çocuk değilsin Charlotte.
You're not a child anymore, Charlotte.
değilsin 303
değilsiniz 26
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
değilsiniz 26
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık senin 35
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık senin 35
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34