Belki yarın Çeviri İspanyolca
1,435 parallel translation
Belki yarın, kulübeye gelirim.
Tal vez mañana me pase por tu casa.
Kızmadım. Belki yarın.
Quizás mañana.
Belki yarın.
- o a lo mejor mañana.
Belki yarın birkaç tane bulabiliriz.
Tal vez podamos encontrar algunas mañana.
Belki yarın biraz daha yükseltebiliriz.
Se pueden poner más altas mañana.
Ajandama bakayım. Belki yarın için randevu verebilirim.
Déjeme ver mi agenda... creo que mañana tendré tiempo.
Belki yarın.
Quizá mañana.
Belki yarın.
Puede que mañana.
Belki yarın işten izin alabilirsem... takılırız.
Mañana quizás tenga tiempo libre y pasaremos un rato juntos
Belki yarın. Birkaç gün istirahat etmeniz gerekecek.
Necesitas estar en cama un par de días.
Belki yarın uğrayıp, bebeğin olduğunu duydum, nasıl gidiyor, diyebilirsin.
Quizá podrías pasar mañana y decirle "Me enteré de que tuviste un hijo. ¿ Cómo estás?"
Tamam, belki yarın.
De acuerdo, quizás mañana.
Belki yarın açılır mı?
Está bien.
Belki yarın bu zamanlar, Yağmur, takibini tamamlar Ve sis, bir başka bugüne doğru dağılır
Quizás de una vez, mañana la lluvia cesará de caer y la niebla desaparecerá una vez más hoy
O zaman, belki yarın.
Quizás mañana.
Bugün çok meşgulüm. Belki yarın.
Hoy estoy muy ocupada.
Bilemiyorum. Belki yarın öğlene?
No lo sé, diría quizás, ¿ mañana a mediodía?
Belki yarın.
puede que mañana.
Belki yarın Rosie'yi evine getiririz, ne dersin?
puede que mañana vayamos a casa de Rosie, ¿ no?
Belki Meksika'lıların petrol çıkarlarını korumak için arkadaşını öldürdü ve şimdi yarım kalan işini tamamlamak için bekliyor.
Quizá acabe la faena de su amigo para proteger los intereses mexicanos.
belki de yarın söylerim.
Quizas se lo diga mañana
Belki de bu şiiri yazan kişi çelengin ücretinin yarısını benim vermeme izin verir.
Quizá el que escribió el poema me deja pagar Ia mitad de su corona.
Bu gece olmaz, yarın gece belki.
No puedo esta noche. Mañana por la noche, quizá.
Belki 20 yıl sonra, belki de yarın.
Tal vez dentro de 20 años, tal vez mañana.
Yarın belki de yaparsın!
¡ Quizás mañana lo harás!
Belki de yarın sabah 11'de evimizde yapılacak toplantıya katıIırsınız.
Quizá debería asistir a una reunión en mi casa... mañana a las once en punto de la mañana.
Belki o yarın burada olacak.
Quizá Bowman vaya.
Belki bana yarın ödeme yapabilirsin?
¿ crees que podrás pagarme mañana?
Bakalım, belki sizin için bir araç ayarlayabilirim yarın sabah.
Me llamo Rajesh, por cierto, Rajesh Arora. Veamos. Podría arreglar algún transporte para Vds mañana por la mañana.
Ne bu gün ne de yarın, belki düğünlerinizde.
No hoy, tampoco mañana, quizás en tu boda
Şu göğüs kanseri videosunu yarın istiyorlar ama çok doluyuz, belki haftaya...
Queremos grabar la campaña contra el cáncer de mama la próxima semana.
Belki yarı balıksın ama sen hala bir kadınsın.
Tal vez seas mitad pez, pero también mujer.
- Belki de yarın gelmeliyim?
Tal vez debería volver mañana, uhm?
Yarın sana gösterebilirim belki.
- Tal vez pueda mostrárselo mañana.
Bayan Persephone güzellik yarışmasını kazanmıştır belki.
Quizá ganó el concurso para "Miss Persephone".
- Belki de yarın kızar.
Tal vez todavía no lo aceptó.
- Belki yarın uyanacağım ve çok hızlı duş almayı başarabileceğim!
Quizá mañana me despierte y de repente pueda ducharme muy rápido.
Belki onu yarın ararım.
Quizás intente llamarlo mañana.
Belki de başka bir adamın cebine attı... ve böylece yarışı bitirmiş gibi göründü.
Quizás lo echó en el bolsillo de otro corredor... para que aparentara que había terminado la carrera.
Belki yarın.
Tal vez mañana.
Belki seni yarın da görürüm.
- Quizá te vea mañana. - Sí.
Belki de öyle ama eğer çabucak bir şeyler yapmazsak 50 hatta 60 kişi yarın akşam yemeğinde et yiyemeyecek.
Tal vez, pero si no hacemos algo pronto, habrá 50, tal vez 60 personas que no desayunarán ternera.
85'de Vegas motosiklet yarışmasında altın kupayı kazandığını biliyor muydun? Belki dünyanın en ünlüsü.
El ganó el premio gordo de motociclismo en Las Vegas en 1985 Se hizo muy famoso
Sen kendine bir kulüp rengi bul. Resmi yarışlar kazan. Belki o zaman buna fırsatın olur.
Necesitas una insignia ganar unas carreras legítimas y luego, quizá te dé tu oportunidad.
Hava kararıyor, belki de yarın tekrar gelsek iyi olur.
Está oscureciendo. Quizá deberíamos regresar mañana.
Ama yarın bakalım belki, sana yardım buluruz.
Pero mañana veremos si conseguimos una ayuda.
Bir ayrıntı. Aslında bir ayrıntının yarısı, hatta belki yirmide biri ama beni yine de düşündürdü dostum.
Es un detalle, de hecho es medio detalle, la veinteava parte de un detalle, pero sí, amigo, me preocupa.
Belki bu gece ya da yarın olmaz ama bir gün o kafesten çıkacak.
Tal vez no esta noche o mañana, pero querrá salir de esa jaula.
Belki annenizi yarın getirebilirsiniz.
Quizá pueda traerla mañana.
Yarın okula gidip Patrick'in suratına bir yumruk atmak isteyeceksin. Belki de kararını değiştirecek bir şey söyleyecek.
Mañana Vas a querer darle un golpe en la nariz a Patrick pero quizás te diga algo que te haga cambiar de opinión.
"Belki de bu ruhların arkalarında bıraktıkları yarım işleri vardır." "Sanki kayıp gitmemek için birşeyler tutunuyorlarmış gibi." "Ve bu işleri tamamlanınca huzura erebilirler."
Tal vez tienen algún asunto pendiente y se aferran a algo, aguantando la respiración y cuando acaban su cometido, por fin pueden marcharse soltar el aire y dormir.
yarın 1367
yarın görüşürüz 752
yarına 24
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın akşam 77
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarın görüşürüz 752
yarına 24
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın akşam 77
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah 190
yarın gidiyorum 39
yarın pazar 33
yarın gece 101
yarından sonra 30
yarın olmaz 23
yarın ne yapıyorsun 17
yarın mı 170
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah 190
yarın gidiyorum 39
yarın pazar 33
yarın gece 101
yarından sonra 30
yarın olmaz 23
yarın ne yapıyorsun 17
yarın mı 170