Zamanımız bol translate Spanish
103 parallel translation
Zamanımız bol.
Tenemos mucho tiempo.
- Hadi, Scrub. Nasılsa zamanımız bol.
- Vamos, Scrub, hay mucho tiempo.
- Acele etme canım, zamanımız bol.
- Despacio, hay tiempo de sobra.
- Tabi, zamanımız bol nasıl olsa!
Claro, nos sobra el tiempo.
Şu an sükunet var ve zamanımız bol.
Ahora todo está en calma y hay tiempo todavía.
Elbette. Zamanımız bol.
Por supuesto, hay tiempo.
Zamanımız bol.
Tenemos tiempo.
Zamanımız bol, Alexander.
Tenemos mucho tiempo, Alexander.
Zamanımız bol.
Hay tiempo, ¿ no?
- Zamanımız bol, Bay Levinsky.
- A su debido tiempo, Sr. Levinsky.
Zamanımız bol.
Tomémonos nuestro tiempo.
Zamanımız bol.
Aún hay tiempo suficiente.
- Nasılsa zamanımız bol değil mi? - Doğru.
- Tenemos todo el tiempo del mundo.
Onun işi hemen bitmeyeceği için zamanımız bol.
Ya era hora que mi hermana viera lo que es bueno para ella.
Telaş etme, zamanımız bol.
No te preocupes, tenemos tiempo de sobra.
Zamanımız bol mu?
Tenemos un montón de tiempo?
Bol bol zamanımız var.
Tenemos mucho tiempo.
bol zamanımız var.
- Ojalá podamos con esto. - Tenemos tiempo suficiente.
- Bol bol zamanımız olsa olurdu.
- Sí, si tuviéramos mucho tiempo.
Zamanımız var. Zamandan daha bol bir şeyimiz yok, değil mi Kaptan?
Tenemos todo el tiempo del mundo, ¿ verdad, capitán?
Biz ve çocuklarımız için iyi bir toprağa bol suya ve zaman geçirecek oyunlara sahibiz.
Nosotros y los chicos, buena tierra... agua en abundancia, buena caza.
Bol zamanımız var. Bir süre hiçbir yere gitmiyorsun.
Tenemos tiempo y Vd. no irá a ningún sitio.
Geleceğinizi biliyorduk, parayı kasabadan çıkarmak için bol zamanımız oldu.
Sabíamos que vendrían Así que tuve tiempo para Sacar todo el dinero del pueblo...
Limandan çıktıktan sonra, tanışmak için bol bol zamanımız olacak Bay Kyle.
Cuando salgamos del puerto, tendremos tiempo de sobra para conocernos.
Bol bol zamanımız var.
Tenemos todo el tiempo que queramos.
O iş için bol bol zamanımız var.
El tiempo no apremia.
Bol bol zamanımız var.
Hay tiempo.
Bol zamanımız var.
Hay mucho tiempo.
Oldukça bol zamanımız var.
Tenemos tiempo de sobra.
Onu boğulmaktan kurtarmak için kafasını bulaşık suyundan çıkardığımız zamanı hatırlıyor musunuz?
¿ Recuerdas cuando le sacamos la cabeza del bol de agua para que no se ahogara?
- Bence yaşlanıp ele ayağa düşmeden önce hala bol zamanımız var.
Aún estamos a tiempo de volver a empezar.
Nick, bol bol zamanımız var.
Nick, tenemos mucho tiempo.
Zamanımız bol.
Lo haré en mi tiempo. Hay muchas clases de tiempos.
Hatalarımızı tekrarlamak için çok bol zamanımız var.
Tenemos muchísimo tiempo.
- Bol bol zamanımız var.
- Tenemos todo el tiempo del mundo.
Onlar gelmeden önce anlaşmayı bitirmek için bol bol zamanımız var.
Tenemos tiempo de ultimar el trato.
Bol bol zamanımız var.
Ciertamente tenemos mucho tiempo.
Biliyormusun, O Red'i rahatsız ettiği kadar beni rahatsız etmiyor... ve onun zamanı bol, yılbaşının gelişi... ve yanlızca yarım gün çalışması.
Oh, sabes, a mi no me molesta tanto como a Red. Encima él está muy tenso porque se acerca la Navidad y sólo trabaja medio tiempo.
Cinayet kurbanımızın zehir raporunu yolladığım zaman bol miktarda buldum.
Encontré bastante cuando realicé el examen toxicológico del cadáver.
Bana geleceği düşünmem için bol bol zaman verdiniz. Ne yaptınız? Gelmeden şuradaki Çin lokantasına mı uğradınız?
Me habéis dado tiempo de sobra para pensar en el futuro. ¿ Os parasteis a cenar?
- Bol bol zamanımız var.
- Hay tiempo de sobra.
İşten el çektirildiğimize göre bol bol zamanımız var.
Tendremos mucho tiempo ahora que nos envíen al área administrativa.
Parti için bol zamanımız olacak.
, llegaremos con tiempo de sobra a la fiesta.
Daha sonrası için bol zamanımız olacak, ne demek istediğimi anladın mı?
Hay mucho tiempo para eso después. ¿ Sabes a lo que me refiero?
Sabah olanları açıklamak için bol zamanımız olacak
Hay mucho tiempo para explicar lo que sucedió... por la mañana.
Peki, Soho Grand'de kalıyoruz... - ve Yeni Sanat müzesi şehir merkezinde... demek arabanın 6 : 30'da orada olması gerek... ki trafikte beklemek için bol bol zamanımız olsun.
Bien, nos quedaremos en el Soho Grand y el Museo de Arte Moderno está en el centro eso significa que el coche debe estar a las 6.30 tenemos mucho tiempo para llegar a pesar del tráfico.
Buna bakmak için daha sonra bol bol zamanımız olur.
Ya tendremos tiempo de estudiarlo.
Biliyor musun, Küba'da her zaman gün ışığımız bol oldu.
Sabes... en Cuba siempre tuvimos mucha luz.
Marwan'ın yanına gitmemiz için hâlâ bol miktarda zamanımız var.
Aún tenemos mucho tiempo para alcanzar a Marwan.
Bunu avukatımıza açıklamak için oldukça bol zamanımız olacaktır.
Vamos a pasar un buen tiempo explicándoselo a nuestro abogado.
Clark, zamanımız çok bol sanıyoruz sonsuza dek yaşayacağımızı sanıyoruz, ama bu doğru değil.
Clark, creemos que tenemos todo el tiempo del mundo que viviremos para siempre, pero no es cierto.
bologna 19
bol şans 369
bölüm 137
bol şanslar 63
bölümü 16
bölüm 2 32
bölüm 3 28
bölümün sonu 16
bölge 121
bölüm 1 42
bol şans 369
bölüm 137
bol şanslar 63
bölümü 16
bölüm 2 32
bölüm 3 28
bölümün sonu 16
bölge 121
bölüm 1 42
bölüm 5 16
bolland 25
bolivya 30
bölük 130
bolonya 19
böldüğüm için özür dilerim 27
böldüğüm için üzgünüm 45
bölge savcısı 19
bolie 36
zamanı 41
bolland 25
bolivya 30
bölük 130
bolonya 19
böldüğüm için özür dilerim 27
böldüğüm için üzgünüm 45
bölge savcısı 19
bolie 36
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37