English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bılıyorum

Bılıyorum translate Spanish

317 parallel translation
Tabiatımıza aykırı bılıyorum ama biz de sana hediye aldık.
Sé que es insignificante Pero nosotros también Te trajimos un regalo
Anlamıyorum Bilimsel mantığı olan biri bilimi bırakmayı nasıl düşünür.
No comprendo-- - cómo alguien que posee una mente científica-- - puede llegar a pensar en abandonar la ciencia.
Her şeyden bıkıp sıkılıyorum.
Me harto de todo.
Böylece elimde bir adresle buraya geliyorum. Kızıl saçlı bir kadın beni ortadan kalkması gereken salağı ziyarete götürüyor. Orada bir içki içiyorum ve parmak izlerimi etrafa bırakıyorum.
Vengo a la ciudad, una chica me lleva a ver al que matarán tomo un coctel y dejo mis huellas.
Bu evi genç insanlara bırak. Katılıyorum.
Dejad que los jóvenes vivan aquí
Tetiği çekmeye hazır bir kanun kaçağı olduğunu anlayabiliyorum. Ama bir adam, masum bir kadın ve çocuğu öyle bir hayvanla bir başına nasıl bırakır bunu anlamıyorum.
Comprendo la insensatez de un bandido, o un renegado de gatillo alegre... pero cómo un hombre puede dejar a una mujer y un bebé... a solas con un animal así es algo que sencillamente no comprendo.
Zaman Çizelgesi 1 ) Evimden ayrılıyorum. 23.00 2 ) Irene'in evine varıyorum. 23.20 3 ) Junior, Irene'i evine bırakıyor. 23.35
Salgo de casa, 23 : 00 Llego a casa de Irene, 23 : 20 Junior acompaña a Irene a su casa, 23 : 35
En çok istediğim şeyden, yanında kendimi unutacağım tek kadından mahrum mu bırakılıyorum?
¿ Es que ha de negárseme lo que quiero sobre todo? Una mujer con la que pueda olvidar.
Seni iki yıl boyunca tek başına bırakıyorum.
Dos años te dejé solo.
DDT'ye karşı başarıılı oluyorlar, bu yüzden onları rahat bırakıyorum.
Les encanta el DDT, así que las dejo en paz.
Mücevherleri sana bırakıyorum belli olmaz, yatılı okula göndermek isteyebilirsin.
Le dejaré estas joyas por si le quiere enviar a un internado.
Niçin böyle göze batan bir şekilde hayatta bırakılıyorum?
¿ Por qué de entre tantos dejarme vivir a mí?
İstediğiniz kadar çok aday gösterebilirsiniz ve bu prosedürün nasıl işlediğini göstermek amacıyla geçici olarak kürsüyü bırakıyorum.
Pueden nominar a tantos como quieran, y para mostrarles cómo funciona esto, dejo la presidencia un momento.
Detayları ekibime... ve siz Ulusal Havacılık Klübü centilmenlerine bırakıyorum.
Dejaré que los detalles sean resueltos por mi personal... y ustedes, caballeros del Club Aéreo Real.
Daha önce de olduğu gibi yalnız bırakılıyorum.
Me quedaré sola, como antes.
İçkiler 2 $, 20 $'lık içki bırakıyorum.
Como las bebidas son a dos dólares, toma veinte.
Olayları yorumlamayı bırakıp,... gelecekte nasıl bir yola gireceklerini öngörmeye çalışıyorum.
Me veo limitado a interpretar los hechos y a intentar prever sus consecuencias.
Ama her tarafı nasıl karman çorman bırakıyor anlamıyorum.
No entiendo cómo puede tener esto tan revuelto.
Ben ikisini baş başa bırakıyorum ve ayrılırken onların bir kez daha yalnız kalabildikleri için mutlu olduklarını farketmemek elimden gelmiyor.
" Les dejo y me doy cuenta de que se alegran de que desaparezca... para poderse quedar a solas.
Tüm boşlukları doldurduğunu görerek... ve dokunuşunu ve kokunu hissederek... yüzünün her yerinde öpücüklerimi bırakarak ayrılıyorum.
Verte para llenar el vacío... y oler y tocar... y dejar mis besos sobre tu cara.
De ki ona Jacques Usta, bunun karşılığında benden ne isterse vereceğim. Marianne dışında istediği kişiyle evlenmesi için onu özgür bırakıyorum.
Dígale, Maître Jacques, que con eso, puede tener todo de mí, y que le doy la libertad de elegir quien quiera - fuera de Mariane.
Kılıcı bırakıyorum.
Bajaré la espada.
- Evet. - Nasıl atlattığınızı anlamıyorum.
Sí, Sra. B.
Onu çok dikkatlice bırakıyorum, ve olduğu gibi kalıyor, havada asılı.
La suelto con cuidado y no se cae, flota.
Burası bu kadar sıcakken kölelik nasıl vardı, anlamıyorum. Köleler işi bırakırlardı. "S.. tir be adam."
No sé cómo pudo haber esclavitud con el calor que hace aquí, pues los esclavos se habrían ido diciendo : " Eh, tío, que te jodan.
