English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir kişi

Bir kişi translate French

11,960 parallel translation
Burada onları inandırabilecek tek bir kişi var.
Il y a une personne ici qui peut les mettre en confiance.
Bugün bir kişi eksik kovacaksınız işte.
Vous avez une personne de moins que vous aurez à virer aujourd'hui.
Fakat Sinjin Grup'tan 119'u başka bir kişi daha aramış.
Mais en fait, il y a eu un autre appel avant ça.
- Bir kişi gruba homoseksüel birini öldürme emrini veriyor. - Tamam.
Le groupe reçoit l'ordre de tuer un homosexuel, ça fait un.
Bir kişi homoseksüel birini öldürme emri alıyor.
Le groupe doit tuer un homosexuel.
Sıkıntı çeken on kişiye yardım edip saygınlık kazanmak isteyen mi yoksa bir kişiye sessiz sedasız yardım edip böbürlenmeyen kişi mi?
Est-ce la personne qui en aide dix et s'en vante, ou bien celle qui n'en aide qu'une et se tait?
O halde, belki fazla yemeklerden biri Dan bir diğeri de Madam "X" içindi. - Bu da bize bilinmeyen bir kişi bırakıyor.
Peut-être qu'un des repas supplémentaires était pour Dan et l'autre était pour madame "X".
Böyle bir fedakarlıkta bulunan bir kişi gördüm, o da babandı.
Je n'ai connu qu'une personne prête à faire ce genre de sacrifice, et c'était ton père.
Bugün senin taç giymeni görmek için burada olamayan tek bir kişi var.
Il y a quelqu'un qui ne pouvait pas venir pour voir ton couronnement.
Ama içlerinden yaşayacak bir kişi seçmezlerse... 10 Bin onlardan biri bile değil ki.
Sauf s'ils choisissent que certains vont survivre Et 10K n'est pas l'un des leurs.
Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama bir kişi işgale karşı yapılan meşru isyan hareketi ile apaçık yapılan terörizm arasındaki farkı ayırt edebilmeli.
Je déplore toute forme de violence, mais il faut toujours distinguer la révolte légitime contre l'occupation du terrorisme pur et simple.
Saul sadece bir kişi için bu kadar riske girebilir.
Il n'y a qu'une personne pour laquelle Saul prendrait autant de risques.
Burada ancak bir kişi için yer var, bırak ikiyi.
Il y a à peine de la place pour une seule personne.
- Tek bir kişi tarafından yapılmış.
Fait par une seule personne.
- Bütün bunları bir kişi mi yapmış?
Une personne a fait tout cela?
Ben bir fikre körü körüne bağlanan kişi değilim. - Ben o fikri göklere çıkaran kişiyim.
Je ne suis pas un suiveur mais un meneur.
İçinde kötü bir his olan tek kişi ben miyim?
Je suis la seule à avoir un mauvais pressentiment sur tout ça?
Adaletin Rozeti'nin bir odası var ama ancak birkaç kişi götürebilirim.
Il y a la place à "Badge of Justice", mais je ne peux prendre que quelques personnes.
Özel bir duyuru, son iki yıldır bu soruşturmayı yürüten kişi olarak çoğu zaman tek başıma...
Sur un plan plus personnel, après avoir poursuivi cette enquête pendant deux ans, plus souvent que sur ma propre...
Bir zombi tarafından ısırılıp hayatta kalan tek kişi o.
C'est le seul humain connu pour avoir survécu une morsure de zombie.
6 kişi ve bir Murphy ile karşılaştılar.
Ils rencontrent 6 survivants et un Murphy.
Bir önceki cinayette suçu işleyen kişi içine kapanık ve toplum kurallarının dışında yaşayan biri.
Je pense que celui qui a fait ça a pris sa retraite et vit en dehors des normes de la société.
Yasak bir ilişkiniz olduğunda yatakta sizden başka iki kişi daha olur derler bilir misiniz?
On dit que quand vous avez une liaison, qu'il y a deux autres personnes au lit avec vous.
Onun yasak bir ilişkisi olduğunda onun yatağında 300 milyon kişi oluyor. Bütün Amerika halkı.
Quand il a une affaire, il y a 300 millions de personnes au lit avec lui... le public Américain.
Ülkede yatıp kalktığı için yargılanabilecek bir tek kişi varsa eğer o da Fitzgerald Grant'tir.
L'homme, le seul homme dans ce pays que vous pouvez poursuivre pour coucherie est Fitzgerald Grant.
Güvenliği kıran kişi bir çeşit küçülme teknolojisine sahip yetişkin bir erkek.
L'intrus est un individu de sexe masculin. il a une sorte de technologie qui lui permet de rapetisser.
Kadın da, " Bugünlerde elimizde bir sürü kişi var.
tu vois qui c'est? Et là elle lui dit : " on a un peu de
- Bu yerinde bir endişe, Colleen çünkü Reggie diyor ki, Cochran'ların arabasına sızmak için ona gelen kişi sizmişsiniz...
C'est une inquiétude légitime, Colleen, car Reggie dit que la personne qui lui a demandé de pirater la voiture des Cochrans, c'était vous...
- Bir günde kaç kişi geliyor kampa?
Combien de personnes recevez-vous par jour?
Dün bin kişi geldi. O yüzden ziyaret için iyi bir zaman değil.
Hier, c'était un millier, donc ce n'est pas le meilleur moment pour une visite.
