Hepsi aynı translate English
2,964 parallel translation
Bana göre hepsi aynı.
They're all the same to me.
Sonra bir bakmışsın bir mahallenin hepsi aynı aileden.
And next thing you know, you've got an entire neighborhood of relatives.
Baştakilerin hepsi aynı.
Roof over the head all the same
Azzez'le beraber çekilmiş başka resimlerim de olabilir, hepsi aynı günden.
I may have more pictures of me and Azzez.
- Hepsi aynı adamdan.
All from the same guy.
Hepsi aynı ilâhi kitabından okuyor.
They're all singing from the same hymnal.
Düzenli ödemeler yapmış hepsi aynı miktarda.
She has a series of outgoing payments all for the same amount.
Bütün bu yarım kalan işleiın hepsi aynı noktaya çıkacak.
All these loose ends, they're all gonna lead back to the same place.
Evet. Sanırım hepsi aynı.
Yeah.I think we all have.
Hepsi aynı. John Lee, Lee Yun Seong değil. Ama Lee Yoon Sung, John Lee'nin kimliğiyle yaşıyor.
Same personal records, but John Lee isn't Lee Yoon Sung, while Lee Yoon Sung lived as John Lee.
Neden bu kadar çok aldın? Hepsi aynı değil mi?
Why would you have so many, cos they're all the same?
O adamlar, diskler, hepsi aynı yerden geldi.
Those men, the disks all came from the same place.
Karanlıkta hepsi aynı oluyor.
It all feels the same in the dark.
Hepsi aynı.
It's all the same.
Humusa bayılıyorum. Çünkü hepsi aynı renk ve oldukça yumuşak.
I like hummus'cause it's all one color.
Diğerlerinden farklı aroması olan bir tatlı var mı? Yoksa hepsi aynı mıdır?
Is there a certain flavor that's better than the others, or do all molds pretty much taste the same?
Enerjilerimizin hepsi aynı anda sebepsiz ve uyumsuz bir şekilde etrafta uçuyor.
Our energies are flying everywhere all at once with no rhyme or reason.
Hepsi aynı.
They are all identical.
Medine Anayasası'nın ilginç yanı tüm bu insanları tanıyordu, pagan Arapları ve Müslümanları, Ensarı ve Muhacirleri, ve şehirdeki Hıristiyanları hepsi aynı ümmetin, aynı milletin bir parçasıydı.
The interesting thing about the constitution of Medina is that it recognised that all these people, pagan Arabs as well as the Muslims, the Ansar and the Muhajirun, and the Christians in that city were part of the same Ummah, of the same nation.
Evet de hepsi aynı kızdandı Sammy.
Yeah, but they were all from the same girl, Sammy.
2011 için, CTS-V'de üç farklı tip mevcut hepsi aynı manuel şanzımanlı ve canavar süper şarjlı motorlu.
For 2011, the CTS-V is available in three body styles, all with the same manual transmission and monster supercharged engine.
Hepsi aynı şey!
It's all the same!
Bunların hepsi aynı.
Eh, they're all the same.
Hani arkadaştınız. Bende öyle düşünmüştüm ama yanılmışım. Hepsi aynı.
I thought you guys were friends finally that's what i thought as well... but i was wrong they're all the same... how could i forget?
Hepsi aynı giyiniyordu ve yüzleri kapalıydı.
They all dressed the same, and their faces were covered.
Hayır, hepsi aynı!
No, they're all the same!
Hepsi aynı.
They're all identical.
Siz rütbelilerin hepsi aynı doğrusu.
You Tier 1 boys are all the same.
Hepsi aynı Gloomhilda cadısı.
They're all the same, Gloomhilda.
İşletmeci sınıfı avukatların hepsi aynı.
Manager-type attorneys are all like that.
Hepsi aynı.
They're all the same.
Hepsi aynı çatalı kullanıyorlardı.
Which they all ate using the same fork.
Şöyle benzetelim eğer senin için notaları çalarsam bunun karşılında sen çok farklı tonları aynı anda alırsın bu da kendiliğinden birçok durumu hepsi bir yerde olmak üzere elde edilmesini sağlar ve tüm güçle çalışan kuantum bilgisayarı eğer sıfırla bir arasındaki değerleri depolarsan kesinlikle sınırsız işlem gücünde olacaktır.
The analogy would be if I played a chord for you Then you would get many different modes played at the same time, which would really correspond to many states being out there simultaneously all in one location and the full power of quantum computation, which is actually unlimited, in some sense, if you start to store all the values in between the zero and the one.
Hepsi Khartoum'a iki gün önce aynı uçakla gelmişler.
They all flew into Khartoum on the same flight two days ago.
Hepsi de birbirinin aynı.
We'd have to round up everyone who's dressed like him.
Ayrıca şirkete aynı suçlamadan dava açan 15 yeni müşteri getirdim ve hepsi de ödeme yapacak.