Sevgili arkadaşım, mütevazılığımı bir kenara bırakıyorum, yazıların mükemmel.
Oh, mi querido amigo, postergo humildemente tales consideraciones sobre su excelente literatura.
Bu işleri becerebildiğimi pek sanmıyorum ama... bazı eşyalarımı burada seninle bıraksam nasıl olur?
No sé si serviré para esto... pero, ¿ qué te parece si guardo... algunas cosas contigo?
B.A. söylediğin her şeye katılıyorum ama inan ya da inanma elimdekinin en iyisi sensin.
M.A., estoy de acuerdo con todo lo que dices,... pero aunque no lo creas eres lo mejor que tengo.
Doğru neyle serbest bırakılıyorum?
Es verdad y por favor, ¿ de qué se me acusa?
Çok para bıraktığını sanmıyorum çünkü kocası altı yıl önce ölmüştü ve ondan kalan parayla yaşıyordu.
No creo que haya dejado mucho dinero. Su esposo murió seis años atrás y ella vivió de lo que el dejó, sin hacer nada.
Hayır, arkamda bir iz bırakmadan Paris'ten ayrılıyorum.
No, irme de París sin dejar rastro.
Şimdi, zavallı günahkar yaşamımın sonuna varmış saçlarım ağarmış gençliğimde tanık olduğum olağanüstü ve korkunç olaylara dair gördüklerimi, bu parşömen üstünde bırakmaya hazırlanıyorum. Efendimizin doğumunun 1327. yılının sonuna doğru idi.
Habiendo llegado al final de mi vida de pecador con mi cabeza cana me preparo para dejar en este pergamino, mi testimonio de los maravillosos y terribles hechos que vi en mi juventud hacia finales del año de Nuestro Señor, 1327.
Pekala, bu faşist diktatöre burada işlerin nasıl yürüdüğünü göstermek için ilk gidecek kişiyi sizin kararınıza bırakıyorum.
Para que este dictador fascista vea cuál es nuestro sistema voy a dejar que Uds. decidan quién sale primero.
Neden olmasın, arka koltuğuma bıraktığı tüylerine bayılıyorum.
Me encanta el pelo de perro en mi auto.
Ona ılık sütünü veriyorum ve kendi haline bırakıyorum.
Bueno, yo sólo le sirvo la leche y lo dejo en paz.
10.000 dolar karşılığında Bay McCoy'u serbest bırakıyorum.
El Sr. McCoy está libre... bajo una fianza de 10.000 $.
Bırak üç yıl öncesini, ben dün geceyi bile hatırlamıyorum ki patron.
No me acuerdo de lo que hice anoche, imagínate hace tres años.
L. Angeles'a döndükten sonra bırakıyorum.
Vuelvo con vosotros a Los Angeles y nada más.
Yani, beş dakika yalnız bırakıyorum, kimlerle takılıyorsun.
Francamente. Te dejo cinco minutos y mira con quién te juntas.
Evet, zenci. Seni kekledim. Hadi ama B. Sana takılıyorum biraz.
sí, negro, lo era, te pillé vamos, B, ya sabes que estaba de coña
Tamamdır, Size iyi geceler... ve sizi hemşire Graves'in başarılı ellerine bırakıyorum.
Yo le deseo buenas noches, y lo dejo en las manos de la enfermera Graves.
Sanmıyorum ama öylelerse serbest bırakılırlar. Ne kadar ilkel.
Me sorprende una cosa.
B'Elanna, ben doktor değilim, ama, sana her ne yaptılarsa ciddi bir şekilde dayanıklılığının tükenmesine neden olduğuna inanıyorum.
B'Elanna... No soy doctor... Pero tengo que creer que cualquier cosa que te hayan hecho...
Bu b.ka bayılıyorum, sen de öyle değil mi?
Te encanta esta mierda, ¿ verdad?
Bu uçağı ve yolcuları rehin alıyorum Abu Jaffa serbest bırakılıncaya dek.
Sus pasajeros quedarán bajo mi custodia... hasta que Abu Jaffa... sea liberado de su cautividad.
Hayır, kılıbık olduğumu sanmıyorum.
No, no creo ser un nene de mamá.
Katılıyorum ama şu anda B'Elanna'yı bırakamam.
De acuerdo, pero necesito a B'Elanna.
Tekrarlıyorum, General Radek serbest bırakılıyor.
Repito, están liberando al General Radek.
Onu nasıl bırakıp buradan gittiğini anlamıyorum Anna.
Nunca habían estado separados antes, y preocupadísima por haberlo dejado. Realmente, Anna, no puedes contar con dejarlo nunca. Bueno, adiós, condesa.
Bir, oğlanı serbest bıraktım, baharda serbest seçimlere katılıyorum.
Uno, liberaré al muchacho y habrá elecciones en primavera.
Kibar davranın, kolumu bırakın. Tek başıma yürüyemiyormuşum izlenimine kapılıyorum.
Puedes soltarme el brazo, creo que puedo andar solo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]