Gerçekte translate Portuguese
5,198 parallel translation
Şu an... bana seni düşündürdü, ve benim ondan nefret etmeme izin verdin, onun gerçekte kim olduğunu söylemek yerine.
Agora... faz-me pensar em ti, e como me deixaste odiar-te ao contrário de me contares quem ela era.
Sally Langston'ı gayet iyi tanırım ve onun gerçekte kürtaj karşıtı, homofobik, öfkeli bir kaltak olduğunun ortaya çıkmasından dolayı hiçbir vicdan azabı duymuyorum.
Conheço a Sally Langston muito bem e não hesitava em expor a puta furiosa, anti-aborto e homofóbica que ela é.
Gerçekte neler olduğunu bilen insan sayısı ne kadar fazla....
Quantos mais gente souber da verdade...
Bu olayı gerçekte kaç kişi seyredecek?
Quantas pessoas vão ver?
Bana gerçekte neler olduğunu söylemenizi istiyorum.
Quero que digam o que se passa.
Onu gerçekte ne kadar tanıyorsun?
Quão bem o conheces?
Gerçekte ne olduğunu bana söyleyecek misin?
Queres dizer-me o que se passa, na realidade?
İnsanlar kelime GDO'lar duymak, ve bu gerçekten korkutucu bir terim. mücadele ve Tarımın tür açıklamak anlamına gelir, ama gerçekte ne Ne yaptık teknolojiyi kullanmaktır gelişmeleri yapmak için Nasıl biz ekin yetiştirmek ve nasıl hayvanları yükseltmek.
ANIMAL AGRICULTURE ALLIANCE ( Lóbi pela Pecuária ) As pessoas ouvem falar em OGMs e assustam-se, e a agropecuária tem dificuldade em explicar o que significa, mas, na verdade, usámos a tecnologia para evoluir
Bugün 5 saatimi gerçekte olmadığından emin olduğum birini bulmak için harcadım.
Passei cinco horas hoje à procura de alguém que eu não sabia que existia.
İlk olarak hapishane diyebilirim... Gerçekte çok daha kötü olabilir.
A primeira hipótese é... uma cadeia... e depois virá o pior.
Gerçekte kim olduğunu biliyorum.
Eu sei quem realmente és.
Gerçekte öyle değilim.
Mas, não é aquilo que eu sou.
Jelibon'un gerçekte nasıl biri olduğunu bilmek yerine temsil ettiği fikir halka daha faydalı olur.
As pessoas respeitarão mais o que representava do que a Goma que era.
Gerçekte kim olduğumu bilmiyorsun, Laurel.
Não sabes quem sou, Laurel.
Evet, gördüğün üzere işkence, gerçekte benim tarzım değil.
A tortura não é muito o meu estilo.
Gerçekte nasıl biri olduğunu herkes biliyor.
Todos sabem que homem és.
Onu çıkarırsan, sonsuza dek gerçekte olduğun şeye dönüşeceksin.
Se a tirares, tornar-te-ás o que realmente és, para sempre.
Alexei'n gerçekte ne olduğunu bildiğine eminim.
Estou convencida que ele sabe aquilo que realmente aconteceu.
Gerçekte nerede olduğunu söylemek ister misin?
Importas-te de dizer onde estavas mesmo?
Gerçekte kime kızgısın B?
Com quem estás chateado, B?
- Gerçekte ne yapıyorsun?
- O que faz de verdade?
Gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmek onları tam anlamıyla yıkacak.
Vão todos olhar para ele. Vai destruí-los descobrir o tipo de homem que ele na verdade era.
Çip ona gerçekte yapmayacağı şeyleri yaptıramaz.
O chip não o força a fazer coisas, que antes não fazia.
Şimdilik buradan hoşlanabilirsin ancak gerçekte kim olduğunu öğrendiklerinde bakalım ne olacak?
Podes gostar disto agora, mas vamos ver o que acontece quando descobrirem quem realmente és.
Lütfen, bir kez olsun söyle bana, sen gerçekte kimsin?
Por favor, por uma vez, diz-me. Quem és tu realmente?
