Buna rağmen traducir español
2,559 traducción paralela
Evet fakat bugün buna rağmen yaşamak istiyorum.
Tío, creo que quiero seguir viviendo un día más.
Buna rağmen ejderhaya biraz özgürlük verdik. Evet.
Ademas nos hemos tomado ciertas libertades en... el dragón.
Poponu eller ama buna rağmen dostluk edebileceğin iyi bir adamdır.
Te agarrará el trasero pero es un buen hombre para ponerte al día con tonterías.
Buna rağmen...
Sin embargo- -
Buna rağmen... 30 bin özel askerin defansını kırdılar.
Y defendida por 30.000 miembros... de las fuerzas imperiales de lucha altamente entrenados.
Tommy Donegan on bin saatten daha fazla uçmuş madalya almış emektar bir çalışandır ve buna rağmen onun ve hava yolları şirketinin hayatlarını kurtardığı bu insanlar müvekkillerime karşı yersiz ve olağanüstü suçlamalarda bulunuyorlar.
Tommy Donegan es un veterano condecorado con más de 10.000 horas de vuelo. Y aún así la misma gente cuyas vidas él y la aerolínea salvaron han realizado este extraordinario e injustificado ataque contra mi cliente.
Buna rağmen onların sıvışmasına yardım ettin!
¡ Pero los ayudaste a escapar!
Buna rağmen suçlu olan ben oluyorum.
Él está casado, ¿ y me joden a mí?
- Buna rağmen hiçbir şey yapmıyorsunuz. - Liam!
¿ Por qué no hace nada?
Buna rağmen... 3 günlüğüne uyuyacak bir yerimiz yok.
- Sin embargo, no tenemos a dónde dormir durante tres días.
Buna rağmen bazı sebeplerden dolayı pazar günü 250cc yarışında olmak istedim
Pero por algún motivo, ese sábado quería correr en 250.
Parlak başlayan gün, öğlen bulutlu bir havaya dönüştü buna rağmen öğlen çoğunlukla yerler kuru kaldı Yalnızca hafifyağmur var
Tras un amanecer despejado hoy, se nublará más tarde esta mañana, y luego, aunque se mantendrá mayormente seco esta tarde, puede que caiga un poco de llovizna
Buna rağmen daha iyi olucak
Pensé que había ido bastante bien.
Buna rağmen, Afganistan'da binlerce insana emir veriyorsunuz.
Y todavía tiene el mando de miles de hombres en Afganistán.
Öyleler ama buna rağmen onları haklayacağımı sanıyorum.
Si, seguro. Pienso que los atraparemos.
Buna rağmen biz üreyemiyoruz.
Nosotros aún estamos luchando.
Buna rağmen telsizde duyduğun şeyin illüzyon olduğu manasına gelmez.
Aunque eso no significa que lo que escuchaste en la radio era una ilusión.
Ve, buna rağmen, bütün bu olanlarla, küçücük bir toprak parçası üzerinde, siz hala birkaç tane Kızılderiliyle uğraşmaya zaman bulabiliyorsunuz, tam olarak anladınız mı?
y cono todo lo que ve, tiene tiempo para preocuparse por unos indios en una tierra que casi no conoce?
Buna rağmen, keşke ameliyat önlüğü giyiyor olsam.
Aunque desearía llegar ya listo.
Buna rağmen, sürekli konuşuyorlar.
Sin embargo, hablan todo el tiempo.
İnsanlar fakir, evsiz ve umutsuz... ve buna rağmen devlet sırf daha rahat okuyabilelim diye ülkedeki tüm tabelaların harflerini küçültmek için... tabela başına 110 dolar mı harcıyor?
La gente no tiene trabajo, casa ni esperanza, y el gobierno se está gastando $ 110 por señal en todas las señales de las calles de América haciendo las letras más pequeñas ¿ para que podamos leerlas mejor?
Buna rağmen aşık olmayı başardılar.
Pero aún así se las apañaron para enamorarse.
Buna rağmen bu düşüş durmalı tabiki.
A menos que se detenga, claro.
Aaa evet gerçektende inanılmaz "ilerlemişsiniz", ve evet buna rağmen tüm vaktinizi toprak kaynak uğruna savaşarak geçiriyorsunuz, ya da benim favorim olan zıt inançlar uğruna...
Oh, sí, habéis llegado muy lejos, y aún, apuesto a que seguís perdiendo el tiempo en pelear, por territorios, recursos, o mi favorito, los conflictos religiosos.
Buradaki gerçekse şu : Tanıdığım tek Koreli olan sen The Great Gatsby kitabı hakkında deneme yazmam için benimle 50 dolara anlaşıyorsun ve buna rağmen bir kez daha, önceden anlaşmaya vardığımız ücretimi düşürmeye çalışıyorsun.
Y el hecho es que tú, el único coreano al que conozco me prometió 50 dólares por un trabajo original sobre El jodido Gran Gatsby y una vez más, intentas rebajarme el precio acordado.
Ve sen de bana borçlusun! Bir de buna rağmen seninle mi görüşeceğim?
