English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir kere bile

Bir kere bile translate French

966 parallel translation
Eğer soğuk algınlığına yakalanır, ya da burnunu bir kere bile çekerse hepinizi kulaklarından astırırım!
S'il prend froid ou s'il a le nez qui coule, tu seras pendue par les oreilles! S'il tousse, tu seras écartelée.
Bir kere bile mi? Bu kadar yıllık deneyiminde?
Vous savez tout, hein?
Bugün çok zarafet gösteriyorsun. Saatine bir kere bile bakmadın.
Bravo de ne pas avoir regardé l'heure.
20 yıllık gösteri dünyası hayatımda, bir kere bile yanıldığımı söylemedim.
ça ne m'est encore jamais arrivé. C'est lui que ça regarde.
Tam akıllı bir adama bir türlü rastlayamadım. Bir kere bile.
Jamais un qui soit malin jusqu'au bout.
Üç ay boyunca beni bir kere bile aramadın.
T'es parti depuis 3 mois et pas un mot de toi.
Bir kere bile telefon etmedin!
Pas un coup de fil, rien!
Ona bir kere bile dokunmadım!
J'ai pas touché à cette fille.
- Hayır, bir kere bile düşünmedin
A d'autres.
Sağlığı konusunda bir kere bile endişesi olmamıştır.
Sa santé ne l'inquiétait pas le moins du monde.
Ordudayken onu bir kere bile kullanmadım.
Je n'ai jamais tiré avec.
Keşke ona bir kere bile olsa gözlük taktırma imkanımız olsaydı.
S'il y avait une façon de lui faire essayer juste une fois ces lunettes...
Guy, Arkadin'le senin hakkında bir kere bile konuşmadım.
Je n'ai rien dit sur toi à Arkadin.
Adamlarının Ant Tepesini alabileceğini bir kere bile söylemedin.
À aucun moment vous n'avez dit que vous prendriez la colline.
Bir kere bile yüzlerine bakmadın. Ne yüzü?
Encore moins leurs visages.
Babaların kuyruğu olur mu? Bir kere bile oğlunu görmek için ortaya çıkmadı.
les papas? ne serait-ce que pour voir son propre fils.
Hal hayatında bir kere bile ateş etmemiştir.
Il n'a jamais tiré de sa vie.
20 yıldır bir kere bile denize girmedi. Bir kere bile.
En 20 ans, il n'a pas mis le pied dans l'eau.
Bir kere bile görmediğin bir kadını niçin satın almak istiyorsun?
Pourquoi achèteriez-vous une femme que vous n'avez jamais vue?
Ama hiç, bir kere bile kendinden söz etmedi.
Jamais il ne me parlait de lui.
Bir kere bile ziyaret etmedi.
Elle ne m'a même jamais rendu visite.
Bağırdığım zaman gözlerini kırpmadı. - Bir kere bile!
Quand j'ai crié, elle n'a pas bougé d'un cil!
111 maç kazandım. Bir kere bile hile yapmadım.
J'ai gagné 111 combats sans chiqué.
17 yılda bir kere bile...
Pas une plainte en 17 ans.
Hiçbir zaman, bir kere bile olsun doğduğum yerle gurur duymamı sağlamadılar.
Ils ne m'ont jamais donné l'occasion d'être fier d'être né là-bas.
Bu güne kadar, 7 adam öldürdüm ve 11 tanesini de elimden zor kurtuldu ve bir kere bile yaralanmadım.
À ce jour, j'ai tué 7 hommes, et amenés 11 autres près de la mort, et je n'ai jamais été blessé.
Bu güne kadar, 7 adam öldürdüm ve 11 tanesini de elimden zor kurtuldu ve bir kere bile yaralanmadım.
À ce jour, j'ai tué 7 hommes, amené 11 autres aux portes de la mort, et je n'ai jamais été blessé.
Bir kere bile dans etmedik.
