Zamanla translate Spanish
4,528 parallel translation
Zamanla kendi kendine uçmada usta olacaksın. Biliyorum anneciğim, ama hemen öğrenmek istiyorum.
Ahora prestar mucha atención y ver cómo me muevo los brazos y las piernas a controlar mi vuelo.
Zamanla savaştaydık.
Luchábamos contra el reloj.
Zamanla olur.
Todo llegará.
- Evet. - Evet. Ayrıca bu erkeklik tarihinde zamanla denenmiş kestirmedir.
Disculpen, de verdad los hombres creen que el sexo es la respuesta para todo. ¡ Todas!
Canını sıkma, oldu mu? Zamanla düzelecek.
No te preocupes, está bien, vas a mejorar.
- Zamanla alışırsın. Merhaba tatlım.
Usted tendrá que ponerse al día material.
Büyük aşklar bile zamanla kaybolur.
Incluso los más grandes amores se desvanecen con el tiempo.
Umarım zamanla ve halkın desteğiyle politikacılara verilen yeterli teşviklerin yardımıyla gereken cesareti toplayıp yapılması gerekeni yaparlar.
Y espero que con el tiempo, debido al apoyo público a estas iniciativas, que los políticos tengan el valor para enfrentar a la industria de la forma en que realmente tiene que suceder.
Herşey zamanla değişir, ama bazı şeyler değişmez.
Todos se mueven, pero uno solo se detiene.
Zamanla geçmiş olacak bu yedi yıl dinleyin.
Cuando escuches esto, siete años habrán pasado.
Zamanla geçecek.
Con el desgaste.
Zamanla kör oldum, dünyaya bakmaya katlanamıyordum.
Cuando quedé ciego... no podía soportar mirar al mundo.
Herşey zamanla alakalı.
Ya era hora.
Zevkler zamanla tükenebilir.
Los gustos pueden cambiar.
Bu, zamanla başa çıkmanın bir yolu
Es una manera de enfrentar el paso del tiempo.
Bu geçmişimizle alakalı değil. Şimdiki zamanla alakalı.
No se trata de los EE.UU. pasado, se trata esta vez.
Zamanla anlayacaksınız.
En un tiempo sabrás apreciarlo.
Derken zamanla, başka bir yere bakmaya karar verdi.
Con el tiempo, decidió mirar hacia otro lado.
Şu an ne kadar kötü hissetsen bile zamanla her şey düzelecektir.
Todo mejorará. Incluso si se siente peor ahora.
Gözlerin zamanla alışır.
Tu visión se acostumbrará al final.
Belki de ama Peggy zamanla sevecektir.
Tal vez no, pero puede aprender a Peggy.
Zamanla olacaktır tabii.
O en el tiempo, seguro.
Uzun sürse bile bütün aileler zamanla yok olur.
Todas las familias desaparecen, incluso las más numerosas.
- Zamanla yarışıyoruz.
- Lo haremos a tiempo.
Zamanla üstesinden geliyorsun.
Terminas estas cosas a tiempo.
- Zamanla.
A tiempo.
Yada zamanla sen kendine alıyorsun çünkü herkesi tartıyorsun
Sólo se engrasan las manos cuando se peinan mutuamente.
Bence zamanla senin görevini belirleyebiliriz.
Pienso que con el tiempo, tal vez podamos redefinir tu rol.
- Zamanla daha çok.
Cada vez más.
Zamanla alışırsın, diye de eklemiştiniz.
"Te acostumbrarás a él".
Zamanla daha da kötü oluyor, söylesene.
Sólo empeora con el tiempo.
Zamanla oyun olmaz.
No hay que cambiar el futuro.
Zamanla oyun olmaz.
No hay que jugar con el tiempo.
Zamanla oyun oynayamazsın.
No juegas con el tiempo.
Hayır, zamanla yarıştı.
No, no, venció el reloj.
Ne demek "zamanla yarıştı"?
¿ Qué quieres decir con que venció el reloj?
Zamanla, anlarsın ya.
Supongo que con el tiempo...
- Zararlılar. Zamanla bazılarının vidaları gevşer.
- Las rutas, todas dejan una traza.
Bugün toplumumuzu kemirip bitirecek tahtakurdunu şereflendiriyoruz. ... zamanla bütün ırkımızı yok edeceğine insan kesin gözüyle bakıyor.
Hoy honramos al escarabajo de la muerte que maldice nuestra sociedad y en algún momento, estoy seguro, a toda nuestra especie.
İçkiyi yavaş yavaş, zamanla bırakmam gerek.
Tengo que dejar de beber de a poco, con tiempo.
Kafama olan şey, zamanla iyileşecek türden bir şey değil.
Lo que me pasó en la cabeza, no es algo que mejore.
Ama baştaki şok zamanla yok oldu.
Pero, ¿ sabes? El choque inicial ha desaparecido.
Baştaki şok zamanla yok olmamış.
El choque no ha desaparecido.
Zamanla büyür ama, değil mi?
Se hará más grande, sin embargo, ¿ no es así?
- Zamanla alışırsın dostum.
Eso es un gusto adquirido, amigo.
- Centilmenlik zamanla öğrenilir.
Ser un caballero es algo que se aprende.
Şansı yaver giderse, gut zamanla azalır ve yeniden yürümeye başlar.
Con un poco de suerte, la gota disminuirá... con el tiempo y sera capaz de caminar de nuevo.
İlki en zorudur ama zamanla alışırsın.
El primero es malísimo pero te acostumbraras.
İlk hamilelik testimi aldığım zamanla ilgili bir şey anlatayım mı?
¿ Te cuento la historia de cuando compré mi primera prueba de embarazo?
Elbette kayalar zamanla aşınır, özellikle de insani iklimlerde, yani sonsuza kadar değil.
Claro, las rocas envejecen con el tiempo, en especial en climas humanos, entonces no duran para siempre.
Erkeklerin zamanla neye tahammül edeceğini kim bilir?
¿ Quién sabe lo que los hombres tolerarán con el tiempo?
zamanlama 22
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37