Y además me debes dinero, ¿ me lo vas a dar, mi dinero...?
Buna rağmen sağlam.
Aunque ese tío está bien.
Buna rağmen, Orwell hâlâ karşımda dikilmiyor.
Aun así, Orwell no está parado frente a mí ahora mismo. Para cuando llegamos al lugar
Gerhard Wagner buna rağmen Ellis Adası'ndaki tutuklama merkezine gönderilmiş.
No obstante, fue enviado a un centro de detención en la isla Ellis.
Luntz bu görüşmeyi videoya almış ve fazla bir şey söylememiş buna rağmen plana dahil olacağını düşünüyoruz.
Luntz grabó esta reunión y cerró la boca aunque creemos que participó.
- Evet, biliyorum, efendim. - Ama buna rağmen arkamdan iş çevirdin.
Tu padre era un inversor.
buna rağmen Sun heryerde halka konferanslar veriyor, fonların arttırılması, isyancıların organizasyonu, silah kaçakcılığı, ayaklanma planları hakkında.
Pero Sun da conferencias públicas en todas partes, recauda fondos, organiza a los rebeldes, trafica armas, trama levantamientos.
Aşağıda bir şeylerin olduğunu biliyordunuz ve buna rağmen onları gönderdiniz!
Sabían que había algo e igualmente los mandaron.
Dik kafalı olduğumu düşündüğünü biliyorum buna rağmen her zaman arkamda oldun.
Sé que piensas que soy cabezota y tu siempre has estado ahí para mí.
Buna rağmen onun intikamını almak mı istiyorsun?
¿ Y aun así suplicas ser el instrumento para su venganza?
Buna rağmen, ödüllendiriliyor ve saygı görüyorlar.
Sin embargo, son recompensadas y consideradas respetables.
Meredith'in ölümü bir çok yönden gerçek olamaz dı ve buna rağmen hala onu arıyorum.
La muerte de Meredith fue irreal de muchas formas, y todavía lo es. Todavía la busco.
Tek bildiğim Üstatların, sizin bu işi halledeceğinizi söylediği buna rağmen karşımda eli boş dikiliyorsun.
Lo único que sé es que los maestros que ustedes harían el trabajo y sin embargo, estás aquí, con las manos vacías.
Buna rağmen bir şekilde hepimiz arkadaş olabilmiştik.
Y entonces, de alguna manera, contra todo pronóstico, empezamos a ser amigos
Kimsenin etrafında olmamalıydım, özellikle de Nora'nın, buna rağmen gittim.
Sabía que no debía estar con nadie, especialmente Nora, pero seguí de todos modos.
Annemi hayatının kurtulması için göndermek zorundaydım, buna rağmen onu terketmiş gibi hissediyorum.
Siempre pensé en mantener mi madre lejos para salvar su vida, Me siento como si ella me hubiera abandonado.
Buna rağmen, adam avucumun içindeydi.
Creo que lo tenía en mi mano.
Buna rağmen Orta Batı ya da Güneydeki arzlar yetmeyecek.
Eso no va a ayudar a la oferta en el sur o medio oeste.
Buna rağmen dört milyon insan burada yaşıyor.
Y, sin embargo, cuatro millones de personas viven aquí.
Buna rağmen milyonlarca insan dağlarda yaşar... ya karmaşadan uzaklaşmak ya da başka hiçbir yerde bulunmayan kaynakları sömürmek için.
Pero millones de personas viven en las montañas o personas en busca de refugio por temas de conflictos o aquellas que explotan ciertos recursos que no pueden encontrarse en otros sitios.
Ve bu zirveler insan vücudu için bir tehdit oluşturacak kadar yüksek yerlerdir. Buna rağmen 70 milyon insan yaşamaktadır.
Y entre estos picos viven 70 millones de personas, muchos en altitudes que plantean un riesgo para el cuerpo humano.
Bence sebep korku ve buna rağmen, sizi ele geçirmesine izin vermeyeceksiniz.
No creo que sea el privilegio lo que le disgusta. Creo que es el miedo de que, a pesar de todo, nunca le dejarán entrar.
Umut verici. Evet ama buna rağmen bir savunma yapmamaya kararlı.
Sí, a pesar de eso, está decidido a no montar una defensa.
Ve bir çocuğu çok erken olmasına rağmen buna sokuyorlar.
Y están forzando a este chico demasiado rápido.
Buna ragmen okuduğum en iyi savaş haberlerinden bazılarını onlar yazıyordu... Çoğunu bizden çalıyorlardı.
Pero escribieron algunos de los mejores reportajes de guerra que he leído... nos plagiaron la mayoría y lo que no sabían, se lo inventaron.
Tamam, hayal etmeyi dene. Diyelim ki James Franco seninle yatacağını söyledi ve listenin buna izin verdiğini biliyor. Evli olmamıza rağmen.
Bueno, bien, intenta imaginarlo, digamos que James Fraco dijo que se acostaría contigo, sabiendo que la lista lo permite aunque estemos casados.
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna göre 57
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna göre 57