Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yukarı çıkıp

Yukarı çıkıp перевод на португальский

879 параллельный перевод
Yukarı çıkıp onu aşağıya ittirmemi bekliyorsun sanırım.
Não queres que suba e o empurre?
Yukarı çıkıp ona yardım edeyim.
Vou subir para dar uma ajudinha.
Teddy, sen yine kilere insen iyi olur. Sonra... ben ışıkları söndürünce, her yer kararınca... yukarı çıkıp zavallı adamı kanala götürürsün. Hadi bakalım Teddy.
Tens de voltar para a cave, e quando eu apagar as luzes e estiver tudo às escuras, vens cá acima e leva-lo para o Canal.
Tren kaçırma derken, Broadham kavşağındaki şu korkunç köprüyü hatırladım. Bir taraftan yukarı çıkıp diğer taraftan inmen gerek.
Por falar em perder comboios, recordo-me daquela ponte terrível em Broadham Junction.
Yukarı çıkıp Zuzu'nun bir şey isteyip istemediğine bak.
Agora vai lá acima ver o que a Zuzu quer.
Yukarı çıkıp dinlen.
Sobe e vai descansar.
- Yani yukarı çıkıp Kellersonlara birini öldürüp öldürmediğini sormayı düşünmezsin değil mi?
Não podes estar à espera que eu vá lá acima e pergunte aos Kellersons se mataram alguém.
Yukarı çıkıp Bayan Duncan ile konuşayım.
Vou lá em cima falar com a Sra. Duncan.
Bak, yukarı çıkıp şu üzerindeki hemşire formasını değiştirdikten sonra, dışarı çıkar güzel bir yerde birşeyler içeriz.
Porque não vais tirar essa farda e vamos tomar uma bebida?
Eğer kaçmazsa, yukarı çıkıp onu biz yakalacağız.
Senão, subimos e apanhamo-Io lá. Anda.
Neden yukarı çıkıp biraz dinlenmiyorsunuz? Uyumaya çalışın.
Por que não sobe para descansar um pouco?
Yukarı çıkıp, istediğin odayı alırsın, tamam mı?
Suba e escolha o quarto que quiser.
Yukarı çıkıp getireyim.
Vou lá acima buscá-la.
Yukarı çıkıp güzellik uykumu alayım bari. Hadi hayatım.
Acho que vou subir e dormir o sono da beleza.
Beş kez yukarı çıkıp, aşağı iniyorum, iki kez bu sabah ve üç kez de bu öğleden sonra.
Não é sempre assim? Subi e desci as escadas cinco vezes.
Yukarı çıkıp onu alacaksın.
Terá que subir e procurá-la.
Akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkacaksak, yukarı çıkıp temizlenmen gerek, eminim.
Se vamos dar um passeio após o jantar, é melhor ires trocar de roupa.
- Yukarı çıkıp bir baksanız, sizi görmek istiyor.
- Já pode subir. Ela quer vê-lo. - Ela está bem?
Beni ilgilendiren bir şey değildi. Bu yüzden yukarı çıkıp patronu aldım.
Mas não era da minha conta, então eu subi para apanhar o meu molde.
Ben yukarı çıkıp, içkimi alacağım.
Bem, vou subir e tomar a minha bebida.
Güzel, çünkü yukarı çıkıp ona iyi geceler diler misiniz diye sordu.
Porque perguntou se pode subir e dizer boa noite.
Bana inanmıyorsan yukarı çıkıp bak.
Vai lá acima ver, se não acreditas em mim!
- Yukarı çıkıp uyanmış mı diye bakar mısın?
- Pode subir e ver se ela ainda está acordada?
Bay Quill, lobiden yukarı çıkıp... odasına giderken o oluğun yanından mı geçmek zorundaydı?
Subindo pela sala de espera, o Sr. Quill podia... ter passado por esse tubo a caminho do quarto dele?
Yukarı çıkıp söyleyeyim mi?
Queres que suba e conte-te porquê?
Ollie yukarı çıkıp, sizi görmemi istedi.
OIlie pediu que eu viesse vê-la.
Gel, yukarı çıkıp onları dinleyelim.
Vamos subir e comer algo.
- Yukarı çıkıp arkaya dolaş, odası önüne çıkar.
Sobe e dá a volta. É a suíte da frente.
Yukarı çıkıp en sevdiğin eşyalarını topla 15 dakika sonra gelip seni alırım.
Sobe e traz o que tiveres de mais bonito. Pego-te em 15 minutos.
Önce bulaşıklar yıkanacak, sonra yukarı çıkıp... yatağını yapıp odanı toplayacaksın.
Primeiro, lava a louça toda, faz a cama e limpa o teu quarto.
Balkonda kahve içelim mi... yoksa yukarı çıkıp dişine bir şeyler yapmak mı istersin?
Vamos tomar nosso café na varanda? Ou você quer subir e cuidar desse dente?
Yukarı çıkıp, üstümü değiştireceğim.
Vou trocar-me.
Yukarı çıkıp samanlığa bakın!
Sobe e procura no sótão!
Hadi yukarı çıkıp oturalım da biraz konuşalım. Yorgunum.
Vamos para cima, e sentamo-nos e conversamos um pouco.
Daha önce de söyledim, bu oyunda kalmak istiyorsan yukarı çıkıp 420 dolar daha zulandan çıkarmalısın.
O que eu disse foi, que se quer ficar neste jogo... é melhor subir as escadas e tirar mais 420 dólares da meia.
Yukarı çıkıp uzanalım ve uyuyalım.
Por que não vamos lá para cima para curares essa bebedeira?
- Yukarı çıkıp ödevlerini yap.
Vai fazer os deveres.
Peki ama neden yukarı çıkıp bana yardım etmediniz?
Há quanto tempo estão ali em baixo? Dava-me jeito uma ajudinha aqui.
Sen yukarı çıkıp kokteylleri pencereden fırlat.
Pode ir lá para cima e atirar os cocktails pela janela.
Yukarı çıkıp Alison'un ağlayıp sızlanmasını durdur.
Vai convencer a Alison a parar de choramingar.
Zeminden başlayıp yukarı çıkın.
Comecem na cave e vão subindo.
Yukarıya çıkıp onu bulsam iyi olur
Vou subir e ver o que há.
Yukarı bir koşu çıkıp, bakayım.
Vou lá acima dar uma vista de olhos.
- Yukarıya çıkıp bakabilir misiniz? - Odasına mı?
Pode ir lá acima ver, por favor?
Hadi yukarı çıkıp kendimize boş bir oda bulalım. Oh, he's a jolly good fellow. For he's a jolly good fellow.
Nós dois marcaríamos juntos? É tarde.
Bu arada ben yukarıya çıkıp olan biteni kontrol edeyim.
Entretanto, vou subir para ver o que se passa.
Yukarıya çıkıp ona geciktiğimizi söyle.
Vai dizer-lhe que se está a fazer tarde.
- Yukarıya çıkıp onunla görüşemez miyiz?
Bem, não podemos subir e estar com ela um bocadinho?
Tamam, bırakın yukarıya çıkıp bakayım.
Então, deixe-me ir ver se está lá em cima.
- Sanırım yukarı eve çıkıp annene yardım etsen daha iyi olacak.
Vá até a casa, ajudar a mãe.
Sanırım yukarıya çıkıp Jenny'e veda etsem iyi olacak.
Bom, é melhor subir e despedir-me da Jenny.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]