O benim translate French
34,914 parallel translation
İnanın bana o benim için sizin için olduğundan daha değerli.
Écoute, je te promet qu'il est plus important pour moi qu'il ne l'est pour toi.
Durun, o benim olabilir.
Non. Attendez, ça doit être à moi.
Çünkü o benim en büyük düşmanım.
Vous savez, parce qu'il est mon pire ennemi.
- O benim iş arkadaşım.
- C'est ma partenaire.
- O benim.
- C'est moi.
Ama o benim kaynanam.
C'est ma belle-mère.
O benim düşmanım.
C'est mon enemi.
Anakin Skywalker, o benim hocamdı.
Anakin Skywalker, il était mon maître.
Hayır, değil. O benim arkadaşım.
Non, c'est mon amie.
Rooster arkamdan koşup, "O benim kamyonetim" diye bağırıyordu.
Rooster me courait après en criant : "C'est mon pick-up!"
O benim adımı bilmiyordu, ben de onun.
Il ne connaissait pas mon nom, ni moi le sien.
Annem o benim. Bu kadar yeter, tamam mı?
Pas plus, d'accord?
- Bırak geçeyim, o benim ekibim!
Hey, laissez-moi passer, c'est mon équipe là-bas!
İşten çıkarma tazminatımı almaya çalışıyorum ama işi benim bıraktığımı söylüyor ki bu durumda işsizlik maaşı da alamıyorum o yüzden tamamen batmış durumdayım.
J'essaye d'avoir ma paye, mais elle dit que j'ai démissionné, donc je n'ai pas droit au chômage, donc je suis totalement foutue.
Benim yerime geçebilecek bir öğretmen bulamamışlar, o yüzden bu geceki derse bizim küçük serserimizi de götürüyorum böylece kendini toparlamazsa, gelecekte..... nasıl biri olacağını görebilir.
Ils n'ont pas réussi à trouver un prof pour me remplacer, alors j'emmène notre petit voyou avec moi en cours ce soir pour qu'il puisse voir ce que sera son futur s'il ne se remet pas dans le droit chemin.
Bugün benim boş günüm, o yüzden evde yatıyordum.
C'est mon jour de repos. A la maison au lit.
Benim endişelendiğim kişi o.
C'est pour lui que je m'inquiète.
Tamam. Tamam, bunu sen al o zaman benim kendimi akşam için korumam gerek.
Je te laisse le point sur celle là, parce que je dois protéger mon poing pour plus tard.
Eğer o arabada benim yerime Heydrich olsaydı...
Si Heydrich était monté dans cette voiture à ma place...
O, benim kocam.
C'est mon mari.
Bunun sebebi, benim merhametim değil de o genç deve kötü davranılması olamaz mı?
T'est-il venu à l'esprit que la maltraitance des jeunes pourrait avoir causé le conflit, et non pas mon acte de pitié?
O doğduğunda hayatı için bir tehlike vardı, benim için de.
A sa naissance... A sa naissance... Sa vie a été mise en danger, tout comme la mienne.
Ben Max. O olumsuzluklar benim.
Je suis Max, je suis ces obstacles.
- O kimmiş? - Benim? Olanları sonra dinleyeceğim senden!
200 ) \ 3cH6E462C \ blur3 } Je détestais ce monde built of nothing but lifeless literal translations }
Ailenin reisi o değil. Benim.
Elle n'est pas le chef de la famille, c'est moi.
Hiç şüphen olmadan benim katil olup olmadığımı bilmiyorsan o zaman bizim için inşa etmemiz gereken bir temel yok demektir.
Si tu ne sais pas, sans aucun doute, que je ne suis pas un tueur... alors il n'y a plus aucun espoir pour nous.
Benim annem cezaları konusunda o kadar yaratıcıydı ki aynı cezayı iki kere vermezdi.
Ma mère avait tellement d'imagination pour ses punitions... jamais deux fois la même.
"O da benim oğlum."
"et il devrait être mon fils."
O partide seninle tanışmak benim için bir şeyleri değiştirdi.
Te rencontrer m'a changée.
Benim bölgemden sırf o konuyla ilgili üç tane grup davası var.
Rien que dans ma région, il y a trois procédures en cours.
O da benim.
Et c'est moi.
Elbette, binmek için yeterince uzun değildim. O yüzden babam Elliot'la birlikte gitti. Benim annemle kalıp beklemem gerekti.
Bien sûr, je n'étais pas assez grande pour aller dedans, alors mon père y est allé avec Elliot, et j'ai dû attendre avec ma mère.
- Benim sihrim işe yaramaz çünkü ona zarar veren şeyin kaynağı o.
- Ma magie ne marchera pas, pas si c'est la cause de sa douleur.
İkinizin nefret etmesi gereken biri varsa, o da benim.
Si vous deux devez détester quelqu'un, c'est moi.
Her şeye rağmen o, benim kardeşimdi.
Malgré tout, c'était mon frère.
Bence eline bir fırsat geçti ve o fırsatı kullandın. Tıpkı şu anda benim yaptığım gibi.
Je pense que tu y as vu une opportunité, et que tu en as tiré avantage, un peu comme je le fais en ce moment.
O yaptı ve sanırım hepsi benim hatam.
Eh bien, ça s'est produit, et je pense que c'est de ma faute.
O da benim gibiydi.
Mais ça lui plaisait.
O zaman benim annem de gelir. Ben herkesi çıkartayım.
Ça veut dire que ma mère va venir aussi.
O adamlar benim gibi Hong Kongluydu değil mi?
Ces hommes étaient de Hong Kong comme moi, n'est ce pas?
Ve benim için benim için, o O'ydu bilirsin.
Et pour moi... Pour moi, c'était la femme.
Ve benim etkinleştirme kodum o kadar da gizli değil.
Et mes codes ne sont pas si secrets.
O feneri benim tutmam lazım.
Hey, je devrais vraiment tenir cette lampe torche.
- O anlaşmayı benim için yırttın.
Tu as déchiré ce contrat pour moi?
- Benim o işle bir alakam yok ki.
- Je n'ai rien à y voir.
O adam benim arkadaşım!
C'est mon pote!
Madem özür dileme ruhuna girdik, sanırım o zaman benim de hepinize bir özür borcum var herhalde.
Vous savez, tant qu'on est dans un esprit de pardon je suppose que je vous dois des excuses à tous.
O benim annemdi.
C'était ma mère.
O dosyaları açacak tek kişi benim.
Je suis le seul qui peut ouvrir ces fichiers.
O memur benim için çalışıyor.
Cet officier, il travaille pour moi.
Bu benim başıma o kadar çok geldi ki.
J'ai emprunté ce chemin tellement souvent.
o benim kocam 58
o benim arkadaşım 110
o benim babam 72
o benim kuzenim 20
o benim annem 47
o benim kız kardeşim 28
o benim karım 97
o benim en iyi arkadaşım 29
o benim kardeşim 80
o benimle 34
o benim arkadaşım 110
o benim babam 72
o benim kuzenim 20
o benim annem 47
o benim kız kardeşim 28
o benim karım 97
o benim en iyi arkadaşım 29
o benim kardeşim 80
o benimle 34