Bu da bir şeydir Çeviri İspanyolca
462 parallel translation
Sağlam asılıyorsun, ki bu da bir şeydir.
Eres duro. Eso es algo.
Bu da bir şeydir.
Eso ya es algo.
- Eh, bu da bir şeydir.
- Bien ya es algo.
- Bu da bir şeydir.
Eso es algo.
En azından bu da bir şeydir.
Y además esto.
Neyse bu da bir şeydir!
¡ Algo es algo!
Eh, neyse bu da bir şeydir.
Eso me tranquiliza.
Bu da bir şeydir.
Ya es algo.
- Bu da bir şeydir.
- Ya es algo.
Bu da bir şeydir!
Bueno... algo es algo ¿ no? Cierto.
Bu da bir şeydir, değil mi?
Es increíble, ¿ eh?
Eh, bu da bir şeydir.
Bueno, es algo.
En azından bu da bir şeydir.
- Eso si que es suerte. - Perdón, señora.
- Bu da bir şeydir.
- Vaya, eso es algo.
Bu da bir şeydir.
Es un alivio.
Bu da bir şeydir.
¡ Eso es algo!
Görünüşe göre onun da peşinde çok kadın yok ki bu da bir şeydir.
A él le pasará igual. No debe de haber muchas que le cortejen, pero algo es algo.
Bu da bir şeydir.
Bueno, al menos es algo.
Bu da bir şeydir, değil mi?
Chistoso, ¿ eh?
Ama genellikle bu da bir şeydir. Orijinal anlamda.
Pero generalmente queda algo del sentido original.
Bu da bir şeydir.
Algo es algo. Veamos.
Bu da bir şeydir.
Es algo.
Bu da bir şeydir.
Bueno, algo es algo.
Bu da bir şeydir.
Eso es algo.
Bu da bir şeydir.
Va ser demás.
Neyse bu da bir şeydir.
Algo es algo.
Bu da bir şeydir, değil mi?
Eso significa algo, no?
Bu da bir şeydir. Hemoroidin yok mu?
Eso es algo. ¿ No tienes hemorroides?
Bu da bir şeydir.
Bueno, ya es algo.
Bu da bir şeydir.
Así que, eso es bueno.
Sen gözlerimi açtın Worth, bu da bir şeydir.
Me abriste los ojos, Worth. Eso es algo.
Ben, kadınların bağlılık konusunda hayal kurmak ya da bu eksiklikten dolayı rahatsızlık duymak için çok yaşlı bir adamım ama senin entrikalarının, benim planlarımla karışmaya başladığında bu farklı bir şeydir.
Soy demasiado viejo para hacerme ilusiones sobre la constancia de las mujeres o para preocuparme por eso pero si tus intrigas amenazan mis planes esa es otra historia.
Biri seni ya da beni öldürdüğünde, bu bir şeydir.
Si un hombre nos mata a ti y a mí, es una cosa.
İşte, bu da böyle bir şeydir.
Son cosas de la vida
Ama bu diğer adamı hırsızlığa teşvik etmektir Bu da yanlış bir şeydir, öyle olunca ruhunu kaybetmeyecek mi?
- A mí me lo vas a decir. - Pero si este hombre lleva el mal dentro de él... ¿ acaso no sería alentarle, entregarle a otras fechorías cada vez más graves, a perder su alma un poco más cada día?
O çok iyi eğitim gördü, bu da değerli bir şeydir.
Ha recibido buena educación, es un valor a tener en cuenta.
Fransızlar daha fazla savaşmaya devam edemiyorlarsa bu bir şey ama düşman için bunu kolaylaştırıyorlarsa bu da başka bir şeydir.
Si los franceses ya no pueden pelear más, es una cosa. Pero si se lo facilitan al enemigo, es otra.
Bu da ilkel bir güdü olan seksten daha önemli bir şeydir.
Esa es una pasión mucho más primaria que el sexo.
Bir adamın ölümü hayatındaki en özel şeydir. Bu sizin, Dobkins'in, Reverand Saunders'nun Ya da Thibio'nun sorunu değil.
La muerte de un hombre es la cosa más personal que le ocurre a uno en la vida y no le importa ni a Dobkins, ni al reverendo Saunders, ni a Thibido, ni a usted.
Ama bu da bizim, kendi şartlanmalarımızla yarattığımız bir şeydir.
Pero es que nosotros mismos la hacemos, según nuestra propia condición.
Bu da çok doğal bir şeydir, ama bakın kuzenim Ceil'i ele alalım.
Es algo natural, pero pensad en mi prima Ceil.
Rusya'da bu sıradan bir şeydir.
En Rusia ese estado es permanente.
Belki bu da, sizin aydınlatabileceğiniz bir şeydir.
Tal vez también sobre eso nos pueda ilustrar.
Çünkü iyi anlaşabileceğim biri olarak gözüküyorsun ve Sobibor'da bu önemli bir şeydir.
Por que tu pareces alguien con quien me puedo llevar bien... y eso es importante en Sobibor.
Bu da bir şeydir.
¡ Sonja!
Bir insana tek yapabileceğiniz orgazm etmek ki bu da dünyadaki nerdeyse en zor şeydir.
¡ De todas las cosas que podéis hacerle a una persona, darle un orgasmo no es lo peor del mundo!
Bu da muhtemelen rutin bir şeydir.
Debe de ser un contacto de rutina.
Ama gemimde önemli bir yeri bokladığınızı duyarsam, geminin altından yüzersiniz ve bu da uçak gemisinde ciddi bir şeydir.
Pero si pesco a cualquiera de ustedes cagando en un lugar vital de mi barco, voy a patearlos y eso es algo serio en un portaaviones.
Bu da bir şeydir değil mi?
Eso es algo, ¿ no?
Neredeyse Gal kuzusu kadar güzel, ki bu da önemli bir şeydir.
Casi tan bueno como el cordero galés y eso ya es decir.
İngiliz para arzı ellerindeydi ve İngiliz ekonomisi lunapark treni gibi vahşi yükselişler ve krizlere girmeye başladı. Bu tam da bir merkez bankasının engellemeye çalıştığını öne sürdüğü şeydir. - BANK OF ENGLAND BAŞKANI - " Yalnızca Bank Of England'a değil, bütün merkez bankalarına
Con el dinero británico en sus puños la economía británica vivió una montaña rusa de booms y depresiones justamente, el tipo de situaciones en que un BC tendria que prevenir.
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da senin 34
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu da kim 384
bu daha kötü 16
bu da neyin nesi 120
bu da ne demek 442
bu da senin 34
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu da kim 384
bu daha kötü 16
bu da neyin nesi 120
bu da ne demek oluyor 285
bu da senin için 26
bu dansı bana lütfeder misiniz 41
bu da bir şey 32
bu da nedir 250
bu da demektir ki 37
bu da ne şimdi 46
bu daha çok 18
bu da doğru 32
bu da nereden çıktı 72
bu da senin için 26
bu dansı bana lütfeder misiniz 41
bu da bir şey 32
bu da nedir 250
bu da demektir ki 37
bu da ne şimdi 46
bu daha çok 18
bu da doğru 32
bu da nereden çıktı 72