I did also manage to sign 15 new clients who are all suing for the same harassment, and they will be paying.
Kredi kartlarında ya da banka hesaplarında bir hareket yok ama öncesinde- - 2 milyon doların üzerinde para çekilmiş ve ve hepsi de aynı hesaba aktarılmış.
Well, there's no activity on the credit cards or the bank accounts, but going back to... Got a lot of cash withdrawals, over $ 2 million-plus, all transferred to the same account. Find me that bank.
Hepsi hikayeyi aynı açıdan bir günden fazla takip etmeyecektir.
They're not all gonna chase the same angle for more than a day.
Roxy'nin de aynısını yapmasını istiyorum, hepsi bu.
And I'd like to help Roxy do the same thing, that's all.
Üç haftalık periyotta hepsi de aynı rotaya toplanan 500 dağcı.
500 climbers all crowding the same route in the one three-week period.
Hani tutukevine giriyorlar,... aynı aletlere sahipler,... fakat hepsi silah aleti yapmak için farklı sanatlar icra ediyorlar.
You know, they... they move into the jail, they get the same items, but they all fashion different homemade shivs.
Boyama, nakış, şarkı söylemek, hepsi benim için aynı şey, samimi bir şekilde yaptıktan sonra önemi yok.
Painting, embroidering or singing, it's all the same thing to me, and it doesn't matter since when I've been doing it.
"Hepsi aynı davranışı, hoşgörüsüzlüğü, aşkın yenilgisini betimliyor" diyordu.
Intolerance, or the failure of love.
Pekala, Explorer'daki adamların hepsi aynı hikayeyi anlatıyor.
All right, same story from all the guys in the Explorer.
Karnında bebeği olan genç bir kadını düşünün yabanî bir fil tarafından saldırıya uğruyor ve oğlunun doğumu korkunç bir şekilde oluyor ama neslini gelecek kuşaklara aktarabiliyor hepsi de aynı kahpe feleğe lanet okuyor.
Consider that of a young woman, heavy with child, mauled by a ferocious pachyderm- - her son born hideously deformed, yet able to sow the seeds of future generations, all cursed to the same twisted destiny.
Hepsi, aynı ya da belki daha az çalışarak.
All while working the same or propably less.
Hepsi farklı yerlerde, aynı yeri işaret ediyordu.
Pointing in all different places.
Ve hepsi de aynı zamanda ölmüştü.
And all of them died at the same time.
Aynı şeyleri arka arkaya durmadan söylemeye devam ediyordu. Hepsi benim hakkımdaydı.
It kept on saying the same stuff over, and over and over, again it was all directed to me.
Hepsi altı köşeli ve simetriktir. Fakat şimdiye kadar aynı şekilde olan iki tane bulunmamıştır.
All have a six-fold symmetry but no two have ever been found with exactly the same shape.
Hayır, hep sen seçtin ve hepsi de aynıydı.
You always picked, and it was always the same.
aynı 191
aynısı 57
aynı senin gibi 61
aynı yerde 37
aynı benim gibi 51
aynı şekilde 90
aynı anda 52
aynı fikirdeyim 99
aynı zamanda 238
aynı adam 26
aynısı 57
aynı senin gibi 61
aynı yerde 37
aynı benim gibi 51
aynı şekilde 90
aynı anda 52
aynı fikirdeyim 99
aynı zamanda 238
aynı adam 26
aynı eski hikaye 16
aynı değil 21
aynı hikaye 17
aynı şey 224
aynısından 50
aynı şey değil 103
aynı saatte 29
aynı gün 23
aynı fikirde değilim 49
aynı fikirde değil misin 16
aynı değil 21
aynı hikaye 17
aynı şey 224
aynısından 50
aynı şey değil 103
aynı saatte 29
aynı gün 23
aynı fikirde değilim 49
aynı fikirde değil misin 16
hepsi 500
hepsi burada 182
hepsi bu 3203
hepsini 400
hepsi yalan 92
hepsi bu kadar 752
hepsi benim 57
hepsi bu mu 684
hepsi senin olsun 16
hepsi senin 86
hepsi burada 182
hepsi bu 3203
hepsini 400
hepsi yalan 92
hepsi bu kadar 752
hepsi benim 57
hepsi bu mu 684
hepsi senin olsun 16
hepsi senin 86
hepsini istiyorum 28
hepsi mi 80
hepsi o 61
hepsine 52
hepsi bitti 104
hepsi doğru 60
hepsi o kadar 88
hepsi geçti 70
hepsi gitti 84
hepsi senin hatan 61
hepsi mi 80
hepsi o 61
hepsine 52
hepsi bitti 104
hepsi doğru 60
hepsi o kadar 88
hepsi geçti 70
hepsi gitti 84
hepsi senin hatan 61