English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ O ] / Oradaki

Oradaki translate Russian

4,842 parallel translation
- Lincoln Village'a bırakırız. - Oradaki aylakların işi olur.
Сбросим их у городка Линкольн, пусть тамошние ублюдки разбираются.
Ryan, Wally'nin kaybolduğu gece, deponun oradaki sokak kameraları ve güvenlik kameraları görüntülerine bakar mısın?
Райан, посмотришь съемки с камер наблюдения вокруг склада Уолли в вечер его исчезновения?
Selam, oradaki.
Привет.
Müzayedenin oradaki kadın.
Женщина у того аукциона.
İş planımı, vizyonumu ve sağlayacağım ekonomik kazancı önünüze seriyorum. Kapının oradaki tablodan bakabilirsiniz.
Я подготовил подробный бизнес план, в котором описаны все преимущества моего проекта.
Oradaki her kimse, Jansen değil.
это не Дженсен.
- Oradaki tam da o.
- Вот он, собственной персоной.
Çocukla bağlantılı olabilecek her şeyi ortadan kaldırmak için havuzun oradaki caddeye gönderildim.
Я был послан на улицу, у бассейна, чтобы удалить все, что может быть привязана к мальчику.
oradaki kargaşaya rağmen bu harika sayılırdı.
нам и правда повезло.
Brunchta listeyi düşürmüştüm belli ki oradaki her şeyi kopyalamış.
Еще в кафешке я обронил список, очевидно, что он его скопировал!
Oradaki ekibimiz olağanüstüdür.
Там у нас исключительная команда.
Oradaki çarpışmanın baya kötü olduğunu duydum.
Я слышал, там была мясорубка.
Oradaki pisliklerin arkasına sığınmana şaşmamalı.
Неудивительно, что тебе приходится прятаться за всем этим дерьмом
Oradaki polis oğullarını alıkoyduğumuzu bildirdi ama nedenini söylemedi.
Местная полиция уведомила их, что мы задержали их сына, но не сообщили, за что.
Muhteşem olmayacak, çünkü oradaki herkes Debbie'nin hak ettiği fevkalade, ayrıntılı ve duygusal konuşmayı bekleyecek.
Ничего не будет замечательно, потому что все здесь ждут большую и трогательную, эмоциональную речь, которую, к слову, Дэбби заслуживает.
- Oradaki Saul.
— Там Сол.
Oradaki Saul.
Там же Сол!
Oradaki şeytanın işaretidir.
Здесь знак дьявола.
Oradaki bir şeyi çok fena istiyorlar gibi görünüyorlar.
Кажется они там чего-то очень сильно хотят.
Oradaki!
Эй ты!
Oradaki kız az önce anne ve babasını kaybetti.
Эта девочка только что потеряла своих родителей.
Oradaki insanların inanacak bir şeye ihtiyacı var.
Этим людям нужно во что-то верить.
Hokage olarak ağabeyimi bile geçebilir bu çocuk... Oradaki Kurama, sen de yardım et!
Ты можешь превзойти даже моего старшего брата... другой Курама!
Oradaki herkes Tanrı'dan bahsederdi.
Там все говорят о Боге.
Oradaki son kişi sendin.
Ну, ты была последней, кто был здесь
Banka soruşturmaya alınsın diye oradaki olayı ben tezgahladım.
Инсценировка в банке, чтобы наверняка провели расследование.
- Neden oradaki arkadaşlarınla yemiyorsun?
И чего ты там не ешь со своими худышками-подружками?
Biliyorum. Ve oradaki bir kız da bundan bir tane nereden alabileceğini sordu.
Прикинь, а в том заведении одна девушка спросила у меня, где такие продаются.
Sen, oradaki!
Эй, там!
Oradaki bir kör noktaya bırakırız.
Сбросим его где-нибудь там, в слепой точке.
Şili daha Şili olmadan önce oradaki güçlü büyücülerdi.
Они были мощнейшими колдунами в Чили, задолго до того.
Leğen kemiğini inceleyip, oradaki ayrılmayı görene dek ne anlam vereceğimi bilemedim.
Я не знал как это объяснить, пока не исследовал кости таза и не нашел сдвоенные переломы.
Bak oradaki adamlar tam bir baş belasıdır, ama başa çıkabilirsin.
Послушай, с ним придется поработать, но, думаю, ты справишься.
Oradaki herkes bana oldukça garip bakıyordu. Ben de alışacaklarını düşündüm.
Everybody there is pretty weirded out by me, so I just figure that they're gonna have to just get used to it.
- Ben de davaya yardımcı olması için oradaki Şerif ile görüşeyim. - Teşekkürler adamım.
Свяжусь с местным шерифом и согласую с ним расследование.
Bunların çoğu Yavapai yerleşim yerinin oradaki baraj inşaatının yerini gösteriyor.
Да, большинство из них относились к строительству плотины рядом с резервацией Явапай.
Gardiyanlar oradaki birine saldırdı sandılar.
Охранники думали, что он напал на ту дворянку.
Mizaçımı bildiği için parmağı ile beni işaret ederek... "hey, hey, bakın..." "oradaki ufak adamı kontrol edin..."
Кто знал, что меня месяц назад ограбили, и что я ношу пистолет для защиты, кто знал мое состояние, кто мог указать на меня пальцем и сказать : " Эй, проверьте его, проверьте вон того низенького парня.
Siyah olan oradaki.
Вон тот чёрный.
9'un oradaki bir kız, memesini imzalamasını istedi. O da imzaladı.
Девушка из 9-го участка попросила расписаться на её груди, и, внимание : - он расписался.
Oradaki ajan kimdi, Chambers'dı galiba.
Кто там главный агент? Чэмберс?
Tırmanmayı oradaki ağaçta öğrendim. Ve bana nasıl elma atacağını da oradaki duvarda öğrendin.
Я узнала, как забраться на то дерево а вы узнали, как можно кидаться яблоками в меня через дамбу.
Eğer oradaki gerçekten sensen, bu kadını rahat bırakmanı istiyorum.
Если это правда вы, я хочу, чтобы вы оставили эту бедную женщину в покое.
Oradaki masayı alacaktım aslında.
Я хотел занять вон тот столик.
- Oradaki mekiğin durumuna bakılırsa kendimizi Fantom'un içine kapatmak bizi korumayacaktır.
— Учитывая, как разодраны те шаттлы, думаю "Фантом" не очень надёжная защита.
- Oradaki herkesin hayatı bize bağlı.
Ребята, на нас все рассчитывают.
Oradaki önemli toplantıyı böldüğüm için üzgünüm ama burada sizi bekliyoruz.
Извините, что прерываю вашу важную встречу, в которой вы там участвуете, но мы ждем.
Ve bahse girerim o izler oradaki sahte kaplamalarınla eşleşir.
Который, держу пари, будет совпадать с этими фальшивыми зубами, что стоят у тебя.
Sıkıntılarımızın hepsi oradaki kızla başladı.
Все наши беды начались из-за девушки, что там.
Oradaki forteyi kaybetme ama içine biraz daha legato ekle.
Оставим все как есть, только больше легато.
Sen oradaki!
Эй, ты!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]