Bir yerde translate Portuguese
20,335 parallel translation
Muhteşem bir yerde.
Num sítio fantástico.
Bahçeye olabildiğince yakın bir yerde.
Tão perto da horta quanto pudermos.
Oraya gidip şakalar yapmanı ya da "O şimdi daha iyi bir yerde," "Her şeyde bir hayır vardır" gibi aptalca şeyler söylemeni istemiyorum.
Não quero que vás para ali fazer piadas ou dizer algo estúpido, do género, "Está num sítio melhor" ou "Tudo acontece por um motivo".
Arkadaşların Dubai'de ya da başka ülke kodu olan bir yerde mi?
Os teus amigos no Dubai ou noutro país qualquer?
Ama bunu bir yerde söyleme çünkü günlük işi sağlık sektöründe.
Nunca repitas isto porque de dia ele trabalha na área da saúde.
Bazen unutuyorum, siz, buradaki kızlar, elinizden gelse başka bir yerde olmak isterdiniz, neresi olursa.
Esqueço-me de que todas as raparigas que estão aqui dentro estariam noutro lugar, se pudessem.
McGuire'nin bankasında bir bilgisayar patlattılar. doğrudan yerel bir boğum aktarmaları bulabilmek için, yanlış bir kod gönderdi. aktarmayı tamamladı, ve başka bir yerde paraları aktardı.
Ligaram um computador ao banco do McGuire, para desviar os dados para um nó que intercepta a transacção, envia uma falsa confirmação de transferência, e desvia o dinheiro para outro lado.
Yani tekrar'hiç bir yerde'miyiz?
- Voltamos à estaca zero de novo?
Burada bir yerde değil.
Algures menos aqui.
Sana sadece babamın akşam burada olacağını söylüyorum başka bir yerde olmak isteyebilirsin diye.
Só estou a avisar porque o pai fará de ama, caso queiras estar noutro lugar.
Ya onları bir yerde tutuyorlarsa?
- E se estiverem a ser mantidas algures?
- Buralarda bir yerde olmalı.
Tem de ser por aqui algures.
Aradığımız eserler Cobble Hill'in merkezinde varlıklı ve mütevazi bir yerde bulunuyor.
As obras que procuramos estão confinadas num edifício de arenito no centro de Cobble Hill.
Bir yerde en iyisi olmamak seni bitiriyordur.
Deve ser uma tortura não seres o melhor em alguma coisa.
FBI'da gözaltına alınana kadar onunla hiç karşılaşmamıştın seni daha önce başka bir yerde görmüş olmalı.
Nunca se cruzou com ela quando estava sob nossa custódia, deve tê-lo visto algures antes.
Tanrım, burada bir yerde olmalı.
Céus, devo ter aqui qualquer coisa.
Ben olsaydım, ağa fiziksel erişimim olan bir yerde olurdum.
Se fosse eu, estabelecia-me onde houvesse acesso físico à rede.
Buradan uzakta bir yerde kendi kariyerimi kendim yapacağım.
Tenho de começar a minha carreira o mais longe possível daqui.
Bak, ben onun koruyucusuyum. Güvenli bir yerde.
Sou a guardiã, está seguro.
Hades üssüne bu kadar yakın bir yerde her şeyi hisseder.
O Hades notaria qualquer coisa assim tão perto da sua base.
Daniel daha iyi bir yerde olduğun için öyle mutluyum ki.
Daniel... Fico feliz por estares num sítio melhor.
Lord Carnarvon ücra bir yerde olmazsak daha iyi hizmet edeceğimizi düşünüyor.
O Lorde Carnarvon pensa que é melhor mantermo-nos afastados da estrada principal.
Mezar bulunamamışsa bu da kesinlikle demek oluyor ki insanların aramadığı bir yerde gizleniyor.
Se o túmulo ainda não foi encontrado, quer com certeza dizer que está escondido onde ainda não o procuraram.
Umarım başka bir yerde düzenleme yapmışlardır.
Espero que tenham feito negócio noutro lado.
Seni böyle bir yerde göreceğimi düşünmemiştim, gerçek insanlarla birlikte.
Nunca esperei ver-te num sítio destes, com pessoas a sério.
- Sen burada durduğun sürece onlar başka bir yerde güvende olacaklar.