On n'a pas dansé une seule fois.
Bir kere, bir kere bile tüm yıllarımız boyunca, gözünde bir damla yaş görmedim. Hiç ağladığını görmedim.
En vingt ans, je n'ai jamais Vu une larme dans tes yeux...
Bir kere bile atlarsan her şey berbat olur.
Si t'en rates une, c'est comme si t'avais rien fait.
- Hiç seviş... - Tek bir kere bile.
- Il n'a jamais...?
Hayatın boyunca bir kere bile şehvetli hislere kapılmadın, öyle mi diyorsun?
De toute ta vie, tu n'as jamais eu de pensées érotiques?
Şimdiye kadar altı yedi defa Mardi Gras'a gitmeye kalkışmışımdır. Bir kere bile eyalet sınırını geçemedim.
Vous savez... j'ai dû partir pour le carnaval six ou sept fois... sans janais dépasser la frontière de l'Etat.
Kış gelene kadar diğerini bir kere bile giymezsin zaten.
Tu ne les portes l'une sur l'autre qu'en hiver.
Ben 30 yıldır şehirdeyim ve bir kere bile kötü, açgözlü taş kalpli, haris bir paragöz olmaktan pişmanlık duymadım.
Je travaille en ville depuis 30 ans et je n'ai jamais regretté d'être un vieux grippe-sou cupide et sans pitié...
Hayatım boyunca böyle bir binada çalıştım ve bir kere bile olsa...
J'ai moi-même travaillé toute ma vie dans un building semblable... et je n'ai jamais une seule fois- -
Ayrıca şu altı haftadır bir kere bile dolandırmadı bizi.
Encore une chose. En six semaines, il ne nous a pas roulés, pas une fois.
Bir kere bile!
Jamais!
Onu bir kere bile sevmiş olduğunu sanmıyorum.
Elle n'a jamais dû l'aimer.
Bir kere bile içime çekmiyorum ki.
- Je n'avale pas.
Bir kere bile vurmadı.
Il m'a jamais battue.
Yakalansan bile bir kere asılırsın.
Si vous vous faites avoir, ils ne vous pendront qu'une fois.
Bir kere daha bagirsan, tribünü bile atlardi. - Stuffy!
Si vous aviez crié plus, il aurait sauté la tribune!
En küçük herhangi bir bilgi. Onu bir kere olsun gördüğünüzü düşünseniz bile. Bu adam ne yapıyor, Lad?
Je paie le moindre renseignement.
Bu aralar o kadar huysuz ki, hatta bir iki kere sinirlendi bile.
Elle a été si déprimée.
Bu kadar büyütme. Hayata bir kere geliniyor.
Ne te fais pas tant de bile.
senelik bir kere, sanayiciler bile, doğal fenomenleri ölçen adamlar, kar payıların köleleri, şair oluyor.
Une fois par an, même les industriels et les hommes qui mesurent les phénomènes naturels et se font les esclaves des dividendes deviennent poètes.
Ve bir öğretmen olarak bilirim ki... Öğrencilerime aynı dersleri yüz kere öğretmeye çalışsam bile, halen daha anlamıyorlarsa, bu, beni tek bir sonuca götürür : Yanlış olan bir şeyler var.
et à ce titre, je sais qu'après avoir répété la même leçon cent fois, si l'elève ne comprend toujours pas, je dois en conclure que quelque chose ne va pas, soit avec la leçon... soit avec le professeur.
Bu, bir kere olsun gururunu ayaklar altına almak olsa bile?
Même si ça signifiait ravaler votre fierté?
- Bir kere yaptım bile.
- Je n'étais pas prêt.
Ama, halletmem gereken bir işim var ve 7 kere dünyaya gelmem gerekse bile bu iş, yarım kalamaz.
Je n'en ai pas encore terminé. Même si je dois consacrer mes sept prochaines vies à ça, je ne peux pas renier ma vengeance.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]