English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Z ] / Zamanım var

Zamanım var translate Spanish

5,985 parallel translation
Hayır, hâlâ zamanım var!
No. Aún tengo tiempo.
Çok fazla boş zamanım var ve sevgi dolu bir yuva sağlayabilirim.
Tengo mucho tiempo libre, y sé que puedo ofrecer un hogar amoroso y estimulante.
Ne kadar zamanım var?
¿ Cuánto tiempo tengo?
Çok boş zamanım var.
Tengo todo el tiempo del mundo.
Ne kadar zamanım var?
¿ Cuánto tiempo me queda?
Benim büyük gösterimden önce zamanım var.
Yo puedo antes de que comience mi presentación.
Onu öldürmek için yeterince zamanım var.
Tengo suficiente tiempo para matarla.
Bunun ne zaman çekildiği hakkında hiçbir fikrin var mı?
Fotografiabas mi vida. ¿ Tienes idea de cuándo la tomaste?
Bunun ne zaman olacağına dair bir fikrin var mı?
¿ Alguna idea de cuándo podría ser?
O zaman sen gittiğine göre, Sainz Eczacılık satışı ile ilgili taslak hazırlaman için sana ihtiyacım var.
Ya que te vas, necesito que tú redactes un borrador para la venta de la farmacéutica Sainz.
Planı dinlemek için yeterli zamanın var mı?
¿ Tienes tiempo para oír cuál es el plan?
Sana ihtiyacım var geri zekalı turtam! O zaman varım galiba.
¡ A ti, estúpido Pop-Tart! Entonces supongo que estoy de acuerdo.
Ne zaman bu adam / kadın şeyi var, bir takım üzerinde, bu sadece herşeyi batırıyor.
Cuando tienes esa cosa de hombre / mujer en un equipo, solo lo echa todo a perder.
Ne kadar zamanımız var?
- ¿ Cuánto tiempo nos queda? - Sarcófago.
Bu kadar zaman geçmesine rağmen hala söylememe gerek var mı?
Después de todo este tiempo, ¿ tengo que decirte por qué te necesito?
- Hey, Castle, biraz zamanın var mı?
- Oye, Castle. ¿ Tienes un minuto?
O zaman bu çöplükten başka gidecek daha iyi bir yer var mı?
Entonces, ¿ qué mejor lugar para estar que en un basurero?
Ve midem de yeni takıntım için her zaman yer var :
Y siempre me queda espacio... en el estómago para mi nueva obsesión :
â ™ ª Biraz zamana ihtiyacım var â ™ ª â ™ ª Birazcık zaman â ™ ª â ™ ª Bazı şeyleri iyice düşünmek için â ™ ª
* Tengo que tomarme un poco de tiempo * * Un poco de tiempo * * Para pensar las cosas *
O zaman yatağımın altında bir bozayı var.
Entonces debe haber habido un oso pardo debajo de mi cama.
50 dinardan başlatalım o zaman. Var mı 50 dinar?
Empecemos la puja en 50 denarios. ¿ He oído 50 denarios?
Şey olduğu zaman yaptığım bir şey var... hissettiğimde.
Hay una cosa que hago cuando... me siento mal.
Biliyorsun senden her zaman hoşlandım, ve açıkça senin de bana karşı hislerin var.
Sabes que siempre me has gustado, y evidentemente tú sientes algo por mí también.
Biraz da genetikten konuşalım. Zamanın var mı?
Bueno, ahora hablemos de genética. ¿ Todavía tienes tiempo?
Zamanımız var.
Podemos tomarlo con calma.
Bir zaman makinesine ihtiyacımız var, Patron.
Bueno, jefe, vamos a necesitar una máquina del tiempo.
O zaman bakmaya devam. Değişiklik var mı?
Entonces sigamos escarbando. ¿ Algún cambio?
Yazlığım var. Bir, iki veya üç günlüğüne gidebiliriz. Kızım olmadığı zaman tabii.
Podríamos ir a pasar dos o tres días a mi casa de campo cuando no tenga a mi hija y tú... no sé...
Sayın Yargıç, zamanınız var mı?
Señoría, ¿ tiene un momento?
Bir buçuk saat zamanımız var.
Bueno, tenemos, como una hora y media.
Konuşmak için zamanın var mı?
¿ Tienes tiempo para hablar?
- Çok az zamanımız var.
Tenemos muy poco tiempo.
Onu bu dünyaya döndürmek ve diriltmek için kısıtlı bir zamanımız var. Bunu yapmak için bana ihtiyacın var evlat.
Tenemos un tiempo limitado para resucitarle y traerle de vuelta, y por eso, vas a necesitarme, chico.
Tartışmayı bırakıp, birlikte çalışacak kadar yeterli zamanımız var. Biraz daha buz getirin lütfen.
El suficiente para dejar de discutir y empezar a trabajar, trae más hielo, por favor.
Perşembe akşamı bir yemek var, ve adaylığımı o zaman açıklayacağız.
Hay una cena el jueves por la noche, y ahí es cuando vamos a anunciar mi candidatura.
Az zamanımız var.
Tenemos poco tiempo.
Yemek ve kaynaklarımızın ne zaman biteceğine dair bir takvimi var.
Sí, tiene un calendario de cuándo se acabarán la comida y los recursos.
Şimdi sadece zamanımız var.
Ahora apenas tenemos tiempo.
O zaman, içmek için sabırsızlandığım bir şişe çavdar viskisi var.
Me gustaría echar mano. Venga.
- Wilfred, daha çok zamanımız var.
- Wilfred, tenemos tiempo de sobra.
Bir düşünelim, zaman makinesi için plütonyuma ihtiyacım var.
Veamos, necesito plutonio para la máquina del tiempo.
Yani o zaman ben haklıydım, fakat ne var biliyor musun?
Asi que, yo estaba en lo cierto, pero ¿ sabes qué?
Çok zamanımız var ve şimdilik olmam gereken başka yer de yok.
Tenemos tiempo. No tengo que estar en ningún sitio hasta más tarde.
- Zamanınız var mı?
¿ Tienen un minuto?
Birleşme hakkında konuşmak için zamanın var mı?
¿ Tienes un momento para hablar de esto de la fusión?
- Sonra konuşmak için zamanın var mı?
¿ Tienes tiempo para un charla?
Daniel'ın fikrini değiştirmek için hâlâ zamanımız var.
Aún hay tiempo de hacer cambiar de opinión a Daniel. Buena suerte con eso.
Detone olarak Imagine Dragon söylemenden hoşlanmadığımdan değil ama tekrar ne zaman araba alacağına dair bir filrin var mı?
No es que no me guste oírte desafinar a los imagine dragons, ¿ pero alguna idea de cuando vas a volver a tener tu coche?
O zaman David Ridges'a canlı ihtiyacım var.
Entonces necesito David Ridges vivo.
Yarın senin erken gitmen gerekir, o zaman ben imzalarım. İmza var.
Mañana llegarás temprano, y firmarás por mi es solo una firma
Alışmak için zaman ihtiyacın var mı?
¿ Necesitas tiempo para instalarte?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]