English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Gerçekten çok hoş

Gerçekten çok hoş translate Portuguese

408 parallel translation
Bak sen, bu gerçekten çok hoş.
Isso é fantástico.
- Es, gerçekten çok hoş biri.
- Ai, Es, é tão encantador!
Gerçekten çok hoş çakıl taşları değil mi?
São realmente umas pedras muito interessantes, não são?
- Sarı mı? Bende gerçekten çok hoş sarı bir bluz var.
Tenho uma amarela muito bonita aqui mesmo.
- Bu gerçekten çok hoş, Brandon.
- E muito amavel, Brandon.
Ah, bu gerçekten çok hoş.
Oh, isto é muito giro.
- Bu gerçekten çok hoş.
- É muito bonito.
Gerçekten çok hoş.
Claro que é bonita.
Burada gerçekten çok hoş şeyler var.
Existem aqui coisas bonitas!
Gerçekten çok hoş bir köydür.
Uma pequena e adorável vila.
Burada gerçekten çok hoş insanlar var.
Oi, senhorita. Sou o Tucker Garvey.
Gerçekten çok hoş görünüyorsun, tatlım.
Estás com óptimo aspecto hoje, querida.
Aman ne hoş. Gerçekten çok hoşsun.
És uma querida, muito querida.
Fakat samanlar gerçekten çok hoş kokuyor.
Mas... Na realidade... Cheira bem.
Bayan Cotton, gerçekten çok hoş biri.
Miss Cotton é muito simpática.
Ama renk uyumu ve şekli.... gerçekten çok hoş
Mas a combinação de cores e a forma... Muito agradáveis.
- Gerçekten çok hoş değil mi? Bana yardım edin, doktor.
Ele é mesmo elegante, não é?
Gerçekten çok hoş.
Ela é bonita.
Oh, gerçekten çok hoş bir adamdı.
Também era um homem muito bom.
Gerçekten çok hoş...
Como é bonito!
- Bu gerçekten çok hoş.
- Que simpático.
Tüm basın burada, ben de gerçekten çok hoş gözüküyorum... ama bu iki cadı... bana takı falan vermediler.
Toda a imprensa esta aqui e eu estou linda de verdade... mas estas duas bruxas... não me deram meus acessórios de beleza.
Bu gerçekten çok hoş görünüyor.
Isso parece realmente bom.
Üzgünüm. Orda yaşlı Oliver'i gerçekten çok hoş idare ettin. - Dinliyordum.
Foi muito bom o jeito que resolveu tudo com Oliver, eu estava ouvindo.
Gerçekten çok hoş
Realmente boa.
Bu gerçekten çok hoş.
É mesmo verdade.
- Hey. Gerçekten çok hoş.
- É mesmo bonito.
- Sen gerçekten çok hoş bir bayansın.
- És uma rapariga às direitas.
Espiri anlayışın gerçekten çok hoş.
O seu sentido de humor é delicioso.
Burayı gerçekten çok hoş yapabilirim.
Eu posso tornar isto agradável.
Sorun sen değilsin. gerçekten çok hoş görünüyorsun.
Não és tu. Pareces muito simpática, a sério.
Bizi bu şekilde karşılamanız gerçekten çok hoş, Bay Fielding. Ah, yapmayın lütfen.
É muita gentileza cumprimentar-nos em público, sr. Fielding.
Gerçekten çok hoş... ikinizi tekrar birarada görmek.
É bonito... vê - Ios outra vez juntos.
Evet, yeni suç lambası gerçekten çok hoş.
Sim, a nova luz de halogéneo é óptima.
- Gerçekten çok hoş.
Encantador.
Gerçekten çok hoş, tıpkı bir elmas gibi.
É muito bonita... como um diamante.
İlgilenmeniz gerçekten çok hoş ama niye bu kadar merak ettiniz?
Estão a ser muito amáveis, mas porquê o interesse?
Gerçekten çok hoş.
Isso é realmente porreiro.
Bunları gerçekten gümüşten anlayan birine göstermek çok hoş.
É bom poder mostrar a alguém que conhece... bem, prata.
- Çok hoş. - Gerçekten girdik mi?
- Vamos mesmo ficar aqui?
Evet, tatlım, gerçekten çok hoş bir oda.
- Sim, querida, é encantador.
Bayanlar, bayanlar, bayanlar bu çok hoş, çok hoş gerçekten.
Minhas senhoras, isto está deveras agradável.
Çok hoş gerçekten.
Encantadora.
Çok iyi bir yıl. Benim aşırı kendimi beğenmişliğimi hoş görebilirsen, gerçekten mutlu olacağım.
Serei alegremente reembolsado se me desculpares a pomposidade belicosa...
- Çok hoş. - O senin hakkındı Howard, gerçekten.
- Você merecia esse cheque, Howard, realmente.
Çok hoş. Gerçekten.
Muito bom, mesmo
Gerçekten çok duygusal ve hoş bir adamla tanışacaksın.
Vais conhecer um tipo imensamente sensível e simpático.
Acapulco'da havuzda yüzerken gerçekten çok hoş görünecek.
Ficavam-te bem numa piscina em Acapulco.
Beni kontrole geldiysen gerçekten çok hos bir davranis ama sanirim her sey yoluna girecek.
Tranqüila.
Bu gerçekten çok hoş.
Muito agradável.
Bu gerçekten, çok hoş.
Está tudo bem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]