English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir yerde okumuştum

Bir yerde okumuştum translate Portuguese

166 parallel translation
Bu ay biteceğini bir yerde okumuştum galiba.
Parece-me que li algures que o iam acabar este mês.
Bir yerde okumuştum, bu sesi bacaklarını sürterek yapıyorlarmış.
Li que eles fazem esse barulho a esfregar as patinhas.
Bir yerde okumuştum.
Bem, também leio um pouco.
Bir yerde okumuştum, kalp daha çabuk yıpranıyormuş o zaman.
Li algures que gasta o coração mais depressa.
Bir yerde okumuştum, bilimkurgu aslında kurgu değildir diye.
Eu li em algum lado que a ficção científica não tem nada de ficção.
Bir yerde okumuştum bu şeyle işleyen arabayı nerede icat ettiklerini şeyle işleyen...
Li que inventaram um carro que anda a que anda a...
Bir yerde okumuştum... "S" harfiyle başlayan isimler... Yılanların adlarıymış.
Eu li uma vez que nomes... que começam com a letra "s"... são nomes de serpentes!
Bir yerde okumuştum.
Li sobre isso.
Acaba başkaları bu olayı nasıl ele alırdı? Bir yerde okumuştum sanırım Inquirer'dı.
- Ah, estás à procura de emprego?
Bir yerde okumuştum. Gotik Katedral kiliselerin inşası gizli bir düğmeye basınca hepsi bir anda çökecek şekilde yapılırmış.
Eu li que os construtores das catedrais góticas construíram-nas de uma maneira que carregando num certo sítio as poderiam deitar abaixo.
Bir yerde okumuştum.
Li isso algures.
Bir yerde okumuştum.
A sério.
Bayılmak üzereysem bir yerde okumuştum
If I tend to look dazed I read it someplace
Bir yerde okumuştum, boşanan ailelerin çocuklarının böyle davranması normalmiş.
- Não te preocupes. É um comportamento típico em filhos de pais divorciados.
Daha önce bir yerde okumuştum, beraber üstesinden geleceğiz.
- Eu andei a ler, vou-te dar umas dicas.
Bir yerde okumuştum... Hindistan'daki şu hızlı adamlar hakkında.
Eu li algures... que há pessoas na Índia que são brilhantes.
Nick, bir yerde okumuştum, bir insan başka birine güvenmiyorsa bunun nedeni onların bunu...
Li que quando uma pessoa... não confia em outra pessoa... - é porque não confia em si mesma... - Como é?
Bir yerde okumuştum.
Estava convencido de que...
Galiba ineklerin öldürülmekten hoşlandıklarını bir yerde okumuştum.
Li algures que as vacas gostam de ser mortas.
Bunu bir yerde okumuştum.
Eu li isso em qualquer lugar. É verdade.
Bunu bir yerde okumuştum.
Eu li sobre isso.
Bir yerde okumuştum, duygular için yapılan test buymuş.
Li algures que é esse o teste para os sentimentos. Lembras-te do Homem de Lata?
Bir yerde okumuştum, bir erkeğin gerçek karakter testi savunmasız bir yaratığa davranışında saklıymış.
Li algures que o verdadeiro teste ao carácter de um homem é a forma como trata um ser indefeso.
Bir yerde okumuştum.
Acho que li isso algures.
Ve üstelik, bir yerde okumuştum, neydi o kendi silahım muhtemelen bana karşı kullanılabilirmiş.
Para além disso, li algures... Como era? Que o mais certo é a nossa própria arma ser usada contra nós.
Bunu bir yerde okumuştum.
Li isso uma vez.
- Sanırım bunu bir yerde okumuştum.
- Acho que li isso algures.
Bir yerde okumuştum.
Li sobre isto.
Bunun hakkında bir yerde okumuştum.
Li em algum lugar.
Bir yerde okumuştum. Mahkemedeki tanıklar aynı kişiyi çok farklı tanımlayabilirmiş.
Lembro-me de ler algures que as testemunhas em tribunal muitas vezes dão descrições muito diferentes da mesma pessoa.
- Evet, bir yerde okumuştum!
- Vai! Li sobre isso!
Bir yerde okumuştum. Max, ABD'deki en yaygın hayvan adıymış.
Eu li uma tampa de Snapple que dizia que o nome mais popular para animais de estimação nos Estados Unidos é Max.
Bir yerde okumuştum.
- Já li sobre isso.
Bir yerde okumuştum arabaların yüzde sekseninde uzaktan kumandalı anahtar varmış.
Penso ter lido algures que 80 % dos carros novos trazem comando à distância.
Bir yerde, benim yaşımdaki kızların kendilerinde olup bitenden tam emin olmadıklarını okumuştum.
Elas se tornam quietas e começam a pensar no milagre... que está ocorrendo em seus corpos.
- Bir yerde okumuştum...
- Eu estava lendo outro dia...
Galiba bunu bir yerde bir el kitabında okumuştum.
Li isto num manual.
Bir yerde, böyle zengin kişilerin sık sık kişilik çatışması yaşadıklarını okumuştum. ama bunlar iyice abarttılar.
Eu li sobre uns tipos com uma dupla personalidade, mas estes batem todos os recordes!
Bir yerde, onları sersemletmek için üzerlerine limon suyu döktüklerini okumuştum.
Li que lhes deitam limão para as atordoar. Qual é a diferença?
Bir yerde bir şey okumuştum...
Sabes, estive a ler algo, num sítio qualquer...
Bir yerde kendilerini kapatan insanların sıkıntı çektiklerini okumuştum.
- Kika... - Isso não é bom.
Bir yerde çoğu kadının... onlara dürüstçe sorsan, yatkınlıkları olduğunu okumuştum...
Vais fumar isso? Sabes, eu li em qualquer sítio que a maioria das mulheres são, se lhes perguntares sinceramente, que têm tendências para...
Bir yerde okumuştum.
Claro.
Bir yerde şöyle okumuştum : Çocuk annesinden doğumda bile ayrılsa, annesinin sesini asla unutmazmış.
Li que se uma criança for separada da mãe à nascença, nunca esquece a voz dela.
Yani, bir yerde öyle okumuştum.
Tu sabes, estou quase... não estou 100 porcento segura.
- Bir yerde kaplanları sevdiğinizi okumuştum.
- Bem, sei que gosta de tigres.
Bir yerde insanın rüyasında gördüğü herkesin aslındam kendi olduğunu okumuştum.
Li algures que todas as pessoas nos nossos sonhos somos nós próprios.
Bir yerde adetlerinin ayıları çektiğini okumuştum.
Eu li que a menstruação delas atrai ursos.
Bir yerde kadınların yumurtlama döneminde aldatmaya daha meyilli olduklarını okumuştum.
Eu li algures que... mulheres... traem mais quando estão na ovulação.
- Bir yerde Coca-Cola'nın kapınıza logo koymak için yüz binlerce dolar ödediğini okumuştum. - Evet, şey, o...
- Sim, bem, ele...
Bir yerde Michael Jordan'ın hayali bir arkadaşı olduğunu okumuştum.
Além do que, acho que li algures, que o Michael Jordan tinha um.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]