Hayatta kal translate Portuguese
1,206 parallel translation
Ölüme bir an bile kala tekboynuzlu kanı içersen, hayatta kalırsın.
Beber o seu sangue manter-nos-á vivos, mesmo a um palmo da morte.
Tekboynuzlu kanıyla hayatta kalıyorum ama kendi bedenime dönemiyorum.
O sangue de unicórnio pode sustentar-me... mas não me pode dar um corpo meu.
Eğer hayatta kalırsak bu en iyilerimizin zaferi olur.
Mas quando a coisa aperta, é a sobrevivência dos mais fortes.
Ben babana öldürmeyi öğretmedim. Ona nasıl hayatta kalınacağını öğrettim.
ensinei-o a viver.
Eğer hayatta kalırsan, bu kahramanlıkları Paris'te denemeye kalkma.
não tente estes actos heróicos em Paris.
Güçlü olan hayatta kalır.
A sobrevivência dos mais aptos.
Hayatta kalım payı.
Rações de Sobrevivência.
Hayatta kal...
Certifica-te de que voltas para mim.
Tabii ki hayatta kalırsanız.
Como é que as coisas foram tão longe?
Ya sen hayatta kalırsan?
E se sobreviveres?
Sadece güçlüler hayatta kalır.
Só os fortes sobrevivem.
Ken-san'ın her seferinde hayatta kalıp dönmeyi arzulaması için bundan sonra senin daha da güçlü olman gerekiyor.
Quem sabe se o Ken pode continuar a abusar assim da força. De agora em diante, não estejas muito perto dele se alguém tenta combater.
hayatta kal ve bana geri dön.
Aconteça o que acontecer vais procurar-me em casa.
Braca O insan Crichton neden solucan deliğine tekrar tekrar dalıp hayatta kalıyor da... bir Sebasyalı bunu yapamıyor?
Braca... por que esse Crichton, o humano, sobreviveu à entrada do buraco... e o sebaceano não?
Boşlukta nasıl hayatta kalınacağı yazmıyor.
Não há uma secção sobre como viver num vazio.
Bir sondanın içine girip, pil gücüyle hayatta kalıp, bu hafıza ana birimini inşa etmiş,... tam biz acil durum gücünü kullanıyorken.
Deve ter entrado num MALP, alimentando-se das pilhas enquanto estávamos sem energia, e construindo esta... memória com a luz de emergência.
Aslında 100 yavrudan sadece biri ergenliğe kadar hayatta kalır.
Só uma em cada 100 crias sobreviverá até à fase adulta.
Bu mercan kurtçuklarından biri uygun bir yerde hayatta kalırsa yeni bir resif oluşur.
Se só uma destas larvas de coral conseguir estabelecer-se num lugar adequado e sobreviver, um novo recife será construído.
Ben çantayı alıp gidiyorum, sen hayatta kalıyorsun.
Eu levo a mala, tu o dinheiro.
Ancak bu şekilde hayatta kalırsın.
Dessa forma. Você vai sobreviver.
Beni gardiyanların zulmünden korudu ve bana nasıl hayatta kalınacağını öğretti.
Protegeu-me da brutalidade dos guardas. Ensinou-me a sobreviver.
Diyorum ki sanırım yalnızca seni mutlu etmek için hayatta kalıyorum.
Digo que... Acho que só continuo vivo para te contentar.
- Ve diğerleri hayatta kalır.
E as outras sobrevivem.
Benim aklım sayesinde hayatta kalıyorsunuz.
O meu julgamento mantém-vos todos vivos!
Bende ona nasıl hayatta kalınacağını söylüyorum.
Eu tento explicar-lhe como sobreviver.
Bu yüzden siz hayatta kalırken Rusyadaki meslektaşlarınız kalamayacak
Talvez seja por isso que o senhor sobrevirá, mas os seus colegas russos não.
Burada ne kadar uzun süre kalırsak, o kadar hayatta kalma şansımız azalır.
Quanto mais tempo estivermos aqui menos hipóteses temos de sobreviver.