O, benim onun hayatını kurtardığımı düşünüyor ama gerçekte ben kendi hayatımı kurtardım.
Ele pensa que lhe salvei a vida, mas na verdade, salvei foi a minha.
Ya da belki de gerçekte kandırılmışsındır?
Ou talvez andes iludido, sabes?
Yani beni bu toplantıya sürüklemendeki amaç gerçekte irfana erdiğini paylaşman değildi yani, öyle mi?
Então a intenção de me teres levado àquela reunião não foi para eu te ver falar de ti mesmo?
Sanki gerçekte sadece heveskâr olduğumu keşfetmeyi umar gibisin.
È como se quisesse que eu fosse, uma mera diletante.
Gerçekte böyle birisin, Teri.
É isso aquilo que realmente és, Teri.
Gerçekte nasıl bittiğini hayal edebiliriz.
Mas podemos imaginar como é que realmente acabou.
"Lütfen bana gerçekte ne olduğunu bulun."
"Por favor, descubra o que realmente me aconteceu."
Ama bunu yapmam için, yönetimi ikna edip bir şüphenin gölgesinin ötesinde gerçekte bir seri katil var, diyebilmek zorundayım.
Mas para o fazer, tenho de convencer a Direção, sem sombra de dúvida, de que há um assassino em série.
- O yıl gerçekte ne yapıyordu peki?
O que é que ela, realmente, esteve a fazer durante aquele ano?
Tamam, söyleyebiliriz ama gerçekte yapamayız.
Ok, podemos-lhe dizer mas, na verdade, não o podemos fazer.
Marnie'nin gerçekte kim olduğu umurumda değil.
Não me importo quem Marnie realmente é.
Nihayet yaşı önceden tespit edilmiş bir kayanın gerçekte ne kadar kurşun içerdiğini hesaplayabilecekti.
Poderia finalmente medir quanto chumbo existia realmente na rocha. Aquela cuja idade já tinha sido estabelecida.
Gerçekte öyle değildi.
Não era ele.
Eğer bu hafta iki cinayet çözersem emniyet müdürü bana gerçekte çiçek yollayabilir.
Se eu resolver dois assassinatos esta semana, o chefe de polícia vai praticamente comprar-me... flores.
- Artık gerçekte olanları biliyoruz.
E, agora, sabemos o que é que aconteceu.
Sanki gerçekte kim olduğumu görmüş gibisin.
Parece que viu o meu verdadeiro eu.
Evet, Jacob ve Scott'un gerçekte kim olduğunu bilmemin sebebi o kadın.
Sim, é graças a ela que sei o que realmente são o Jacob e o Scott.
Gerçekte bütün çabaları ayakta kalmak ve para bulmak için.
REBELDES M23 FRONTEIRA A SUDESTE DE VIRUNGA... todos os seus esforços se concentram em sobreviver e ganhar dinheiro.
Gerçekte ne olduğunu biliyorum ve söylediğin hiçbir şey bunu değiştirmeyecek.
Sei o que realmente és e nada do que possas dizer vai alterar isso.
O gece gerçekte ne olduğunu anlat.
Conta-me o que realmente aconteceu naquela noite.
Emmett ve Leanne'in gerçekte kim olduğunu bilmiyorlar.
Não sabem quem são Emmett e Leanne.
Çoğu kişi hayatlarını yaşar, vardiyasına bakar ama gerçekte bir şey yapmaz, bir başarıya ulaşmazlar.
Muitas pessoas vivem, trabalham todos os dias, mas nunca fazem ou conquistam alguma coisa.
"Lütfen bana gerçekte ne olduğunu bulun."
"Por favor, descubra o que realmente me aconteceu".
O gerçekte kimdi? Onu kim öldürdü?
Quem era ele realmente?
İnsanların kalplerinden neler geçtiğini gerçekte sizden ne istediklerini bilemezsiniz.
Não apareceu aqui sozinha na noite passada, eu estava aqui fora deitado na lama, morto, e eu acho que sabias disso.
- Gerçekte ne olduğunu biliyorum. - Tamam, tamam.
- Sei o que realmente é.
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçekten çok komik 20
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçekten çok komik 20