English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Ben bile

Ben bile translate Portuguese

7,162 parallel translation
Ben bile eğitimim sırasında anıları paylaşmaya çalışmıştım.
Até eu tentava partilhar as memórias quando andava a treinar.
Kızakları bile ben biledim.
Até o polimento.
Ama tamamen dürüst açıyorum, ben bile Dusty için destekliyorum.
Mas sou totalmente honesto : até eu torço pelo Dusty.
Ayrıca ben bile hala bunun anlamını kavramaya çalışıyorum.
Além do mais, ainda estou a tentar perceber o que isso significa para mim.
Ben bile seni suçlayamam. Yani, bir erkeğin lazım o lazım hayatta kalmak için ne var ne.
Quer dizer, um homem faz aquilo que deve fazer para sobreviver.
Dürüst olmak gerekirse ben bile tam olarak anlamadım. Bir çeşit ilham anı yaşadım ama.
Para ser honesta, ainda não me entendo a mim própria por completo, mas tive o meu momento de epifania.
Ben bile anlamıyorum. Üstelik patentin üstünde benim adım var.
Eu também não percebo e tenho o meu nome nas patentes.
Ben bile havanın seyreldiğini anlayabiliyorum.
Até eu sinto o ar rarefeito.
Ben bile anladığımdan emin değilim.
Eu próprio não sei se percebo.
Ben gerçek bile değilim.
Eu nem sou real. Feliz Natal!
Ben onun posterini odama bile asmıştım bir dakikalığına falandı. Buraya mı geliyor?
- Ela está a vir para aqui?
- Ben de CNI ile görüştüm. Onlara Lance'in oradaki zamanını, katıldığı görevleri düşmanının olup olmadığıyla ilgili sorular sordum ama cevap bile vermediler.
Bem, falei com a CNI sobre a época em que o Lance trabalhou lá, sobre as missões em que participou, inimigos que ele possa ter tido, mas eles não ajudam.
Ben bir kaç çılgın gözlemleme iyi yaptım, bu bile kalbimi hoplattı.
Já fiz várias missões malucas de reconhecimento, mas esta, fez-me disparar o coração. Vocês os dois!
Efendim, indirimli satış etkinliğimiz sırasında sunduğumuz büyük indirimlerde bile böyle bir teklif görmedim ben.
Senhor... mesmo com o desconto máximo que oferecemos durante a maratona de cachorros-quentes, jamais conseguiria oferecer-lhe um negócio daqueles.
Ben olmasam bu fikir aklına bile gelmezdi.
Tu nunca terias esta ideia se não fosse por mim.
Düşünüyorum da Gilly ile William Ernest ve ben.. arkadaş olduk bile.
Acho que Gilly, William Ernest e eu já quase que somos amigos.
Ben koca adam gibiyim, o da küçük bir kız çünkü ben savaşta mücadele ettim, o daha savaş ne demek bilmiyor bile.
Eu sou como um velhote e ela é como uma menina pequena, porque eu luto na guerra e ela nem sabe o que é a guerra.
Ben giymezdim bile.
Eu nem tinha sapatos.
Mesele şu ki aşağısı bomboş bile olsa annen de ben de seni severdik.
O que importa é que... A tua mãe e eu amaríamos-te se tivesses nada aí em baixo.
Ben Amerika'yı neden sevdiğimi bakınÇoğu kişi bile daha?
Entendem por que adoro os EUA mais que todos?
Majeste ben böyle alçakça bir suçu aklıma bile getiremem.
Majestade, eu nem seria capaz de considerar um crime tão aberrante.
"Oradan eve döndüğümde karımla ben sevinçle şarkı söyledik ve hayatta daha mutlu olan bir adam varsa bile ben tanımıyorum."
"E enfim em casa, " e eu e a minha esposa cantando, para nosso grande contentamento, " e se alguma vez existiu homem mais feliz com a sorte,
Eşcinseller bile onunla çıkmak ister. Ben bunu var ya darmaduman ederdim.
Até os gays querem sair com ela.
Ama ben Wesley Rush ile düşüp kalkmaya çalışmıyordum bile.
Mas... eu nem sequer queria envolver-me com o Wesley Rush.
O, bir gününü bile hapiste geçirmezken ben, önümdeki 50 yılı ona imrenerek geçiririm.