Hayatta kalıp mücadeleye devam etmeliyim.
Continue a lutar, mantém você vivo.
Hapse girmeden bir gece önce elimin üzerine "Hayatta Kal" yazan bir dövme çizdim.
Eu tatuei "sobreviver" na minha mão na noite antes de ir para a prisão.
Böyle mi hayatta kalıyorlar? Bazıları. Zeki olanlar elbette!
Os mais espertos, é claro!
- Ama geceleyin... biz uyurken, ya da buradan ayrıldığımızda... nasıl hayatta kalındığını öğrenmiş olurlar!
E fácil. - Mas de noite quando estivermos dormindo, ou quando a gente for embora... Eles precisam aprender a sobreviver sozinhos!
ya 1 numaralı kız 3 düvüşten sonra hayatta kalırsa?
E se a número um sobrevive aos três primeiros rounds?
Eğer hayatta kalırsa, son dört kızla savaşmak zorunda kalacak
Se sobreviver tem que lutar com as últimas quatro.
- Yolcular hayatta kalırsa alırsın.
E quanto passageiros sobreviveram?
Oradaki kaçık rahibe kaltak, kendini ispatlamak zorunda olduğunu söyledi. Hayatta kalıp kalamayacağını anlamak için yapılan bir çeşit test olmalı.
Aquela sacerdotisa maluca disse que ele tinha de se provar a si próprio, como se fosse um teste para ver se ele ia sobreviver.
- Hayatta kalırız.
Sobreviveremos.
O zamana dek hayatta kalır mıyım bilmiyorum.
- Não sei se chegarei até então.
Ben sadece savaşta hayatta kalıyorum.
Eu só sobrevivo na guerra.
Böyle hayatta kalırsın.
É assim que se sobrevive.
Öyleyse devam et vur beni, ama senin en iyi umudun başaramamamız çünkü, eğer hayatta kalırsak Crewman ikinci sınıfının önüne senin kıçını başkaldırma büstü olarak dikeceğim.
Então atordoe-me! Mas reze para não nos safarmos pois se sobrevivermos, a minha primeira ação vai ser despromovê-lo a tripulante de 2ª por insubmissão!
Resifler ortaklıklar üzerine hayatta kalır... ve mercanların sahip olduğu en önemli ortakları... SEN ve benim!
Os recifes sobrevivem de parcerias e os mais importantes parceiros que os corais têm és TU e eu.
Eğer, ışıkta kalırsak, hayatta kalırız.
Se ficarmos na luz, conseguimos sobreviver.
Tüm dünya yok oluyor, sadece sen hayatta kalıyorsun.
O mundo desaparece, somos os únicos que restam.
Tek başıma doğada kalırsam, hayatta kalabileceğimden emin olmalıyım.
Devo saber que, se estiver sózinho em terras vírgens, sobreviverei sem ajuda.
O zaman en güçıü olan hayatta kalır.
Então, sobreviverá o mais apto.
Hayatta öyle anlar olur ki, son derece güç seçimler yapmak zorunda kalırsınız.
Há alturas na vida em que temos de fazer opções extremamente difíceis.
Hayatta büyük değişimlerle karşı karşıya kalındığında bu çok önemlidir.
" isso é muito importante quando há grandes mudanças numa vida.
- Hayatta mı kalıyoruz?
Estamos a sobreviver?
Hayatta kalıyoruz.
Sobrevivemos.
Radyasyona daha fazla maruz kalırsanız, hayatta kalamazsınız.
Se for exposto à radiação por mais tempo, não sobreviverá.
Hayatta esas önemli olanlardan yoksun kalırsın.
Perderás o que é importante nesta vida.
hayatta kalmak için 17
hayatta kalmak 22
kalbim 98
kale 60
kalın 63
kalbi 31
kali 34
kalem 67
kalsın 231
kaltak 362
hayatta kalmak 22
kalbim 98
kale 60
kalın 63
kalbi 31
kali 34
kalem 67
kalsın 231
kaltak 362
kalıyor 28
kaldırın 181
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalmam 16
kaldırın 181
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalmam 16