Enquanto estiveres aqui, elas estarão a salvo noutro lugar.
Şüphemi güçlendiren şey ıssız bir yerde olmamız oldu.
Reforçando a minha suspeita de onde quer que estejamos, é um lugar isolado. Um dia de viagem com ida e volta.
- Carol hala disarida bir yerde.
A Carol ainda está aqui fora.
Domuzlar kralliktan uzak bir yerde kesildi.
Os suínos foram chacinados longe do reino...
Mavi çiçeklerin, kuvvet verme ve yatıştırma özellikleri olduğunu okumuştum bir yerde.
Li em algum lugar que flores azuis inspiram força e calma.
Oralarda bir yerde düğmesi olmalı.
Deve ter uma pilinha minúscula.
Çöplüklerin yanında bir yer buldum ama Sankey daha çok görünen bir yerde durmamızı istiyor.
Vi um sítio junto aos contentores, mas a Sankey prefere um sítio com maior visibilidade.
Başka bir yerde kalacağım.
Vou ficar noutro lugar.
Bu malı başka bir yerde de satabilirim.
Posso vender esta carga em qualquer outro lugar.
Bir yerde çökme yaşıyor.
- Algures a ter uma crise de nervos.
Neden böyle bir şey düşündün ki? Bilmiyorum, belki dışarıda bir yerde savaşıyorlardır ve eninde sonunda geri döneceklerdir.
Não sei, talvez estejam a lutar em algures, e mais cedo ou mais tarde voltam.
Yani şu an kızgın, acı içinde ve burada bir yerde bize saldırmayı planlıyor.
Então está chateado, com dores, e está algures por aqui pronto a atacar.
Kendimizi koruyabileceğimiz bir yerde.
Onde é mais fácil defender-nos.
Hepsinin tek bir yerde olmadığından emin olmak için.
Certificou-se que nunca estava num só lugar.
Bunu dışarıda, güvenli bir yerde konuşacağız.
Falamos disto lá fora, onde estamos seguros.
Ellerini görebileceğim bir yerde tut.
Mantenha as mãos onde eu possa ver.
Git başka bir yerde seğir, Schlag.
Vai fazer cara feia noutro lado, Schlag.
Dünyanın sorunlu bir yer olduğuna ve bir parça mutluluk bulduğun yerde olabildiğince kalmak gerektiğine inanıyorum.
Acredito que este mundo está deteriorado e que, se achares uma ponta de felicidade, deves agarrá-la o tempo que conseguires.
Burası 70 katlı bir bina, her yerde olabilirler.
O edifício tem 70 pisos, podem estar em qualquer um.
Yerde gerçekleşecek güzel ve sıkıcı bir ölüme razıyım.
Contento-me com uma morte chata no chão.
Bu yüzden düzgün bir sisteme ihtiyacımız var. Böylece el yapımı eşyalarla öncelikle oldukları yerde ilgilenirken ardından kataloglanıp kayıt edilmeye götürülebilir.
Precisamos de um sistema adequado, para que os artefactos possam ser tratados primeiro no local e depois possam ser trazidos para fora para serem catalogados e registados.
- Neden daha rahat bir yerde konuşmuyoruz.
Porque não falamos num local mais discreto?
O filmde bir ton dans mesajları ve her yerde acayip karanlıkta parlayan graffitiler yok muydu?
Esse filme não tem dança entre os pilares no metro e um graffiti fluorescente estranho por todo o lado?
Ama çekirdeğin gücünü kesemezsek şu an olduğumuz yerde bir mil çapında krater meydana gelmesi işten bile olmaz.
Se não conseguirmos desligar o núcleo, aquela máquina transformará este sítio numa cratera com um quilómetro e meio.
Bodrumlarda saklanırken, düşünebileceğin her yerde korkmuş bir balık bulursan sadece birlikte olmaya karar verirsin.
A esconder em buracos, em caves ou outro lugar que possa pensar. Encontras outro peixe amedrontado e simplesmente decides nadar junto.
Burada yaptıkları bir şeyler'çiftlik'denilen bu yerde.
Algo que estavam a fazer aqui em baixo. Neste lugar chamado "A Quinta".
bir yerde okumuştum 21
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yıldız 18
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yıldız 18