Então ele morre sem nunca ter servido a nação, e eu passo os restantes 50 anos com inveja dele.
- Öyle bir terim olduğunu bile bilmiyordum. - Ben de bilmiyordum.
- Nem sabia que isso existia.
Ben de iyi bir şekilde arkadaşça karşılarına çıkıp hizmetlerimize karşılık onlara kredi teklif ediyorum ödeyemeyeceklerini bile bile hem de.
Por isso, apareço eu, com ar amigável... Com uma proposta de empréstimo para pagar os nossos serviços... Que sabemos não conseguirem pagar.
Ben çöldeyken savaş Birinci Dünya Savaşı'na dönüşmüş ve ben bunu fark etmedim bile.
Enquanto estive no deserto, a guerra transformou-se numa Guerra Mundial e eu... eu nem sequer me apercebi.
Oraya gönderilenin ben olmasını dilemediğim bir gün bile geçirmiyorum.
Não há um dia que passe em que não deseje que fosse eu que enviaram para lá.
Farkında bile değildi.Ben onu kandırdım.
Ela não fazia ideia. Fui enganada.
Bundan dolayı ben gittim ve arkama bile bakmadım.
Saí e jamais olhei para trás.
Ben parçalarını birleştirene kadar orada olduğunu bile bilmiyordu.
Ele nem sabia que ainda existia até eu o reconstituir.
Ben unuttum bile, sen de unutsan iyi olur.
Já deixei de beber e tu também devias.
- Ben temyize bile gitmedi!
- Ele nunca recorreu!
Ben'in arabası bile yok.
O Ben nem carro tem.
Ben'in kız arkadaşı olduğunu bile hatırlamıyorum.
Não me lembro de o Ben ter namorada.
Birden kimse beni fark etmeden kendi başıma dışarı çıkmak istedim, babam beni görse bile ben olduğumu anlamazdı.
E eu tive um impulso repentino de sair sozinho sem que me reconhecessem. Se o meu pai me visse, não saberia que era eu.
Hatta ben yardımcı olursam, makul bir tamirci bile sayılırsın.
Até és um mecânico decente, se eu estiver aqui a guiar-te.
Ama ben bir kaçağım ve gitmeyi denesem bile ilk ihbar edenler annem ve babam olacaktır.
Tirando eu ser uma fugitiva. Mesmo que eu tentasse ir, os meus pais seriam os primeiros a entregar-me.
Aslında ben bunu yerde buldum... benim bile değil.
Na verdade, achei no chão. Isso nem é meu.
Ben sürekli bir şeyler düşünürüm, onların listesini yaparım.. Şuan bile düşünüyorum.
Eu pensava nas coisas, como faço uma lista, tipo coisas e pessoas das quais que agora estou sempre a pensar.
Ben özür bile dileyemiyorum.
Nem consigo pedir desculpa!
Tanrı'dan bile zenginim ben.
Tenho mais dinheiro que Deus.
Hayır hayır, ben öyle bir şeye hiç dokunmadım bile. Christy de dokunmadı.
Não, não, não, eu não toquei em nada disso nem a Christy.
Ben de genetik mitral kapak prolapsusu * var. Kahve bile içemem ben.
Tenho prolapso da válvula mitral, nem posso beber café.
Ben gençken, blazer ceketlerimizi giyer şarkı söylerdik ve enerjiksen parmaklarımızı bile şaklatırdık.
No meu tempo, vestíamos os fatos e cantávamos simplesmente. Se quiséssemos ser atrevidotes estalávamos os dedos.
Bir bacağını diğerinin önüne getirmezdin bile. Sana, ben öğretmiştim.
Mal conseguias pôr um pé à frente do outro.
Ben kendi çocuklarımla bile ilgilenemiyordum.
Eu não... Eu não sabia o que se passava com os meus próprios filhos.
Beni dikkatlice dinle, ben kendi canımı bile gözden çıkardım, başkasının hayatı hiç umurumda olmaz.
Ouve com atenção, quando eu quiser matar-me, os outros não significam nada para mim.
Ben daha seni dövüşürken görmedim bile.
Nem sequer te vi a lutar antes.
Ben kariyerimi yaptım bile.
Já tive a minha carreira. E safei-me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]