Ama Kayla'yı kaçıran kişi fotoğrafı sizin adınızla etiketledi. "Kayla Weber'ı bul." diye bir etiket daha eklenmiş.
Mais le kidnappeur de Kayla vous a identifié sur cette photo, en ajoutant le hashtag "TrouverKaylaWeber".
Şuna cevap ver o zaman, kişi başı 70 bin dolar Laura veya Rachel hayatından bahsediyor olsaydık da harika bir teklif olur muydu?
Vous me dites que d'accepter 70,000 $ par personne serait un arrangement convenable si on parlait de la vie de Laura ou de Rachel?
Bir zombi ısırığına maruz kalıp hayatta kalabilen tek kişi o.
Il est le seul humain à avoir survécu à une morsure de zombie.
Jack Spaniard sürüsünden bir iğne darbesi ile ateş başlıyor ve içinde büyüyen paranoya ile kişi giderek canileşiyor, ta ki ölene kadar.
Une piqûre de Jack Spaniard suscite une fièvre, apportant avec elle la paranoïa qui se transforme en férocité jusqu'à ce que la mort survienne.
-... bir önemi yok. - Geçen gün anlattığın hikâyeyi göz önüne alacak olursak büyük ihtimalle çok iyi tanıdığın o kişi de kendisine aynı şeyleri söylemiştir.
- C'est dans la continuité de l'histoire de l'autre fois, et c'est probablement ce qu'une personne que vous connaissez très bien se disait
Mikaelson ailesinin yörüngesine girmiş ama bir şekilde hikayeyi anlatacak kadar... hayatta kalmış üç kişi, her birimiz yara konusunda nasibimizi almışız.
Trois âmes coincées dans l'orbite de la famille Mikaelson et pourtant, qui ont réussi à survivre pour raconter l'histoire, bien que nous ayons tous eu notre part de cicatrices.
Hayatında gayri meşru bir çocuktan başka bir şey yapmamış biri olmaktansa bu kişi olmayı tercih ederim.
Je préfère être ça plutôt qu'un garçon immature qui n'a rien accompli dans sa vie en dehors d'être un père pour un enfant illégitime.
Elbette bir melez aramızda hayatı Original ailesine bağlı olmayan tek kişi.
Une hybride, bien sûr, la seule parmi nous dont la vie ne dépend pas de la survie de la famille originelle.
Heryönüyle olduğum kişi ise, Galaktik federasyon adına aşırı-gizlenmiş bir ajan ve sizler ise aranan suçlaların olduğu bir grupsunuz ve bu binanın etrafı belli bir anlamda çevirildi.
De bien de façons ce que je suis vraiment c'est un agent infiltré de la fédération galactique, et vous êtes des criminels recherchés, et tout le bâtiment est, dans un certain sens, encerclé.
İki kişi yaya geçidinde birbiriyle çarpışır kimsenin hatası yoktur tamamen bir kazadır.
Deux personnes se heurtent sur un trottoir... et ce n'est la faute de personne, juste un simple accident.
Yüzyıllar boyunca seni hayal ettim karanlık okyanustaki parlak ışığım umutsuzluğu benimkine benzeyen bir soy ve aşkı hayatımın hiç bir döneminde hissetmediğim bir neşe veren kişi.
Au cours des longs siècles, Je rêvais de toi ma lumière dans un océan d'obscurité, un vampire dont le désespoir reflétait le mien et dont l'amour me faisait ressentir une joie que j'ai pas ressenti depuis.
- Yaptım, bir kişi.
Un.
... gizlice internete yüklenen bir videoya karşılık yüzlerce kişi toplanıyor. Rus konsolosluğundan birinin cinayet ve adam kaçırmayla suçluyorlar.
... où des centaines de personnes se sont rassemblées en réponse à une vidéo postée en ligne anonymement, accusant un dignitaire Russe de meurtre et d'un possible enlèvement.
Havaalanındayken Vasily'den bir telefon geldi ama hattın öbür ucundaki kişi Vasily değildi.
J'ai eu un appel de Vasily sur le tarmac, sauf que ce n'était pas Vasily au bout du fil.
- ıki kişi Ahmed'i bir arabaya götürdü.
Deux hommes ont fait monter Ahmed dans une voiture.
Soytarının teki, umarım bu kişi sen değilsindir Dar 12 yıllık itinalı bir işi mahvetti.
Quel enculé de clown... et j'espère que ce n'était pas toi, Dar... qui anéanti 12 années de dur labeur.
Bir çok kişi görünmez ve acımasız bir zehir tarafından ölecektir.
Des tas de gens mourront par un poison invisible et impitoyable.
Danışmanı olduğunuz kişi kitle imha silahı saldırısıyla ilgili bir depoda bulundu teröristlerin tehdit savurduğu teknolojide uzmanlığınız var.
Votre maitre de thĂ ¨ se se trouve Ă la zone de transit pour une attaque Ă l'arme de destruction massive imminente, Vous avez des compétences dans la technologie que les terroristes menacent d'utiliser.
Bildiğim bunların arkasında olan kişi, çok güçlü ve CIA içinde çok kirli bir analist.
Ce que je sais c'est que La personne derrière ça est très puissante et est un analyste de la CIA.
HIVE adındaki bir organizasyon adına Hayaletleri kontrol eden kişi kendisi.
Il contrôle les Ghosts au nom d'une organisation connue comme RUCHE.
Mahkemede daha çok kişi buldum ve markette de bir düzine daha.
Matt : Je trouve plus au palais de justice et une autre douzaine au supermarché.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]